Ya popçu ya topçu olacaksın!

Ya popçu ya topçu olacaksın!
Büyükçekmece’nin çılgın adamı Çılgın Metin ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide çocukluğunu, şovmenliğe nasıl başladığını, niçin hiç evlenmediğini ve sahnede aldığı ahlaksız teklifleri konuştuk. Bütün sorularımızı içtenlikle cevaplayan Çılgın Metin, “Babam y
Doğum gününde söyleşimizi gerçekleştirdiğimiz Çılgın Metin (Metin Çağlayan) tiyatro sahnelerinde başladığı meslek hayatına radyo mikrofonu ile devam ettiğini, ardından ses sanatçısı olarak sanat hayatını sürdürüyor. Yapılan işin her zaman profesyonelce yapılması gerektiğini vurgulayan Çılgın Metin, “Single tarzındaki 6 şarkılık albümüm yazın raflarda yerini alacak” diye konuştu.

Ses sanatçılığı için özel bir eğitim aldınız mı?

Bu işin yaklaşık 3 sene Doğulu Müzik Evi’nde eğitimini aldım. Bu süre zarfı içerisinde profesyonelce çalışan müzisyen arkadaşlarım oldu. Bir işe her zaman profesyonelce yapmak faydalıdır diye düşündüm. Sahne almaya başlayınca tiyatroyu biraz geri plana attım. Tiyatroyu geri plana attıktan sonra bu sefer radyo programları yapmaya başladım. Profesyonel olarak çalıştığım Can FM vardı Büyükçekmece’de. 10 yıl radyoculuk yaptım. Marmara Üniversitesi’nden en iyi programcı ödülünü aldım. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali siyasilere biraz yüklendiğim için sevilmeyen adam ilan edildiğim yıllardı. Sanatçılığımı engeller kuşkusuyla radyodan da uzaklaşmak zorunda kaldım.

Radyodan uzaklaştıktan sonra sahne almaya başladınız. Şuan neler yapıyorsunuz?

Sahne almaya devam ediyorum. Çok güzel bir albüm yaptım. Bana albümde ve sanatçılık hayatımda en büyük desteği veren hakan Altun’a sizin aracılığınızla çok teşekkür ediyorum. Beste olarak bana çok yardımcı oldu. Müzik anlamında bana çok şey kattı. 20 senedir beraber görüşür, fikirlerimizi paylaşırız. Bana her zaman abilik yapmıştır, destek olmuştur.



Sanata verildiği kadar sanatçıya da değer verilmeli

Büyükçekmece’de kültüre ve sanata büyük önem veriliyor. Ama biz yerel sanatçılar olarak biraz da bize destek verilmesini istiyoruz. Bir laf vardı eskiden ‘Büyükçekmece’den dışarı çıktığın anda patlarsın’ diye. Biz Büyükçekmece’ye hizmet etme yönünde karar aldık. Mesela bir hafta önce Dünya Sanat Günü’ydü ve bir kişi tarafından sanat günümüz kutlandı. O da Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Büyükçekmece Belediye Başkanı yurt dışındaydı, sonradan aradı. Ama Belediye başkanından ziyade Büyükçekmece’nin kültür ve sanat müdürünün beni aramasını bekledim. Sonradan arandım tabi ama onun gibi bir profesyonelin bizi es geçmesine şaşırdım. Bunu sadece kendi adıma değil tüm arkadaşlarım adına dile getiriyorum. Bu yönde biraz kırılmadık değil. Büyükçekmece’de yaşayan sadece 20 tane yerel ses sanatçı var. Tiyatrocular, müzisyenler var. Hepimiz toplamda 500’e yakın kişi yapıyoruz. Aslında çok güzel bir kültür merkezimiz var. Kültür ve sanat merkezimiz değerlendirilebilir. Bizim eksikliğimiz de var tabi ama biz neyin ne olduğunu anlayamadık daha. Birisinin bizi yönlendirmesi gerekiyor.

Büyükçekmece’nin düzenlediği festivallerde size ne kadar yer veriliyor?

Büyükçekmece her yıl düzenlediği festivallerde yerel sanatçıları unutmuyor. Bütün ilçeyi geziyoruz. Bu yönde bir sıkıntımız yok çünkü sanata verilen önem ve değer tartışılmaz. Ama bir şeyler bekliyoruz çünkü hepimizin burada hayat mücadelesi veriyoruz. Şarkı söyleyen arkadaşlarımıza baktığımızda bunu söylerken kendimi ön plana atmıyorum çok yetenekli ve güzel sese sahip olanlar var. Ama eldeki imkânlar doğrultusunda yerelde kalmışlar, belki de fark edilememişler ama bizim de elimizden gelen bir şey yok ki onlara faydamız dokunsun. Tabi bu biraz özveri ve elbirliğiyle olabilir. Bize sahip çıkan birilerinin olması gerekiyor.

Bize sahip çıkılması gerekiyordu

Siz Büyükçekmece için başka neler yapabilirsiniz?

Benim bu andan itibaren Büyükçekmece’de yapabileceğim en önemli şey bizden sonra gelecek olan nesle bu konuda destek olacağım. Biz görmedik çünkü böyle bir destek. Yine söylüyorum yani birilerinin bize burada sahip çıkması gerekiyordu. Çünkü biz kötü işler yapmadık.

Vatandaşların size tepkileri nasıl?

Sokağa çıktığımda 70 ve 80 yaşlarındaki insanlar bana selam veriyor. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Sahile çıktığımda 10 yaşındaki insan da bana selam veriyor. Bu benim hoşuma gidiyor ama benim bu insanlara bir şey vermem gerekiyor. Şuanda da bunu veremiyorum.



Tiyatroya kaç yaşında başladınız? Eğitiminizi nerede aldınız?

Tiyatroya 12 yaşımda başladım. O zamanlar şartlar çok farklıydı. Bu kadar sanata ve sanatçıya değer verilmiyordu. İlk başladığımızda bir okulun tiyatro salonunda böceklerin içinde sahne alıyorduk üzerimizi değiştiriyorduk. Sayın Akgün göreve geldikten sonra Bedia Muvahhit tiyatro salonu yapıldı. O zamanın şartlarında muhteşem bir salondu. Salonun kurucusu da rahmetli Ahmet Yazıcıydı. O bizi etrafında topladı. Konservatuar okuyan arkadaşlarımızın içerisinde biz işi öğrendik ama öğrendik derken profesyonel olduk anlamında değil. Yurt içi ve yurt dışı turnelerimiz oldu. Çok çeşitli, büyük küçük oyunlarda rol aldık. Belirli bir dönem sonra sevgili kuzenim Ahmet Yazıcı’yı amansız bir hastalık sonucu kaybettik. Onu kaybettikten sonra Büyükçekmece tiyatro anlamında biraz geriledi. Tiyatroyu alıp götürmesi için bir öncü yoktu.

Gençlere destek verilse daha başarılı olacaklardır

Çok sevdiğim kardeşlerim var isimlerini de vermek istiyorum. Sevgili Ufuk Meriç ile Servet Mengü. Onlar bizim dönemimizde daha yeni yeni başlamak üzerelerdi. Şuan tiyatrolarda oyun sahneliyorlar. Bu gibi insanlara değer verilip önleri açılırsa, gereken destek verilirse Büyükçekmece’yi üst seviyelerde temsil edecek insanlar. Çünkü yaşlarından büyük işler yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Birçok televizyon programında bu arkadaşları gördüm ama hep kendi imkânlarıyla başardılar. Bu çocuklara bir vasıta, kostüm yardımı, salon yarımı yapılıyordur tabii ki ama daha çok üstlerine düşülse, daha başarılı olabileceklerini düşünüyorum.

Ben küçüklüğünüzü de merak ediyorum. Küçükken evde şarkılar söyleyen bir çocuk muydunuz?

Büyükçekmece’de doğdum ve büyüdüm. Çocukluğum Büyükçekmece’de geçti.  Küçükken çok utangaç bir çocuktum. Ben çok masum büyüdüm. Babam o zamanlar Libya’da çalışıyordu. Annemle bize bakabilmek için çok eziyetler çekti. İçime çok kapanık bir insandım. Fakat çok da yaramazdım. Tahtaya bahçe teli bağlayıp saz yapmaya çalışırdım. O zamanlardan müzisyenlik ruhumda varmış. İlkokula başladığım yıllarda okul tahtasının önünde hep şarkı söylemek isterdim. Ortaokula geçtikten sonra müzik öğretmenim Allah rahmet eylesin Süleyman Erik hocam, ‘bu işi yap’ derdi. Her müzik dersinde beni tahtaya çıkartıp şarkı söyletirdi. Ayrıca profesyonel olarak futbol da oynadım. İşin komik tarafı o zamanlar babam ‘Ya popçu ya topçu olacaksın’ derdi. Ben popçu olmayı tercih ettim. Ama işimi her zaman severek yaptım.

En çok nerede çalışırken keyif alıyordunuz?

20 yıldır bu işi yapıyorum ve her gününde severek çalıştım. Radyoculuğu da tiyatro oyunculuğunu da severek yaptım. Ses sanatçılığını da severek yapıyorum. Hakikaten işi çok ince olarak hesapladığında çok büyük işler yaptım. Büyükçekmece’yi tanıtmak için birçok sanatçıyı buraya getirdim. Belki daha sonra festivallerde sanatçılar gelmeye başladı. Ama kendi adıma söyleyeyim ben çok mücadele ettim.

Herkes şarkı söyleyemez ama enstrüman çalabilir

Ben biraz daha belediyeye yakınlığımla biliniyorum. Çünkü Büyükçekmece Belediyesi yazıyorsa orası benim evimdir. Ben oradaki her şeyden faydalanmak isterim. El sanatları, bilgisayar kursları gibi eğitimler okul gibi. Bu kadar çok imkânımız olmasına rağmen kimse bu eğitimleri bilmiyor veya katılmıyor. Türkiye’de herkes şarkı söyleyemez ama herkes enstrüman çalabilir. Profesyonel hocalar eşliğinde müzik kursları düzenleniyor. Büyükçekmece Belediyesine ait ve ücretsiz kurslar. Enstrüman çalmak çok güzel bir şeydir ama maalesef o kurslara katılan çok fazla kişi yok. Burada hata Büyükçekmece halkında aslında. Ev hanımlarının aldığı kurslar dolu ama erkekler herhangi bir kursa katılmıyorlar. Akşam vaktinde tüm kahvehaneler dolu ve yüzde 90’ı ilkokul terk.

Sizce erkeklerin aktiviteye katılmamasının sebebi ‘Erkek dediğin o tür yerlere gitmez veya şunu yapmaz’ düşüncesi yatıyor mudur?

Bu düşünce geri kalmışlıktır. Türkiye çığır açtı, çok büyüdü ve gelişti diyorlar. Türkiye’nin gelişmesinden daha önemli olan şey beyinlerin gelişmesidir. Türkiye ne kadar ilerlerse ilerlesin insanlardaki beyin yapısı aynı olduktan sonra aslında bir adım öteye gidemezsiniz. Ben hala sokağın ortasına tüküren adam görüyorum. Bunun için herkese görev üşüyor burada. Hükümetin başında kim olursa olsun bu ülkede en çok değer verilmesi gereken şey eğitim.

Yeni albüm yaza çıkacak

Albümünüzden de konuşalım. Kaç şarkılık bir albüm ve kimlerin desteği var?

Single tarzında 6 şarkılık bir albüm çalışması oldu. Yıllar önce en iyi çıkış yapan sanatçı ödülünü alan Serkan Çevik’in bana 2 tane bestesi oldu. Hakan Altun’un çok önemli bir şarkısı var. Çok değeli bir bestecidir kendisi de. Murat Mermer yıllardır rafta olup eskimeyen bir şarkısını verdi. Serkan Çevik’in verdiği Allah Affetsin isimli hareketli bir şarkımız var, ilk olarak ona klip çekeceğiz. Klipi de Büyükçekmece’de çekeceğim. Bu kararda da en büyük pay sahibi Hakan Altun çünkü Büyükçekmece’nin müthiş bir yer olduğunu ve klipi burada çekmem gerektiğini söyledi. Albümün bütün aşamalarını bitirdik. Klibi yayınlamadan albümü çıkartmak istemiyoruz. Hareketli bir şarkı olduğu için de klibi yazın çekmeyi düşünüyoruz. Albüm Hak Prodüksiyon’dan çıkacak.

Tekrar tiyatroya veya radyoya geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

Radyoya geri dönmeyi, program yapmayı düşünüyorum. Tiyatro için ise artık çok zor.

Birazda özel hayatınızdan bahsedelim. Hiç evlendiniz mi veya ufukta evlilik var mı?

Hayatımda hiç evlenmedim. Evlenmeyi de bir kere haricinde hiç düşünmedim. O bir kerede hayırlısı değilmiş, olmadı. Bunun dışında şu anda evlilik niyetim de yok evlenebileceğim birisi de yok. Böyle mutluyum.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Kültüre ve sanata verdiği değerden dolayı belediye başkanımıza teşekkür ediyorum. Gazete İstanbul’a da biz unutulmuşları da ortaya çıkartmaya başladığınız için teşekkür ediyorum.

3 saat sahne almış gibi terledim

Sahnede başınızdan geçen değişik bir anınız var mı?

Bir gün doğum günüm ve o akşam için tüm arkadaşlarımı club’e davet ettim. Bara gittiğimde sadece oranın sahibi ve garsonlar vardı. Şaşırdım ama hiçbir şey yokmuş gibi kulise girdim. Hiç mi dostum yoktu da kimse gelmedi diye düşünmeye başladım. Saat ilerleyince eve gitmeye arar verdim. Tekrar barın içine girdiğimde inanılmaz bir kalabalık ellerinde pastalarla beni karşıladı. Tansiyonum düşmüştü heyecandan. Bir gün Hakan Altun’u dinlemeye gitmiştim ve hiç ummadığım bir anda beni sahnesine aldı. O zamanlar şimdiki kadar samimi değildik ve çok şaşırmıştım. O gün orada müziğin imparatorlarından Cengiz Kurtoğlu da vardı. Orada şarkı söylerken 3 saat şarkı söylemişim gibi terlemiş ve heyecanlanmıştım.

Çılgın adamsın!

Neden Çılgın Metin?

Aslında sahnede yerimde duramamaktan kaynaklanıyor. O dönemlerde Kapalı Çarşı’da esnaf olan Hüseyin ağabey vardı. Benim programlarıma her akşam gelirdi. Bir gün ‘Ne çılgın adamsın yerinde durmuyorsun’ dedi. İlk başladığım Ada Club büyük ve güzel bir yerdi. Onun bana çılgın adam demesiyle ismim Çılgın Metin kaldı. Radyo programlarımda devam ettirdik ismi.

KAYNAK:GAZETE İSTANBUL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.