Mehmet Mert

Mehmet Mert

29 Nisan’da gökyüzünden asteroid düşecek...

29 Nisan’da gökyüzünden asteroid düşecek...

KORONA virüs dünyaya yayıldı yayılalı yazılarımda elimden geldiğince çerçevenin büyüklüğünden bahsetmek istiyorum.

Evet karantina günlerinde de ihaleler oluyor, yolsuzluklar oluyor, şu belediye az çalışıyor, bu belediye çok çalışıyor, o siyasetçi yan gelip yatıyor.

Tabi ki bunların şeceresini de tutuyoruz.

Gerek zaman zaman haftanın her günü yayınlanan 12 sayfa gazetemizde haberleştiriyoruz.

Gerek not alıyoruz bir yerlere, günü geldiğinde tapu gibi koyacağız ortaya.

Ancak bu günlerde daha önemli konular var diye düşünüyorum.

Ve fırsat buldukça edindiğim izlenimleri, analizleri, araştırmaları, dünyada olup bitenleri sizlere aktarmak istiyorum.

*

Bakın mesela dünya puanda Nasa’nın açıkladığı ’29 Nisan’da gökyüzünden asteroid düşecek’ açıklamasına kilitlendi.

Güneş sisteminde bulunan, serbest şekilde yol alan, karbon veya metal kökenli gök cisimlerinden oluşan asteroid daha önce de çok kez dünyaya düşmüştür.

Yılda ortamala bir defa ufak tefek olmak üzere 10 yılda bir yüz yılda bir hatta milyonlarca yılda bir olmak üzere çeşitli büyüklüklerde dünyamıza düşen asteroidin en bilineni 65 milyon yıl önce düşerek dinazorların yok oluşunu sayabiliriz.

Kısa süre önce Nijerya'da meydana gelen patlamanın meteor düşmesi sonucu ortaya çıktığı kesinleşti.

Bağışlayın atmasyon gibi olmasın ama daha önceki  asteroid düşmelerini göz önüne alırsak olası bir meteor -veya asteroid aslında çok benzeşiyorlar-  düşmesinin yine Nijerya dolaylarına düşebileceğini kestirebiliriz.

*

Buyurun bakalım.

Bu dönemde yaşayan bizler neler mi gördük?

Darbeler gördük.

Depremler gördük.

Savaşlar gördük.

Salgınlar gördük.

Hani günümüzden 2,5 milyon yıl önce, kültürel evrimin, organik evrimin önüne geçmesi ile başlamakla tesbit edilen Tarih Öncesi Çağlar ve Tarih Çağları yüzbinlerce yılda bir değişirken.

Günümüzde adeta yıl içerisine bir çağ atlamış oluyoruz.

Taş Devri ile Bakır Devri’nin arasında iki milyon yıl vardı, 

İlkçağ’da yazının icadı ile kavimler göçü arası dönemdir.

Çok tanrılı dinler yaygındır.

Köleci toplum vardır.

Ortaçağ 375 – 1453 yılları arası sürerken; merkezi krallıklar yıkılmış, feodalite dönemi başlamıştır. İslamiyet doğmuştur. İslâm’ın Altın Çağı yaşanmıştır.

İstanbul’un fethi ile 1453 – 1789 Yeniçağ başlamış, merkezi krallıklar yeniden güçlenmiş, coğrafi keşifler, Rönesans, Reform, Aydınlanma Çağı yaşanmıştır.

Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi ile başladığı kabul edilen Yakınçağ ile ise 1789’dan bu güne gelmiştik.

*

Bu çağlar arasında geçen zaman dilimine bakın.

Milyonlarca yıldan başlıyor, yüzbinler ile devam ediyor.

İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ ve şu an içinde bulunduğumuz Yakın Çağ. 

Her ne kadar Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile bazı tarihçiler ‘İnsan Çağı’ başladı deseler de bu davet fazla karşılık bulamadı.

Birçok bilim insanı ve tarihçinin görüşlerine göre bu günlerde yaşadığımız çağa önce ‘Bilgi Çağı’ denildi.

Sonra ‘Bilgisayar Çağı’, ‘İnternet Çağı’, ‘Hız Çağı’ ve şimdi ‘Dijital Çağ’.

Veya ‘Yapay Zeka Çağı’.

Veya ‘Dördüncü Sanayi Devrimi Çağı’.

*

Gördünüz mü. Say say bitmiyor.

Adeta yıl içerisinde iki çağ yaşıyoruz.

Böyle olunca da olup bitenleri kestirmekte, anlamakta, yorumlamakta zorlanıyoruz.

Anlayacağınız daha epey kafa yoracağız olup bitenleri anlamak için.

Koronanın mesajlarını unutmayalım

Yazımın bu bölümünde bu günlerde anormal bir şekilde etkilendiğimiz korona virüsünün dili olsa söylemek istediklerini aktarmak istiyorum.

Buyurun öyleyse…

Merhaba, ben korona.

Neden mi buradayım?

Size sunulan imkanları nasıl hor kullandığınızı gördüm.

Bu gezegene yaptığınız kötülükleri gördüm.

Kendi ellerinizle kendi geleceğinizi mahvetmenizi gördüm.

İki yüzlülüklerinizden, bir birinize yaptığınız kötülüklerden, egoist tavırlarınızdan gına geldi.

Ailenize, çocuklarınıza, kendi kişisel hayatınıza zaman ayırmadığınızı gözlemledim.

Değersiz, yüzeysel, basit şeylere değer vermelerinizden, kendinizi iyi hissetmeniz için sürekli en yeni telefon, en iyi elbise, en hızlı araba arayışlarınızdan bıktım.

Bir birinize ettiğiniz ihanetler ve bir birinize karşı umursamaz tavırlarınızdan bıktım.

Bir biriniz ile iletişim kurmakta ne kadar az zaman ayırmanızdan, devamlı yakınmalarınızdan, memnuniyetsizliklerinizden ve bunları değiştirmek için de hiç bir şey yapmamanızı farkettim.

Biliyorum biraz acımasızım fakat amacım size yaşadığınız hayatta bazı göremediğiniz, farketemediğiniz güzellikleri tekrar farketmenizi sağlamak.

Artık enerjinizi önemli şeye harcamanız gerekiyor.

Yaşam sizin yaşamınız, ailenizin, çocuklarınızın, sevdiklerinizin.

Bir sarılmanın, bir insan temasının, diyaloğun, tokalaşmanın, anlamını kavrayın istedim.

Temiz havada kısa yürüyüşlerin, arkadaşlarla bir masanın etrafında oturmanın, tanıdıklarla ayak üstü muhabbetlerin kıymetini bilin istedim.

Evet ben kısa süre aranızdayım.

Artık bazı şeylerin daha iyi farkına varın.

Bir birinizle iyi geçinin.

Yardımsever olun.

Ayrım yapmayın.

Adil olun.

Kimseyi hor görmeyin.

Ayrıştırmayın.

Mümkün olduğunca basit hayat yaşayın.

Nefes alın, iyi yaşayın, doğanın tadını çıkarın, sahip olduğunuz değerlere kıymet verin.

İyi insan olun, iyilikler yapın, güzellikler yapın, mütevazi olun, kibirli olmayın.

Siz ne zaman ki bu şekilde yaşamaya başlarsınız o zaman benim gibi virüsleri de yenmiş olursunuz.

https://twitter.com/MehmetMertTv

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi