CHP’de yine kılıçlar çekildi.Hizipler savaşı başladı.Hizipler savaşı diyorum çünkü,”CHP’yi ben yöneteceğim” diye ortaya çıkan İnce,mevcut yönetimden farklı bir şey söylemiyor. Kürt sorununa bakışının ne olduğunu,diktatörlük eğilimlerini nasıl durduracağını,işsizliği nasıl önleyeceğini ortaya koymuyor.Sadece “CHP’yi iktidar yapacağım” diyor.

İnce ile Kılıçdaroğlu arasındaki çekişme bir sınıf kavgası değil.Çünkü CHP,içinde farklı sınıftan insanları barındıran bir parti değil.Yerli burjuvazinin hemen her katmanından temsilcilerin bulunduğu,işçi ve emekçilerin de olduğu fakat bunlara hep mesafeli olunan bir parti CHP.Bu yüzden büyüyememekte,iktidar olamamaktadır.Çünkü CHP’nin içinde barındırdığı insanlar,CHP’nin dayandığı kesimler ülkede iktidar olacak sayıda değil.

Kurtuluşu ve kuruluşu gerçekleştiren,Cumhuriyeti kuran,devrimleri yaparak ülkede demokrasinin yolunu açan CHP,zaman zaman emekçilere yaklaşarak umut olmuş fakat yeniden kendi doğal kimliğine dönmüştür.Bugün CHP bu durumdadır.Halktan kopuk,yönü belirsiz,ideolojisi karışık, her kesime selam vererek,herkese  şirin görünerek oy devşirmeye çalışan,soyut Cumhuriyetçi,sözde sosyal demokrat bir siyasal yapıdır.

CHP’deki bu kurultay kavgası ne yazık ki iç iktidar savaşıdır.Muharrem İnce,”ben partiyi iktidar yapacağım” derken mevcut yönetim,atadığı il başkanlarına ve delegelere dayanarak İnce’ye meydan okumakta.İl Başkanlarına destek açıklamaları yaptırılıyor.Sanal olarak delegenin desteğini alınmış izlenimi yaratılıyor ama gerçek öyle olmayabilir.Kılıçdaroğlu’nun geçmiş yenilgilerini yaşayarak gören ve 2015 seçimlerinde de partiye yenilgi getireceğine inanan delegeler,farklı irade beyanında bulunabilirler.

Ülkemiz tek kişi egemenliğine doğru hızla yol alırken,belirsizliğe giderken,Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri sarsılırken CHP ortak akılla hareket ederek,el ve gönül birliğiyle bir yönetim seçme konusunda anlaşmalıdır.Mevcut yönetimin dört seçimde yenildiği,2015 seçimlerinde de sürpriz yapmayacağı gerçeğinden hareket ederek partide kırılmalara,kopmalara meydan vermeden yeni bir yönetimi iş başına getirmek için el birliği etmelidir.

Mevcut yönetimin de,İnce’nin de hem ortaya çıkış biçimi ve hem söylemi sorunludur.Her ikisinin de üslubu sert,kırıcı,incitici,küçümseyici ve ayrıştırıcıdır.Bu yaklaşım biçimiyle bu kurultayda kim kazanırsa kazansın kazanan parti olmayacak,kazananın baştan kaybettiği Pirus zaferi olacaktır bu.

Parti aynı idealler,aynı hedefler,aynı amaçlar doğrultusunda bir araya gelmiş insanlar topluluğudur.Bir aile gibidir parti.Partide mücadele içe dönük değil dışarıya karşı yapılmalıdır.Grupların medya üzerinden birbirlerine salvoda bulunmaları,nefret söylemiyle itici tavır takınmaları tabanda komalara,umutsuzluklara,kırılmalara yol açıyor.

Bu tutum içinde olanların partiyi büyütmek,iktidar etmek gibi bir dertlerinin olmadığı,sandalye peşinde koştukları algısı yayılıyor.Toplum da,parti kamuoyu da böyle düşünüyor.Bu yüzden partiye umut bağlayanların umutları hep başka bahara kalıyor.Bu hep böyle oluyor.Bu kurultayda böyle olmasın! Delege,”Türkiye”desin.