Belediye deseniz Silivri gündeminden daha da hareketli. 

Festivaller, sanat parkı etkinlikleri derken eğlencenin dibine vuruyor bizim belediyenin az çalışan, çok gezen yetkilileri. 

Ama ne hikmetse sanat ve kültürel etkinliklerle değil, iptal edilen çöp ihalesi ve yurtdışı gezileriyle anılıyor bizim Başkan. 

Peki neden bu şekilde anılıyor dersiniz..

Yanında ki işgüzarlar yüzünden tabi ki! 

Basın Danışmanının Başkan İle gazeteciler arasında köprü olması gerekirken, kendisi başkandan önce tavır koyuyor gazetecilere. 

Halkla İlişkiler Müdiresi deseniz, dünyadan bi'haber!  

Halkla ilişki kurmaktan yoksun insanlarla ancak bu kadar aciz duruma düşebilir bir belediye başkanı. 

Çünkü hepsi kendi havasında. 

Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara’nın Basın Danışmanı Savaş Atak tek tek gazetecileri ziyaret edip, festival davetiyelerini bizzat ulaştırıyor ama bizim kızlarımız yolda gazeteci görünce sırtını dönüyor.

 İstanbul Yerel Gazeteciler Derneği olarak başkanın kriter(!)lerini protesto etmek için belediyeye siyah çelenk bırakıyoruz, Basın Bürosunda çalışan gazeteci meslektaşımız Tolga Emek hepimizi kapıda karşılıyor ama bizim kompleksli kızlarımız camdan seyrediyor. 

Velhasıl bu hanımcık kızlarımızın yapması gerekeni Tolga Emek yapıyor. 

Çünkü Tolga Emek demokrasiyi savunan bir belediyenin demokrasi dersi vermesinden yana. 

Ama bu kimin umurunda?! 

Tolga Emek’in bizleri kapıda karşılaması hepimizi mutlu etti açıkçası.

Belki de belediye ile basının arasında ki buzların erimesine neden olacak bir adımdı Emek’in davranışı. 

Ama her ne hikmetse, Halkla İlişkiler Müdürü Meral Türkmen Terlikçi ve Basın Danışmanı Melis Avcı’nın işine geliyor Başkanın gazeteciler ile arasının açık olması.
 

Başkan ile gazeteciler arasındaki bu kavgadan bir çıkarları mı var, merak ediyorum doğrusu. 

Dün AK Parti’nin adayı Hüseyin Turan seçimi kaybetti diye karşımda ağlayan bu kızcağızımız bugün nasıl bu kadar 180 derece dönüyor ve Özcan’cı oluyor?! 

Son olarak bu kızlarımıza bazı tavsiyeler de bulunmak istiyorum buradan. 

Birincisi; Silivri Belediyesi bir çiftlik değil, hele babanızın hiç değil. 

İkincisi; koltuk ve makamlar gelip geçicidir. 

Üçüncüsü; maaşınızı Özcan Işıklar’ın cebinden değil, Silivri halkının cebinden alıyorsunuz. 

Dördüncüsü; Belediye Başkanı Özcan Işıklar bile koltuk ve makamların gelip geçici olduğunun bilincindeyken siz neyin kafasını yaşıyorsunuz?!  

Beşincisi;  bu tavırlarınızla asıl zararı Belediye Başkanı Özcan Işıklar’a veriyorusunuz. 

Bu şimdilik size yazdığım ilk ve son yazı olsun. 

Umarım bir an önce kendinize gelirsiniz ve beni de bir daha kendinizle ilgili yazı yazmak zorunda bırakmazsınız. 

Çünkü bir daha sizi kaleme alırsam bu kadar insaflı olmayacağım. 

Peşin peşin söylemiş olayım. 

Sonra demedi demeyin. 

Kalın sağlıcakla…