Akademisyenler direniyor

Akademisyenler direniyor
Boğaziçi’ne atanan kayyum rektörlere karşı akademisyenler, demokratik ve özerk üniversite talebiyle 1096 gün, 746 nöbeti geride bıraktı. Akademisyenler, meydanı kayyuma terk etmemekte kararlı

Boğaziçi Üniversitesine 2021 yılının Ocak ayında Cumhurbaşkanı kararıyla Melih Bulu’nun kayyum rektör olarak atanmasının üzerinden 3 yıl geçti. Kendisine karşı eylemlerin kısa sürede sona ereceğini söyleyen Bulu’nun Boğaziçi’deki serüveni 6 ay sürmedi. Üniversite bileşenlerinin tepkileri sonucu Bulu, bir gece yarısı kararıyla geldiği gibi Boğaziçi’den gitti. Bulu’nun yerine ise akademisyenlerin yüzde 95’inin karşı çıktığı Naci İnci atandı. Tüm bu süreçte akademisyenler ve öğrencilerin kayyum rektörlere karşı direnişi bir gün bile ara vermedi. Akademisyenlerin ‘Demokratik, özgür ve özerk üniversite’ talebiyle başlattığı direniş bugün 1096 günü geride bırakıyor. Her iş günü bir araya gelerek ‘Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz’ diyerek kayyum rektörlüğe sırtlarını dönen akademisyenler 746. nöbette bir araya gelecek. Bu 3 yılda, çok sayıda öğrenci gözaltına alındı, haklarında soruşturma açıldı, tutuklandı hatta kampüse girişleri yasaklandı. Akademisyenlerin ders vermesi engellenerek üniversiteye ilişkileri kesilirken, seçilmiş yöneticiler de görevden alındı. 3 yılda kayyum yönetimi Boğaziçi Üniversitesi’ni akademik değerlendirmede de geriletti. 
 

Meydan boş değil
Son 3 yılda kayyumların Boğaziçi’de yarattığı tahribatı ve her türlü baskıya karşı süren direnişi konuştuğumuz Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Esra Mungan, kayyuma karşı meydanın hiç boş kalmadığını söyledi.

Direniş herkesi şaşırttı
Boğaziçi’de kayyum rektörlere karşı başlayan direnişin herkesi şaşırtan biçimde güçlü canlı ve uzun sürdüğüne vurgu yapan Esra Mungan “Bu süreçte öğrencilere yönelik hak ihlalleri doruğa ulaştı. Yüzlerce öğrencimiz hakkında ipe sapa gelmez disiplin soruşturmaları açıldı, 2 öğrencimiz tutuklandı, aylar süren yurtdışı yasakları verildi. Öğrencilerimiz ve hocalarımız şiddete uğradı. Bunların hepsinin amacı dehşet saçmaktı, hiçbirini unutmadık ve kayıt altına aldık” diye konuştu. Direnişin 2022'den sonraki döneminin daha farklı olduğunu düşünen Mungan “2021’de 3 ve 4. sınıf olan öğrencilerimiz mezun oldu, okuldaki iklim farklılaştı. Hocaların, sendikanın ve mezunların direnişi aralıksız sürse de ilk yıllardaki ivme yoktu. Seçim sonuçlarına endeksli bir bekleme sürecine girildi. Seçimden sonra birçok kişi kendini boşluğa atılmış hissetti” dedi.

Dayanışmayı öğrendik

Bu kırılmaya rağmen meydan boş bırakılmadığını, sayısı 100’ü aşan davalara rağmen akademisyenlerin Ocak 2021'den beri her iş günü öğlen arası kayyum rektörlüğe sırt dönme nöbetine ara vermeden devam ettiğini hatırlatan Mungan “Bunun dışında düzenli olarak basın olup bitenlerden haberdar edildi, her cuma haftalık rapor yayımlandı. İleride bu devran döndüğünde, illaki dönecektir ilerisi için dersler çıkarılacaktır” diye konuştu. Elinde aşırı güç bulunanlara karşı kendilerinin de birlikte hareket etme güçleri olduğunu belirten Mungan “Güç sarhoşluğuna bürünenler yalnız, kimselere kendilerini gönül rahatlığıyla yaslayamazlar. Ama biz bu direnişte birbirimizle dayanışmayı, destek olmayı öğrenerek güven içinde bir ilişki kurabildik” dedi. Ayrıca Boğaziçi direnişinin uzun yıllardan sonra üniversitenin ne olduğuna dair tartışma alanı doğurduğunu dile getiren Mungan “Boğaziçi'nin ‘iyi yıllarında’ öğrencilerin ana odağı dersler, kulüpler ve mezuniyet sonrası hayatlarıydı.  Hocaların da ağırlıklı dertleri laboratuvarları, araştırmaları, dersleri ve akademik başarılarıydı. Kayyum atamasıyla birlikte üzerimizdeki bir ölü toprağı kalktı. Dışımızdaki geniş çevrelerle de üniversitenin ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini konuşabilmeye başladık.  Öğrencilerin aileleri bile buna katıldı. Tüm bedellere rağmen bundan daha iyi bir dinamik düşünemiyorum” dedi.
 

Üniversiteler arka bahçe değil
AK Parti iktidarının üniversiteleri zapturapt altına almak için 12 Eylül cuntasını bile aştığına işaret eden Mungan “AKP üniversiteleri kendi arka bahçesi kılmaya çalışıyor. Ancak buna ülkedeki sağ muhafazakar gençler bile tahammül edemiyor. Tüm bu baskılara itirazı olan tüm kesimlerin asgari ortaklarını bulup birlikte mücadele etmesini sağlamak gerek. Ben insanları siyasi partilerden daha dinamik görüyorum ve umut devşirebiliyorum” diye konuştu.

Kayyum tahribatı
Yıldız Silier, Can Candan, Mohan Ravichandran, Tolga Sütlü gibi akademisyenlerin ders açmasına izin verilmedi. Çok sayıda akademisyen hakkında soruşturma açıldı. Onlarca öğrenciye disiplin soruşturmaları açıldı. Öğrenciler Berke Gök ve Perit Özen 90 gün tutuklu kaldı.Kulüp etkinlikleri sansürlendi. BÜLGBTİ+ kulübü kapatıldı, Sinema Kulübü’nün yönetimi görevden alındı. Kulüp odaları çevik kuvvetle boşaltıldı.Araştırma merkezi TETAM, malzemeleri çöp poşetlerine konularak boşaltıldı.Kuzey Kampüs’te iki yurt yıkıldı, binden fazla öğrenci yurtsuz kaldı.Hukuk ve İletişim Fakülteleri tepeden inme bir biçimde kuruldu. Fen ve Edebiyat Fakültesi yine üniversite bileşenlerine danışılmadan ikiye bölündü. Buna karşı çıkan öğrencilerden 16’sının kampüse girişi yasaklandı.
 


3 YILDA 3 SIRA GERİLEDİ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi bünyesindeki URAP’ın (University ranking by academic performance) Türkiye’deki üniversitelerin akademik performanslarını değerlendiren raporuna göre Boğaziçi Üniversitesi kayyum rektörün atandığı 3 yılda 3 sıra birden geriledi. Kayyum rektörden önce Türkiye üniversiteleri arasında 13. sırada olan Boğaziçi Üniversitesi 2023’te 16. sıraya geriledi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.