Şu Mübarek aylarda kalem oynatmayayım diyorum, sakinliğimi koruyayım diyorum ama zorla kaşınan arkadaşlar var. 

Mesleki oda kuruluşunda yönetim kurulu üyeliği yapmakla af edersiniz kendisini “bir halt” sanmaya kalkan, Eskiden Demokrat Parti’de yöneticilik yapıp şimdi önemli bir partide ‘koskoca’ başkan yardımcısı olunca şaşıran arkadaşlar var. 

Üstüne bir de basın mensuplarına hadsizlik yapmaya kalkanlar var ki; onlar daha fena. 

Hani bir hikaye vardı ya o geldi aklıma. 

Buradan yazmayacağım uzun uzun, sonunu söylersem hepiniz hatırlarsanız.

Ne diyor baba hikâyenin sonunda: “Ben sana büyük adam olamazsın demedim adam olamazsın dedim”

Ne güzel demiş.   

İlçemizdeki bazı siyasilerin bu hikâyeden feyz alması gerekli diye düşünüyorum.

Açsınlar Google’yi bu hikâyeyi on, on beş kere okusunlar.

Okusunlar ki altlarındaki makamın gelip geçici olduğunu öğrensinler.

Öğrensinler ki nerde ne konuşacaklarını, nasıl oturup kalkacaklarını, bir basın mensubuna nasıl şaka yapılıp yapılmayacağını da bir düşünsünler.

Düşünsünler ki kafalarının içindeki o beyin azcık işe yarasın.

Şimdi buradan Silivri’deki tüm ilçe başkanlarına sesleniyorum.

Lütfen görev verdiğiniz arkadaşlarınızı tekrar bir gözden geçirin, malum önümüz seçim.

Daha nerde ne konuşacağını bilmeyen bu arkadaşlarla değil siyaset yapmayı yolda bile yürüyemezsiniz. 

Ha yürürseniz de iki sokak ötede tıkanır yolunuz, benden uyarması.

Bu arada şimdilik bu haddini bilmez arkadaşın cahilliğine verip yaptığı eşek şakasını da, ismini de yazmıyorum.

Fakat bundan sonra böyle sulu şaka yapmaya kalkanların ismini, cismini maalesef ortaya dökmek durumundayım.

Günah benden gider. 

O saatten sonra İlçe başkanlarının da hatırı bende işlemez. 

Kısacası ilçe başkanlarınızın gücüne, hatırına saklanıp da siyaset yapmaya kalkmayın. 

Mevlana’nın çok güzel bir lafı var: Gel ne olursa olsun gel.

Ama ben Mevlana değilim, adam ol öyle gel!