Birinci Dünya Savaşı öncesinde ABD, yayınladığı Wilson Prensipleri adlı deklarasyonla,”Türkiye’nin doğusunda Ermenistan ve Kürdistan devletleri kurulacak” dedi.Bu kesimleri Türkler’e karşı ayaklandırdı.Acılar çekildi.Ama son sözü,tarih sahnesine yeni çıkmakta olan M.Kemal söyledi.Yayınladığı Misakı Milli ile ABD’nin Ermenistan ve Kürdistan dediği toprakları vatan yaptı.

1915’te Çanakkale’ye saldırarak bin yıllık Haçlı emellerini gerçekleştirmek isteyen emperyalistlere,”Çanakkale geçilmez!” diyerek son sözü yine M.Kemal söyledi.

15 Mayıs 1919’da Türk yurdunu işgal için İzmir’e çıkan Yunanlar’ı ve onların hamilerini 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkarak İstiklal Savaşı başlatan,9Eylül 1922’de müstevlileri denize dökerek vatanın mukadderatı hakkında söz sözü M.Kemal söyledi.

Yurdu düşmandan temizledikten sonra sıra,yurtta nasıl bir yönetim kurulacağı hususuna gelmişti.”Biz Padişahımız Efendimizin ekmeğiyle büyüdük.Görevimiz hilafeti ve saltanatı korumaktır”diyerek mevcut Ortaçağ düzeninin sürmesinin istendiği kritik aşamada da son sözü yine M.Kemal söyledi.”Yönetim şeklimiz Cumhuriyettir” dedi.

Cephede yenilen emperyalistler,işbirlikçileri aracılığıyla genç Cumhuriyeti boğmak istediler.Din kisvesine büründürerek Cumhuriyete karşı kışkırttıkları Şeyh Sait gericiliğinin akıbeti hakkında da son sözü M.Kemal söyledi.”Türkiye şeyhler,müritler,meczuplar ülkesi olamaz”dedi.

Türkiye üzerinde hesabı olanlar,Türkiye’ye yönelik hain emellerini gerçekleştirmekten vazgeçmeyenler,son oyunlarını Güneydoğu üstüne oynuyorlar.Şeyh Saitler,Seyit Rızalar,İskilipli Galipler  yine sahnede.Ağababalarının isteğiyle “özerklik” diyorlar,”Kürdistan” diyorlar.Ama kanla yazdığımız Misakı Milli sınırları içindeki bu topraklarda son sözü yine M.Kemal söyleyecektir.Çünkü O,Türk milletinin  aklıdır,vicdanıdır;ortak sesidir.