Baki Çiftçi

Baki Çiftçi

“Artık yeter bu böyle olmuyor”

“Artık yeter bu böyle olmuyor”

  2014 Yerel Seçimleri'yle ilgili tartışmalar sürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sathına kadar da sürecektir. Hatta 2014 yerel seçimlerinin siyasi yansımaları ve sonuçları gelecek seçimlerde de, yeni oluşum ve ittifakların bozulup ya da doğmasına zemin oluşturmaya devam edecek gibi..

    Nedenlerini önceki yazımda belirttiğim  düzen partilerindeki oligarşik yapının seçmen ve parti üyeleri üzerindeki olumsuz etkilerinin, antidemokratik sonuçlarını tekrarlamak istemiyorum.

    Ancak her kesimin kendince demokrasiye yaptığı vurgu ve referanslar, demokrasinin ne menem şey olduğu üzerine bir iki söz söylemek kanımca tartışma ortamlarına katkı sunacaktır. Ve demokratik özgür iradenin sandığa yansıyıp yansımadığına, sandıktan çıkan sonuçların ‘sosyal, demokratik ve hukuk  devleti' anayasal yapıya denk gelip gelmediğine bakmak gerekir.

    Demokrasi adına bu denli tek adamcılık ve lider tapınmacılığını‘özgür iradeyle ‘ nasıl yan yana koyabiliriz? Sosyal sınıf ve gruplar arasındaki  bu denli büyük gelir ve paylaşım adaletsizliği üzerinde nasıl bir özgür irade sonucu bekleyebiliriz?  Dini inanç ve duyguların siyasallaşmasının sonucu olarak kul, tebaa, ümmet ilişkisinden özgür irade nasıl sonuçlanır? Gibi örnekleri çoğaltabiliriz.

    Birde bunların üzerine ırkçı, milliyetçi şöven travmaları, hezeyanları eklersek alın size Türkiye tipi demokrasi. İstersen ...

    Bütün bunları söylerken sandıktan vazgeçelim demiyoruz. Hatta kesinlikle sandıktan vazgeçmeyi önermiyorum.

    Sadece artık sandıktan sahici bir demokratik iradenin çıkması için herkesin en çokta demokrasiye ihtiyacı olanların “artık yeter bu böyle olmuyor” demesi gerekiyor.

Çünkü her seçim arifesinde ve sonunda, yeni demokratik kazanımlar ve gelişmeler beklenirken, yukarıda saydıklarımızın yanında birde sandığa karıştırılan hileler , seçimleri iyice itibarsızlaştırmaya, toplumsal değişim ve dönüşüm taleplerinin önünü tıkamaya, güvensizliğe ve giderek kaderci bir kanıksamaya neden oluyor  ki, ruhu ve vicdanı, toplumsal refleksleri teslim alınmış bir toplum  durumu oluşuyor.

    Neden, Nasıl, Niçin? Sorularını sormayan bir toplumsal yapı ve 186 ülkede ‘2013 insani gelişme endeksi ‘ raporlarında  90. sırada olmak kaçınılmaz oluyor.

İşte bu nokta adama sorarlar “seçim kazanmanın ve ülke yönetmenin kıymeti harbiyesi nedir?”  %45- %98 alsan ne olur? Tabiki zorbalık ve faşizm.

    Elbette uzak, yakın tarihimizin  ve  evrensel demokrasi mücadelelerinin  barış – demokrasi –eşitlik- özgürlük kavgasının yiğit direnişçilerinin, en son Gezi Direnişi dahil,  bizlere bıraktığı büyük bir miras ve yol göstericiliği var. Bu mirası iyi okumak ve günün koşullarına uygun araçlar yaratarak, ortak akıl ve eylemlikle geleceği kurmak, halklarımızın eşit ve özgür geleceğini  en geniş halk yığınlarının muhalefetini  “sahici bir demokratik duruş”la örgütlemek, tek seçenek olarak durmaktadır.

    Aksi halde  iktidarların  ve eğemenlerin savaş -yolsuzluk – talan -rant gibi kanlı ve kirli çarklarında  boğulmaya mahkum ediliriz. Kir ve kan herkesi boğar.

 Bir gün tarih babanın hesap defterine yazılırken “bunlar olurken sen neredeydin?” diye sorduklarında  verecek hesabımız ve cevabımız  olmalıki “ bu az misafir kadığımız bu dünyada” bizide yaşamış saysınlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Baki Çiftçi Arşivi