Mehmet Mert

Mehmet Mert

Ya Cumhuriyet ile ya da hiç...

Ya Cumhuriyet ile ya da hiç...

En büyük varlığımız CUMHURİYETİMİZ 93 YAŞINDA...

Kim ne derse desin.

Kim ne yaparsa yapsın.

İnandığımız doğuları söylemeye devam edeceğiz.

Her Cumhuriyet Bayramı'nda ne yazıp ne söylüyorduk;

Cumhuriyet anadır, kardeştir, bacıdır, babadır, yardır!

Cumhuriyet fazilettir, huzurdur, güvendir, erdemdir tutkudur!

Cumhuriyet, özgürlüktür, bağımsızlıktır, hürriyettir, demokrasidir!

Cumhuriyet, çağdaştır, moderndir, bilimdir, ilimdir!

Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi, evsizlerin evi, yurtsuzların yurdudur!

Cumhuriyet, kalptir, yürektir, kandır, bağdır!

Cumhuriyet var ya Cumhuriyet, sadece CUMHURİYETTİR!

*

Böyle düşünüp böyle inananın alın elinden Cumhuriyeti.

Geriye ne kalır ki...

Ve yine arşivimizden bir alıntı;

Değerli dostlar en son neyinizi kaybettiniz?

Paranızı, işinizi, eşinizi, annenizi, babanızı!

Evinizi, arabanızı, dostunuzu, arkadaşınızı, sevgilinizi!

Ya da neyinizden kolayca vazgeçersiniz yukarıda saydıklarımdan?

Zannediyorum hiç kimse hiçbirinden vazgeçmek istemez.

Peki size bunlardan birisinden vazgeçmen gerek diye bir şart koşulsa en kolay hangisinden vazgeçersiniz.

Yukarıda saydıklarımdan mı yoksa özgürlüğünüzden mi, demokrasiden mi, vatansız kalmaktan mı?

Durup dururken bu soruları neden mi soruyorum? Çünkü; çoğu zaman elimizdeki en kıymetli değerin farkına, ancak onu kaybettiğimizde varabiliriz.

O en kıymetli değer elimizdeyken onun varlığından haberimiz bile olmuyor.

Bir düşünün bakalım Türkiye 100 yıl öncesi gibi yönetilseydi ne olurdu?

Bayrağımızı bu kadar coşkuyla sallayabilir miydik?

Evlerimizde bu kadar özgür yan gelip yatabilir miydik?

İşlerimizi bu kadar özgür yürütebilir miydik?

Bütün özgürlüğümüz ve sınırımız ancak ve ancak bir padişahın iki dudaklarının arasından çıkan kelimelere bağlı kalacaktı.

Bu saydıklarım çok basit ve çok bilinen bir olay gibi gelebilir.

Ben yine de her Cumhuriyet Bayramı’nda bunların konuşulmasından, anlatılmasından, bilinmesinden yanayım.

*

Mustafa Kemal Atatürk'ün Çanakkale Zaferi'nde askerlere; “Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum” dediği gibi, yaşamımız boyunca cumhuriyetsiz bir yaşamın asla ve kat’a hiçbir şekilde gerçek bir yaşam olamayacağına kendimizi inandırmalıyız.

Burada şu sözü de söylemek zorundayız ki; evet Türkiye'de belki çok çok az bir ihtimal ile zaman zaman cumhuriyet tehlikeye uğruyor gibi görünse de bu tehlikeyi farketmemiz sadece cumhuriyeti ne kadar çok sevmemiz ve benimsememizden kaynaklanmakta.

Yoksa ben asla ve katiyen Türkiye'de ciddi anlamda bir cumhuriyet düşmanlığı, cumhuriyet değişkliği, cumhuriyeti gölgede bırakıcı yönetim anlayışı olacağına inanmıyorum.

Bu olsa olsa akılsızlık olur, kimselerin de akıldan yoksun hareket edeceğini düşünmek de ciddi bir akılsızlık olsa gerek.

*

Kısaca dostlar; Cumhuriyetin tadını çıkartmaya devam edelim.

Cumhuriyet şarkıları söylemeye devam edelim.

Cumhuriyeti yaşamaya devam edelim.

Cumhuriyeti hissetmeye devam edelim.

Her bir ihtimale karşı; cumhuriyeti korumaya da devam edelim.

Ve bu güzelliği sonsuza taşımak için çocuklar büyütelim.

Gençler yetiştirelim.

Geleceğimizi aydınlatacak nesiller yetiştirelim.

Evet tekrar ediyoruz.

Ne diyorduk; Cumhuriyet anadır, kardeştir, bacıdır, babadır, yardır!

Cumhuriyet fazilettir, huzurdur, güvendir, erdemdir tutkudur!

Cumhuriyet, özgürlüktür, bağımsızlıktır, hürriyettir, demokrasidir!

Cumhuriyet, çağdaştır, moderndir, bilimdir, ilimdir!

Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi, evsizlerin evi, yurtsuzların yurdudur!

Cumhuriyet, kalptir, yürektir, kandır, bağdır!

Cumhuriyet, Cumhuriyettir işte, daha ne olsun...

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun....

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun....

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi