Ramazan Baş

Ramazan Baş

ABESE RUHU

ABESE RUHU

Sizlerle, birçok okuyucumun karşılaştıkları olayları anlattıkları mektupları zaman zaman paylaşıyorum. Bu paylaşımların genellikle yaşanılan, gerçek hikayeler olmasına önem veriyorum. Bugün ise görme engeline rağmen başkalarının yaşamlarındaki zorlukları aşabilmeleri için yapmış olduğu hizmetler ve saygın kişiliğiyle fark yaratmayı başarabilmiş olan Halis Kuralay’ın son yazmış olduğu “Abese Ruhu – Toplumun Engellilerle, Engellilerin Toplumla İmtihanı”’(Abese, Kur’an-ı Kerim’in surelerinden biridir.) isimli kitabından alıntı yaparak sizleri kendisiyle buluşturmak istiyorum. 

Doğuştan görme engelli olan Halis Kuralay, 1968 yılında Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun oldu. 1991 yılında mezun olduğu üniversitenin Kayıt İşleri Şube Müdürlüğü’nde danışma elemanı ve tercüman olarak memuriyete başladı. 1993 – 1997 arası İstanbul Veysel Vardal Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nda Psikolojik Danışmanlık ve İngilizce Öğretmenliği, 1997 – 2005 arasında Türkan Sabancı Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nda İngilizce öğretmenliği yaptı.

2005 – 2012 yılları arasında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Özel Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptı. Halen Aile ve Sosyal Politikalar İstanbul İl Müdür Yardımcısı olarak görevine devam etmektedir. Çeşitli STK’larda kurucu üye, başkan ve yönetim kurulu üyesi olarak görev üstlene Kuralay, ileri düzeyde İngilizce bilmektedir. 

Halis Kuralay’ın kitabından aldığım aşağıdaki alıntıyı binlerce örneğiyle düşünerek karşılaştırabilirsiniz: 

“Engelli olmayanlar soruyor: “Ben namazımı kılıyorum, orucumu tutuyorum, Kur’an okuyorum, sohbetlere gidiyorum, çocuklarımı Allah ve Peygamberinin emirleri doğrultusunda yetiştirmeye gayret ediyorum. Ayrıca çevremde engelli de yok. Meselenin benimle ne ilgisi var?”
Peki, şimdi sorma sırası bende: 
Mesleğinizi söyler misiniz? 

Öğretmen. 

Peki, eğitim hayatınızda hiç engelli öğrenciniz oldu mu? Kapınıza gelip de, sınıfınıza almadığınız öğrenciyi hatırlatayım mesela. Ya da idarenin zoruyla aldığınız ama arka sıralara oturttuğunuz bir engelli olmadı mı?
Sizin mesleğiniz nedir?

Mimar. 

Peki yaptığınız projelerde engellileri hesaba kattınız mı? Siz, binayı teslim ettikten sonra, kaç bedensel engellinin o binaya giremediğini biliyor musunuz?
Ya sizin mesleğiniz nedir? 

Minibüs şoförü. 

Hani geçen gün arabanıza bir görme engelli binmişti. 
Hatırlıyorum, hatta ben de ona iyilik olsun diye parasını almamıştım. 
Senin o parasını almadığın görme engelli, avukattı. İyilik edeyim derken adamı mahcup ettin. 

Peki siz? 

Ben sıradan bir işçiyim. Benim engelliyle filan işim olmaz. 
O kadar emin olma. Geçen gün kazı yaptığın ve açık bıraktığın çukura bir görme engelli düşüp kolunu kırdı. Gece olduğu için haberin olmadı, biliyor muydun?
Ya, gerçekten mi? Hay Allah. Koca çukuru herkes görür zannetmiştim. 

Sizin göreviniz? 

Diyanet işlerinde personel daire başkanı. 

Çok güzel. Siz de bakanlığa, diyanette çalışan engellilerle ilgili bir rapor hazırlamıştınız ve o raporda “engellilerin diyanette çalışmaları, diyanetin saygınlığını azaltmaktadır.” demiştiniz, hatırlıyor musunuz?

Diyalogları çok ama çok uzatabiliriz. Görüldüğü gibi, imtihanınızın önemli bir kısmı da engellilerdir. Örneklerimizden anlaşılacağı gibi engellilerle ilgili bilgi sahibi olmak için, ille de engelli veya engelli yakını olmak gerekmiyor. Her meslekten insanın, daha doğrusu herkesin engellileri bilmesi gerekir. Ezcümle; engelliler toplumla, toplum da engellilerle imtihan halindedir. Üstelik toplumun engellilerle imtihanı, ihmal edilebilecek basit bir şey değildir. Doğrudan doğruya kul hakkına girer ki, Allah muhafaza, çok tehlikelidir. Bu kitap engellilere bakıp, kendi kulluğundaki eksiklikleri tamamlamak isteyenlerin okuması için kaleme alınmıştır. Bizden söylemesi.” 
Engelsiz bir yaşam dileğiyle...
Ramazan Baş 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ramazan Baş Arşivi