DAMACANA MUAMMASI!

DAMACANA MUAMMASI!
Sağlık Bakanlığı tarafından 'sularının kirli olduğu' açıklanan firmaların bayileri, iade edilen suları kaldırımlara ve ağaç diplerine döküyor. Vatandaş hangi bayiye, hangi firmaya ve kime güvenip güvenmeyeceğini kestiremiyor…

Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı 'sağlıksız su üreten firmalar' arasında yer alan Buzdağı'nın bayiliği yapan bir satıcı “Daha önce de böyle olmuştu. Firma mahkemeye vermiş ve kazanmıştı. Üç senedir herhangi bir sorun yoktu. Ama bu açıklamanın ardından, büyük bir düşüş yaşadık. Müşteriler suları iade ediyor, biz de suları imha ediyoruz. Şirketle olan ilişkimizi kestik. Listede ismi olmayan başka bir firmayla anlaştık. Bu açıklamada bir oyun olduğunu düşünüyorum ama müşterilerimizin güveni için hemen firmayı değiştirdik. Bu açıklamanın ardından müşterilerin bize olan güveni de azaldı” diye konuştu.
 Listede yer almayan bir su firmasının bayiliğini yapan E.D. ise, “Bizde herhangi bir sıkıntı yok. Satışlarımız gayet iyi. Müşterilerimizin isteklerine cevap veriyoruz. Ama maalesef listede isimleri arkadaşlar zor durumda, onlar içi çok üzülüyoruz. Çoğunun satışlar düşüyor ve başka firmalarla anlaşıyor” dedi.


“HAZIR SU SEKTÖRÜNÜN” GÖZ ARDI EDİLEN EN BÜYÜK ZARARI

Bu arada küresel ısınmayla mücadele adına önemli çalışmalar yapan KÜREMDER Genel Başkanı Faruk Çebi de konu ile ilgili “HAZIR SU SEKTÖRÜNÜN” GÖZ ARDI EDİLEN EN BÜYÜK ZARARI başlıklı bir açıklama yaptı.

Çebi açıklamasında şunlara yer verdi:

Son günlerde bazı su firmalarına ait damacanalarda ya da damacana suyunda tespit edilen “mikrobiyolojik kirlilik” üzerine büyük fırtınalar koparılmış, temiz çıkmayan analiz sonuçları kamuoyu önünde teşhir edilmiştir. Sağlık Bakanlığının bu uygulaması büyük bir takdirle karşılanmış, denetimlerin aksatılmadan daha da sıklaştırılması yönünde de büyük bir umut oluşmuştur.

Sağlık Bakanlığı tarafından tespit edilen söz konusu olumsuzluklar ile bu olumsuzlukların neden olacağı sağlık sorunları yüksek perdeden tartışmaya açılmış, yaşanılan olumsuzlukların giderilmesi yönünde de tam bir “toplumsal mutabakat” sağlanmıştır. Hazır su sektörünün mikrobiyolojik kirliliği ile toplum ve insan sağlığına verdiği zararlar karşısında olağanüstü bir toplumsal duyarlılık gösterilirken toplum ve insan sağlığında en az temiz su kadar önemli yer tutan ormanlara doğrudan ya da dolaylı verdiği zararlara da ne yazıktır ki yıllardan beri sürekli göz yumulmuştur.

Hazır su sektörü bir taraftan ilkel ve vahşi yöntemlerle yapılan “su arama ve sondaj” çalışmalarıyla onlarca hektar büyüklüğündeki ormanların doğrudan tahrip edilmesine, diğer yandan da ormanların yaşamasında tıpkı can damarı gibi hayati görev üstelenen yer altı sularının doğal su seviyesinin(taban suyu) hızla alçalmasına neden olmuştur.  Konuyla ilgili bürokrasinin tüm iyi niyetli gayretlerine rağmen yasal mevzuattan dolayı yaşanan olumsuzluklara istenilen düzeyde engel olunamamıştır.

Günümüzde özellikle İstanbul gibi rantın çok yüksek olduğu metropollerde gerek içme gerekse kullanma suyunu temin etmek amacıyla gereğinden fazla tesis edilen “su dolum ve depolama” ile “su kuyusu” tesislerinden dolayı taban suyunun hızla derinlere doğru alçaldığını bilimsel veriler ortaya koymuştur. Kalıcı önlemlerin alınmaması halinde sadece bu sorundan dolayı yakın bir gelecekte başta İstanbul olmak üzere birçok yerdeki ormanlarda kitlesel ölümlerin yaşanma riski çok yüksek olacaktır.
 
Tıpkı mikrobiyolojik kirlilik olayında olduğu gibi havanın ve suyun, hâsılı yaşamın sigortası, “küresel ısınmanın” da panzehiri olan ormanlarımıza verilen doğrudan ya da dolaylı zararlarda da kamuoyu tarafından olağanüstü duyarlılığın gösterilmesi kaçınılmazdır. Aksi takdirde yarın çok geç olabilir ve hem toplum hem de insan sağlığı adına telafisi hiç de mümkün olmayan çok büyük felaketler yaşanılabilir. Kamuoyuna saygıyla arz olunur.     

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.