Mehmet Mert

Mehmet Mert

Şov yapan siyasilerimiz ve kolay olanı yapmak!

Şov yapan siyasilerimiz ve kolay olanı yapmak!

 Nilüfer’in güzel bir şarkısı vardı.
Şov yapma şov yapma diye nakarat tutturduğu.
Hatırlamışsınızdır.
Aynı şov bu hep aynı hep aynı büyülü aşklar.
Bakışlarla süslenen yalanlara tatlı soslar.
Şov yapma şov yapma.
Fark etmez anladık seni.
Her yerde sen vardın.
Taktikler bitti bitti mi?

*


Bu şarkı günümüz bazı siyasilerine o kadar uyuyor ki anlatamam.
Hele hele şu bölüm cuk oturuyor; Şov yapma şov yapma, fark etmez anladık seni, her yerde sen vardın, taktikler bitti mi?

*


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda 11. Muhtarlar Toplantısı'nı da gerçekleştirdi.
Zannediyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman birilerine giydirmek istese ya muhtarları toplar.
Ya bir açılışa katılır.
Veya şehit cenazesinde alır eline mikrofonu ve başlar önüne gelene sallamaya.

*


Aslında twitter, facebook gibi sosyal medya organlarını da kullanırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her yazdığı haber olur.
Bütün haber kanallarında ne söylediği dillendirilir.
Bütün gazete sayfalarını doldurur.
Ancak ortada bir durum vardır.
Recep Tayyip Erdoğan’a has bir durum.
Zira Erdoğan’ın motive olması için önünde onu sessizce dinleyen kalabalıkların olması gerekiyor.

*


Recep Tayyip Erdoğan öyle aklı esince durun çocuklar bir not alalım.
Bu notu sosyal medyada da paylaşalım.
Medyaya da haber edin.
Bu mesajlarımı gazeteler büyük puntolar ile yayınlasın.
Mümkünse manşet de yapsınlar.
Televizyonlar canlı yayınlardan sürekli anons ile döndürsün.
Radyolar her şarkı arasında bandır bandır bağırsın.

*


Bu Erdoğan’a has stil değil ki.
Erdoğan alacak eline mikrofonu.
Çatacak kaşlarını.
Sallayacak parmağını.
Ve…
Bütün gözler onda.
Kulaklar açık.
Hatta ağızlar da açık.
Dinlenecek.
Ardından da ara ara alkış patlatacaksın.
Gör o zaman gümbürtüyü.

*

Basın açıklaması yapsan bunlar yüksek sesle haber veremez ki şimdi.
Benim gibi bağıramaz ki.
Bazı satır aralarında hata da yaparlar kimileri.
Veya yanlış verirler sonra o yanlış yayınları kaldırmak için kim uğraşacak.
Sen getir buraya o mikrofonu.
Yoksa önemli bir açılış veya program.
Topla mahalle muhtarlarını.
Onlar da yoksa topla yalaka sanat veya spor takımını.
O da yoksa şeyi topla …!
Tamam neyse şimdilik muhtarlar var elimizde.
Nasıl olsa gel diyince uçarak geliyorlar.

*


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a özenen yerel siyasilerimizde yok değil.
Bizim Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün önceki gün Güzelce’deki okulların açılış töreninde kafayı İstiklal Marşı okununca bankın üzerinde oturan ve ayağa kalkmayan bir iki kız öğrenciye takmış.
Bunlar vatan haini.
Bunlar cehaletin eseri.
Bunlar var ya bunlar…!
Eeee.
Sorsan ne yapmış bunlar.

*


O öğrencilere bir sormak lazım.
Gerçekten İstiklal Marşı’nın okunduğunu duyup da duymazlıktan mı geldiler.
Yoksa bir iki genç arkadaş muhabbete dalmışken duymadılar mı?
Tamam belki çocuklar marş okununca duymalarına rağmen ayağa kalkmadılar ancak.
Bu çocukları arkadaşlarının içerisinde rendice ederek, arkadaşlarına ve öğretmenlere onları şikayet ederek, üstüne üstlük bir de basın yolu ile milyonlara havale ederek Akgün de yanlış yapmış olmadı mı?

*


Hadi çocuklar genç.
Çocuklar cahil.
Çocukların daha bir çok şeyi öğrenmeleri gerekiyor.
Ya bizler.
Ya onları suçlarken yaptığımız yanlışı gör(e)meyen bizlere ne demeli!
Akgün bu görüntüyü görür görmez o çocukların yanına gitmeyi düşünseydi.
Çocuklar siz İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy’un; “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırtmasın” dediğini biliyor musunuz?
Bu anlamlı marşımıza neden saygı göstermiyorsunuz diyerek onlarla konuşmayı deneseydi.
Emin olun o çocukların içerisinde az da olsa tepki varsa bile kaybolacaktı.

*


Şimdi ne oldu.
Sen kalktın o çocukları arkadaşlarının yanında azarladın.
Şikayet ettin.
Onları vatan haini diye ilan ettin.
O çocukların yerine kim olsa bu saatten sonra şayet; bu ise vatanı sevmek, bu ise bayrağa sahip çıkmak, bu ise ülkesini sevmek, bu ise Atatürkçülük.
Ben yokum arkadaş demez mi!

*


Akgün de haklı.
Zor olanı başarmak kolay değil.
Kolay olan elinde mikrofon varken bol keseden sallamak.
Aksi halde yerel gazete manşetlerine nasıl çıkarsın değil mi?
Toplanan kalabalık senin nasıl alkışlayacak değil mi?

*


Hani diyorum da Atatürk veya İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy bu durum ile karşılaşsaydı.
Ne yaparlardı biliyor musunuz.
En azında ellerinde mikrofon ile bar bar bağırarak o çocuklara hakaret etmezlerdi.
Onları topun ağzına atmazlardı.
İnanın bana.
Bakın geçtiğimiz gün bir hakem yaptığı hatayı televizyonda gördü ve özür diledi.
On numara bir hareketti.
Hadi Erdoğan’dan vazgeçtim.
O beni okur mu okumaz mı bilmiyorum.
Ama bari yanı başımızdaki Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün bu yaşanan olayı bir daha değerlendirse.
Ve gidip o çocuklarla konuşsa.
Varsa hatası telafi etse.
Özür dilese ne olur.
Kıyamet kopmaz biliyor musunuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi