Kamuran Akdemir

Kamuran Akdemir

İLK SEVDAMIN ADAMI

İLK SEVDAMIN ADAMI

     Çam kokulu çocukluğum bir film şeridi gibi geçti gözlerimden, aktı gitti, yıllar yıllar öncesine. Ben bugün bir kapı çalacaktım. 17 yıldır sadece bir kere ve bir saat gördüğüm bana yakın sayılan ama ruhuma uzak bir yola girmiştim. Yolun sonunda nasıl bir "merhaba" diyeceğimi kurup durmuştum beynimde. Aralanan kapının ardından karşıma çıkan o yüzden, çoktan vazgeçmiştim oysa. Süprizlere kapatmıştım ben hayatımı. Ama uzaklardan bir ses fısıldamıştı kulağıma;
"gitmelisin"...
Ben onu Sevmekten çoktan vazgeçmiştim. Ben geçmemiştim aslında hayat geçirmişti. Yol boyunca düşünceler üşüşmüştü beynime, hiç kimseyi umursamdan, kendi kendime "yapmalısın" diyerek uyguladığım bu karardan pişman olacak mıydım ? . "Gitmemeli miydim ?" diye düşünürken yolun sonuna gelmiştim işte. "Gurur" baş belası gurur hep engel olmuştu bana. Durduran hiç kimse de olmamıştı onu. Ben minicik bir gurura satmıştım ilk sevdamın adamını.
İlk aşkımı...
Ve işte bir kaç kişiye sorduktan sonra kendimi onun kapısının önünde bulmuştum. Zile basarken ellerim titriyordu, bedenim bu yükle iyice ağırlaşmış, yüreğim hantal bir çocuğa dönüşmüştü. Kapı açıldı. Garip garip yüzüme baktı. Ben onu tanımakda zorlandım ama o beni hiç tanımadı.
Tanıyamazdı...
Çünkü; tahmin edemezdi bir gün ona döneceğimi.
Ben dedim. Ben ben Kamuran. Yıkılıp kaldı uzun ince bir koridorda, olduğu yere. Sırtını duvara verdi. Gözyaşları çok şeyi anlatıyordu. Pişmandı...
Acı çekiyordu...
Yanıyordu, titriyordu... "Kalk" dedim. "Kalk, işte geldim, burdayım". Gözyaşlarını ellerimle sildim. İçeri geçtik. Yüzüne bakamıyordum, yüzüme bakamıyordu. Tuhaf oysa 17 yılda söyleyecek, anlatacak ne çok şey vardı. Hepsi hızlıca uçup gitmişlerdi o küçük evin penceresinden. Kuş gibi titreyen yüreğim hala yerinde çırpınıyordu. Ne yapacağını bilemez halde. Ona seslenmekte çok zorlandım. "Neredeydin ?" dedi, "neden gelmedin".
Onu on yıl aradan sonra görmüştüm. Ayrılırken yine gelirim demiştim. Onun yedi yıl gidip dönmediği gibi bende yedi yıl gelmemiştim. Ödenecek fatura kalmamıştı artık aramızda. Adı ilk ağzımdan çıktığında ağlamamak için çok savaştım. O yenik düşmüş bir asker gibiydi. Savunmasız, pişman, yorgun ve yılgın. Yürürken arkasından baktım, katlanmıştı sanki beli. Oysa dimdik dururdu. Kimseden korkmaz, acımaz, AĞLAMAZ, üzülmezdi. Güçlüydü... Peki şimdi neden durmaksızın ağlıyordu.
Pişmandı...

 13 yaşımda tatmıştım ayrılığın ilk acısını. O günden beri içime oturmuştur ilk sevdamın adamı. Adı "BABAM" dı. Boşluğa seslenişimdi, kimse görmeden haykırışımdı. Yüzünü hayal bile edemediğim adama sürdü sevdam yıllarca. Gidişi hep gözlerimde bir damla yaştı. Merdivenlerden İnen bedeni bir fotoğraf olarak asılıp kaldı o evde. Ben hep süsledim o çam ağaçlarını yeni yıllarda.Yalnızdık hep. Neden gitti nereye gitti bilmedik.
Ama artık hesaplaşmak için çok geçti.
"kızım" dedi. "babam" dedim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kamuran Akdemir Arşivi