Mehmet Mert

Mehmet Mert

Serbest gazetecilik geliştirilmeli

Serbest gazetecilik geliştirilmeli

Gazeteci kimdir, haber veren, haber edinen, bilgi toplayan, edindiği ve topladığı bilgileri kamuoyuna aktarandır.
Yaptığı bu işi kamu adına yapar.
Kamu adına çalışır.
Kamu adına hizmet eder.
Ama yaptığı işin karşılığını kurumundan alır.
Kurum bazen devlet kurumu, bazen özel bazen de kendi kurumudur.
*
Durup dururken nerden çıktı bu konu diyenleriniz olacaktır.
Dün sabah Çatalca Belediye Başkanı Cem Kara ile gündemi değerlendiriyorduk.
Malum Perşembe günleri Çatalca'nın pazarı     olduğundan yıllardır her Perşembe soluğu Çatalca'da alırız.
Kimi zaman belediye başkanı, kimi zaman kaymakam, kimi zaman bir siyasi karekter veya yönetici kimi zaman ise esnafla, yurttaşlarla, tanıdık tanımadık insanlarla görüşmeye çalışıp ilçe sorunları hakkında fikir ediniriz.
Pazartesi Silivri.
Salı Avcılar.
Çarşamba Esenyurt.
Gazete merkezi ve ikametimiz Beylikdüzü ile Büyükçekmece'de olduğu için bu ilçelerimizde hemen hemen her gün aynı şeyleri yaparız.
*
Neyse Cem Kara ile sohbetimizde bir ara 'Gazetecilik nereye gidiyor?' sorusu aldım.
Bu soru iyi ki de soruldu.
Başkan Kara'ya gerçi kısa olarak 'Aslında nasıl polis, savcı, hakim, devlet adına çalışıyorsa bence gazeteci de devlet adına ve serbest çalışmalı' diye verdim cevabı ama bu yazımda biraz bu konuyu işlemeye çalışacağım.
Düşünsenize, gazetecinin görevi edindiği bilgiyi ve haberi kamuoyuna aktarmak fakat kimi zaman bu bilgileri aktarmaya yayın organı bulamıyor.
Kimi zaman hayatını idare edemediği için başka işler peşinde koşmaya çalışıyor.
Kimi zaman gerçekleri aktardığı için başı belaya gidiyor.
Oysa savcı, polis, hakim öyle mi?
Onlar da kamu görevi yapmıyorlar mı?
*
Bakın mesela bir örnek vereyim.
Bir gazetecinin elinde müthiş bilgiler var, haber var, bunları kamuoyuna aktarması gerekiyor.
Ama gelin görün ki adam bunu yapamıyor.
Yayın organı olmadığı için yapamıyor.
İmkan sahibi olmadığı için yapamıyor.
Korktuğu için yapamıyor.
Oysa polis olsa, savcı olsa suçlu kim olursa olsun hemen arkasına devletin desteğini aldığı için o kişi veya kurumu adalete teslim eder.
Enseler, yakalar.
Güçlendirilmiş serbest gazeteci olsa o da anında elinde haber değeri taşıyan bilgileri kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmez.
*
Biliyorum belki bu yazıyı okuyanlarınızdan çoğu o zaman sen tam anlamıyla bağımsız gazetecilik yapamıyorsun diyecektir.
Tabi ki yapamıyorum.
Bir kişi çıkıp da evet ben yapıyorum derse zaten o kişiye ben değil herkes şeyi ile güler.
Ancak, bu tam bağımsız gazetecilik yapamamızı sakın elinde çok değerli bilgiler var da yazamıyorsun, paylaşamıyorsun şeklinde anlaşılmasın.
Kendi adıam konuşuyorum ki; sırtımda İstanbul gibi mertopolde yayınlanan günlük bir gazetenin sorumluluğu varken.
Her gün gazetenin sorunları ile uğraşmak ve ilgilenmek varken.
Personel derdi.
Matbaa derdi.
Vergi derdi.
Matrah derdi.
SSK derdi.
Ulaşım derdi.
Kısaca ekonomik dertler ve sorunların yanında bir de diğer (mahkemeler, kişisel problemler, mesleki problemler v.s.) problemler varken.
Tam anlamı ile özgür ve bağımsız gazetecilik yapmak imkansız.
*
Peki ne olması gerekiyor diye sorarsanız izah etmeye çalıştım.
Öncelikle gazeetcilik yapan veya yapacak kişinin ekonomik sıkıntısı olmamalı.
Kurumsal sorunu olmamalı.
Yasal korkusu ve sorumluluğu olmamalı.
Mesleki engellemeleri olmamalı.
Madem gazeteciler kamu adına iş yapıyorlar, o zaman kamunun bütün imkanları gazetecilerin emrine sunulmalı.
*
Mesela dünyada serbest gazeteciliğin çok önemli örnekleri var.
Savaş muhabirleri var, gider o savaşı izler, devlet desteğini arkasına alır, imkanları sınırsızdır ve en doğru en hızlı en güvenli haberleri ülkesinin, kamuoyunun önüne sunar.
Türkiye'de ise bir ara var olan (sosyal medya     dünyamıza girmeden önce) serbest gazetecilik yapanlar az da olsa varken, şimdilerde yok denecek kadar azlar.
Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün gazetecilere verdiği sarı basın kartı bile artık serbest gazetecilere verilmemeye başladı.
*
Yine örneklemelerden gidersek, dedektiflerde, özel güvenlik memurlarında bile en az polis kadar yetkiler bulunurken, ben serbest gazeteciyim diyen bir kimsenin başta sarı basın kartı olmak üzere elinde hiçbir yetki, organ, imkan bulunmamaktadır.
Kısaca çoktan unutulmaya yüz tutmuş serbest gazetecilik yeniden gündeme gelmeli.
Geliştirilmeli.
Güçlendirilmeli.
Donatılmalı.
Arkasına aldığı devlet desteği ile topluma faydalı işler yapar hale gelmeli.
Hele hele bilgi kirliliği yaşadığımız bu günlerde doğru dürüst çalışan bir serbest gazetecilik sitemi çok daha önem arz etmektedir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi