Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

TÜRKİYE’DE SU EFSANELERİ -4- KARAKURT KAPLICASI

TÜRKİYE’DE SU EFSANELERİ -4- KARAKURT KAPLICASI

Bir zamanlar Kırşehir beyinin oğlu çaresiz bir hastalığa tutulmuş her tarafı kaşınır, akar, kokar olmuş. Doktorlar ne yaptıysa fayda etmemiş. Beyin, oğlunun iyileşmesinden umudu kesilmiş “Bari gözümün önünde öleceğine götürün dağa bırakın, orada ölsün. Göz görmeyince gönül katlanır” demiş. Çocuğu alıp, Emirburnu Dağı’nın eteklerine bırakmışlar. Çocuk yapayalnız, kol bacak tutmaz, başına geleceği beklerken akşama doğru bir kurt görmüş.

Kurdun karnı kemiklerine yapışmış, uyuzdan tüyleri dökülmüş, her tarafı yara bere içindeymiş. Kurt sürüne sürüne dağın eteğinden bataklığa gelmiş, çamura bulanmış çıkmış. Ertesi gün yine bataklığa gelmiş, çamura girmiş. İki üç gün sonra kanlı canlı bir kurt olarak ayağa kalkmış ve oradan uzaklaşmış. Kurdun her hareketini izleyen çocuk, bu çamurda bir keramet olsa gerek diyerek sürüne sürüne bataklığa girmiş, çamurları yüzüne gözüne sürmüş. Bir köşede kaynayan sudan içmiş, biraz sonra vücudunda bir dirilik, canlılık hissetmeye başlamış. Bir iki derken ayağa kalkmış, yürümüş, üçüncü günde Kırşehir’in yolunu tutmuş. Babasının kapısını çalmış, çocuğu görenler şaşırmış, gözlerine inanamamışlar. Çocuk, olanı biteni anlatmış, babası da oğlunu iyi eden bataklığı bir kaplıca haline getirerek üzerine bir kubbe yanına da bir mescid yaptırıp, halkın hizmetine açmış.
Kırşehir’in 15 Km. batısındaki Emirburnu Dağı’nın eteklerinde Karakurt adındaki bu kaplıca, dört mevsim hastaların taşındığı pek çok hastalığa şifa vererek hizmete devam etmektedir.
İZNİK GÖLÜ

Evvel zaman içinde gölün yayıldığı alanda binlerce yıl önce köyler varmış. Bölgeye gelen ermiş bir göçer bu köyden geçerken köylülerden biraz yiyecek ve su istemiş. Köylüler, işlerinin yoğunluğu nedeniyle onunla ilgilenmemişler. Buna içerleyen ermiş ihtiyar, asasını yere vurmuş. Ve buradan sular fışkırmaya başlamış. Ermiş, asasını yere sürerek yürüyüp gitmiş. Sular da onun peşinden akarak bugünkü İznik Gölü’nü oluştururken, bölgedeki bütün köyler sular altında kalmış.
Bir başka efsaneye göre ise, yörede yapılmakta olan bir camiye yüksek bir minare ilave edilmeye başlanır. Minarenin taşlarını birleştirmekte zorlanan usta, ellerini göğe kaldırarak Allah’ın kendisine yardımcı olması için dua eder. Arkasını döndüğünde orada bir parça harç görür. Bir ses bunu kullan, ama sakın yere düşürme diye uyarı yapar. Usta bu harcı malası ile dikkatlice kullanarak işini bitirir. Son taşı da yerine koyduktan sonra sevinçle ve el alışkanlığıyla malasını sallar. Malada kalan ufak bir parça harç yere düşer ve hızla sıvılaşıp çoğalarak bugünkü gölü oluşturur.
Evet Sevgili Okuyucular. Yıllar önce Altınoluk’ta “Sarı Kız” efsanesiyle kafama takılan TÜRKİYE’DE SU EFSANELERİ araştırmalarım sonucunda ulaştığım 7 efsaneyi sizinle paylaştım. Pek inandırıcı olmasa da ülkemizde yaşadığımız bu sıkıntılı günlerde sizi birkaç dakika da olsa eğlendirmiştir umarım. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi