Fatma Sarıbıyık Yıldırım

Fatma Sarıbıyık Yıldırım

Kişiye özel genel yazı

Kişiye özel genel yazı

Bu yazıyı çok sevdiğim bir siyasetçimize ve samimiyetine güvenerek ithaf edeceğim. 
Kişiye özel ama genel yazı deme sebebim anlatacaklarımın bir çok siyasinin de dikkat etmesi gereken hususlar, yapmaması gereken hatalar olması temeline dayanıyor. 
Kraldan çok kralcıları çevresinde sıkça barındıran siyasetçilerimiz iktidar gücünün gölgesinde dönenleri bazen göremeyebiliyor. İktidar mutlak ki tehlikeli bir güçtür. Siyasi bir makamı temsil ediyorsanız, o makamda iktidarsanız, bu bir dernek başkanlığından, bir partinin ilçe başkanlığına, belediye başkanlığına ne bileyim herhangi bir yetki makamına söylüyorum her hal ve hareketinize dikkat etmek durumundasınız. Göz önünde bir insan olarak kamuoyu tarafından çevrenizde barındırdığınız, koruduğunuz kolladığınız arka çıktığınız her bireyin yaptığı her hata da kolayca size mâl edilebilir. 
-Ki ediliyor da…
Bunlar eksi hanenize yazılırken siz her şeyden bi haber “seçimi kazanacağız” edalarıyla meydanlarda ter döküyor olabilirsiniz. 
Bunlar eksi hanenize yazılırken siz her şeyden bi haber “Hizmet ediyoruz” da sanabilirsiniz…
Velhasıl temsil ettiğiniz makamla hiç alakası olmayan kurumların kadrolarında görev yapan adamları kişisel hizmetinize tahsis ettirdiğinizde, o adam kadrosu ile konumu arasındaki derin uçurumdan baktığında başı dönebiliyor. 
Bu baş dönmesi kendisine değil, size karşı çevrede mide bulantısına sebebiyet verebiliyor. 
Tiksindirebiliyor…
İSKİ’nin bilmem neresindeki şubesinin bilmem hangi kadrosunda çalışıyor görünen ama Başbakan’ın tabir-i ile yan gelip yatan sözde kamu personeli, su borularından geçen suyun kireç oranıyla ilgilenmesi gerekirken ya da ne bileyim kanalizasyon sorunlarını çözmesi gerekirken, bir siyasi parti başkanı adına kalkıp gazeteci tehdit etmeye, aba altından sopa göstermeye çalışabiliyor. Aman ha…
Bir kanalizasyon suda boğarlar!
Sanki biz kimin hangi kadroda görevlendirilip de, hangi alakasız konumlarda görev yaptığından habersiziz de “Tehditvari tekzip talepleri”nin muhatabı oluyoruz. Hani o tekzip talebi de usulüne uygun gelse, efendi gibi talep edilse ve gerçeği yansıtsa düzeltmeyeceğiz. Bir de insanı aptal yerine koymak yok mu? 
Sanki biz onlara arka çıkan siyasi büyüklerinin baş düşmanıyız. Sanki o siyasi büyükleri de bizim kim olduğumuzu ya da maksadımızı bilmiyor gibi haklarında yazdığımız en ufak yazıda ipi uzunların tacizlerine maruz kalıyoruz.
Sanki biz o siyasi partilerin temsilcilerinden hatta halkın temsilcilerinden aldığı haksız güçle arabalarının ön camlarına yerleştirdikleri “haksız etiketleri”, park ihlallerini de bilmiyoruz. Sanki biz kamuoyunu bilgilendirmekten, yazmaktan korkup çekineceğiz. Sanki tehdit edildiğimizde sineceğiz. Sanki görmezden geleceğiz. 
Bazı şeyler yazılıp çizilmiyor ise, bu korkudan değil, sözde güç aldığınız siyasi parti temsilcilerinin iyi niyetine inandığımızdan, bu olan bitenden haberi olmadığını bildiğimizden, haksız yere de yıpratılmalarını istemediğimizden yazmıyoruz. Yoksa kralcıklardan malzeme çıkartmaya kalkarsak sicilleri kabarık yani. Bize haber çok!
Sanki biz bu tiplerin adli sicillerini de, geçmişlerini de bilmiyoruz gibi “sen benim kim olduğumu biliyor musun” lar ile “sen benim kim olduğumu biliyor musun”cuların muhatabıyız. 
Ben hepinizin kim olduğunu biliyorum…
-Da bazılarınız benim kim olduğumu bilemedi sanırım. 
Sözün özü değerli siyasi dostlarım…
Sokaktaki torbacı ile protokoldeki gazeteciyi birbirinden ayıramayan adam taşımayın yanınızda. Adabı muaşeret yoksunu adama “paşam” diyerek salmayın sokağa. Kötü olacak ha!... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatma Sarıbıyık Yıldırım Arşivi