Hasan Hınıslı

Hasan Hınıslı

Deniz Gezmişin ardından timsah gözyaşları ve sol!

Deniz Gezmişin ardından timsah gözyaşları ve sol!

İlk önce Timsah gözyaşları ne demek, kim ne diyor diye bakalım.

Söylenene göre timsahlar avını yuttuktan sonra yas tutarmış. Buradan yola çıkılırsa “timsah gözyaşları” bilinenin aksine gerçekle hiçbir ilgisi yok gibi duruyor.

Timsahların ağlama görüntüsü aslında fizyolojik bir olaydır diyene de rastlamak mümkün. Şöyle ki vücutta biriken fazla tuzlar göz kenarında bulunan bir çift bez sayesinde dış ortama akıtılmaktaymış, bu görüntü ise timsahın gözyaşı akıttığı izlenimini bırakırmış.

Başka bir söylenti ise avını sinsi sinsi takip ederken timsahtan akan gözyaşıymış. Buna çok uzun bir süre avını takip etmesi gerektiği, hareketsiz kalması gerektiği anlarda sürekli açık kalan gözünü yıkamak için akan yaşta denilebilinir.

Yani bizim gibi herhangi bir üzüntü duymadan kaynaklı olmadığı için sahte gözyaşı. Gözyaşı bezi sıvıyı üçüncü göz kapağının arkasına akıtarak, korneanın temizlenmesini ve üçüncü göz kapağının kolay hareket etmesini sağlarmış.

Ancak biz bilindiği alışıldığı şekliyle bakalım; Timsah aç kalınca kendi yavrusunu yer sonrada; ya yavrusuna, ya da yavrusunun ağzına batan kılçıklarından duyduğu acıya ağlamasına “Timsah gözyaşları” denilir, en azından biz öyle biliyoruz.

Yavrusunu yiyen timsahtan yola çıkarsak(!)

Deniz gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan; her 6 Mayısta anılıyor mu, yoksa kutsanıyor kutlanılıyor mu kafamda hep çengelli soru olmuştur!

Bu durumdan kendine pay çıkartan keramet sahibi olanları gördükçe midem bulanıyor.

Şunu kimse unutmasın ki; Denizler Marksist gelenekten gelen ulusalcı olmayıp, ancak sosyalist ulus devleti savunan, kimine göre oportünist, kimine göre goşist, kimine göre revizyonist, kimine göre ise reformist olarak kategorize edildiler. Lakin kim ne derse desin üst satırda dediğimiz gibi kendilerine Marksizm’i rehber edinmiş THKO örgütünün kurucusu ve militanlarıydılar. Yani Marksist diler.

Bu aralar ulusalcı Kemalistlerden tutunda radikal Marksist örgütlere kadar; her grup, her dernek Denizleri kendi siyasetine yakınmış gibi sahipleniyorlar.

Ülkeye mal olan bir devrimciyi o ülkede yaşayan her devrimcinin kabullenmesi, onu ölüm yıl dönümlerde anması gayet normal bir durumdur. Ancak sahiplenmek ise aynı kökenden gelen ideolojik birlikteliği olanların işidir. Bugün Denizleri THKO’nun izdaşı EMEP gibi partiler veya TDKP gibi örgütlerin uzantıları olan dernek veya kurumların hatta sosyalist diğer grupların sahiplenmesine kimse aykırı ses veremez, vermemelide!

Günümüze geldiğimizde ölümler anılmaktan çok sinekten yağ çıkartmak örneğinde olduğu gibi Show’a dönüştürülerek aynı kurum içinde dahi; “en şaşalı biz yaptık, en güzel biz yaptık, sizinki çok sönüktü, bizimki daha iyiydi” gibi siyasal rant toplamaya dönüşmüş.

Evet, Deniz Gezmiş ve arkadaşları Sosyalizm mücadelesi verdiler. Siz aslında Denizlerin istediği düzenin karşıtlarısınız.

Bunlara eski bir yazımdan birkaç satırlık hatırlatma yapacağım; < Bunlar o kadar insanlıktan çıkmışlar ki insan cenazesinde zevki yaşıyorlar. İşte bu kafa yapısına sahip olanlar dün de Deniz Gezmiş’i öldürdükten sonra şerefine kadeh kaldırıp sevinen aynı kafa yapısına sahip insanlardır. Çünkü ölümden sevinç ve haz duymak Deniz Gezmiş’in değil, o­nun ölümüne sevinen ve haz duyanların kültürüdür. 12 Eylül öncesi sağcı olanların bile kendine özgü bir haysiyeti vardı. Bir sağcı kendisine asla “ben solcuyum” demezdi. Hatta her fırsatta solcu düşmanı olduğunu söylerdi. Bunlar ise kendilerine hem “sol” yaftası takıyor hem de geçmişlerine ikiyüzlülük riyakârlık yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya halklarına ilham olmuş antiemperyalist mirasını yiyip bitirdiler. Ellerinde bir malzeme kalmayınca bu sefer de, emperyalizme ve o­nun işbirlikçi uşaklarına karşı mücadele içinde ölümsüzleşen Deniz Gezmiş’in mirasını yemeye başladılar. Bunlar, kendini yenileme yeteneği gösteremeyen, düşünsel üretimden yoksun, kapasitesi bulunmayan, kafatasçı, ırkçı, sürekli geçmişin mirasını yiyen, hem de o mirası lekeleyen sahtekârlar olup başka bir şey olmaları mümkün bile değildir>.

Lütfen artık Denizleri rahat bırakın...


Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Hınıslı Arşivi