Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

74 YILIN MUHASEBESİ

74 YILIN MUHASEBESİ

AYNADAKİ KENDİMİZ ERDEMLİ İNSAN OLMAK

12 Ocak Pazar günü “Büyükçekmece’nin Büyükleri Projesiyle” 70 yaş üstü kişileri bir araya getirdi Belediyemiz. Çok güzel bir gün yaşadık. O gün evde kendi kendime kalmıştım sıkıldım. Eşimin orta boy aynasını karşıma aldım konuştum onunla. 74 yıl geriye giderek geçmişi düşündüm.

Özeleştiriler yaparak. İş, futbol, okul hayatımı tekrar tekrar yaşadım. Ortaokul sonrası Kırklareli’de lise çağları, Diyarbakır Sümerbank’ta başlayan iş hayatı ve gece Tekniker Okulu, Bursa Merinos, Yedek Subay Öğretmen olarak Yozgat, Karabük Demirçelik, Yarımca Seramik, 25 yıl İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi) bir de baktım Mühendis olmuşum. Gündüz çalışırken, futbol oynarken, geceleri okuyarak. Mühendislik sıfatım olmadığı günlerde bile üslerimin takdiri ile hep Kontrol Mühendisi idim. Müteahhitlerle omuz omuza çalıştım.

O zamanlarda borçluydum, halende borçluyum. Harama el atmadım. Şimdi İTÜ’ye her gidişimde sevgiyle karşılanıyorum. Oğlum ve gelinim orada görevli. Eeee! bize ne bunlardan diyeceksiniz. Benden daha kalitesiz takımlarda top oynamış, benim gibi maaşlı çalışmış insanların milyoner oluşuna, çocuklarının gemicikleri oluşuna akıl sır erdiremiyorum. Evet aynayla konuştum. Günlük hayatımızda kullandığımız ayna. Kendimize çeki düzen vermemizi sağlayan ayna. Yıllar önce yine yarım saat aynanın karşısında oturmuş, sevabı ile günahı ile geçmiş yıllarımı düşünmüş, üst seviyede erdemli bir insan olma ve ömrümün sonuna kadar öyle kalma kararı almıştım. Herhalde başardım ki, çevremdekilerce hep sevildim.

Hep doğru oldum. Yarımca Seramikte kimseye nasip olmaz bir zenginlik fırsatı teptim. İTÜ’den de zengin biri olarak emekli olabilirdim. Çok duygusal olmanın zararını da çektim sık sık. Ve herkesi karşılıksız çok sevmenin. Doğu felsefesinde duygular at’a benzetilirmiş. Dizginlenmemeleri halinde bizi istedikleri yere götürürmüş. Ömrüm tükendi ama hiç iyi bir jokey olmayı başaramadım.

Çevre ve toplum tarafından empoze edilen kimliğe bürünmek de hiç bana göre değil. “İnsanlar gördüm üzerinde elbise yok, elbiseler gördüm içinde insanlar yok” derken Mevlana, insan olmak yolunda korku ve duvarların aşılıp özvarlığın yakından tanınmasını kastetmiş sanıyorum. KISKANÇLIK, GURUR, KİN, NEFRET, İNTİKAM, benim hiç sevmediğim hisler. Her şeyi en iyi ben bilirim deyip, aile efradımı, çevremdekileri, en iyi ben idare ederim hastalığım hiç olmadı. Ne mutlu içinde herkese karşı hürmet, saygı, özellikle ve özellikle SEVGİDEN gayrı bir düşüncem olmadı.

Şükür ki yeni derneğim DEÇED’te böyle dostlarlayım. Yazımı yine MEVLANA’DAN bir tarif ile bitireyim.  DOST DEDİĞİN DOST                                                                                                                                                                         

Sevilecek biri olmadığın anda bile seni sevmeli,

Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı,

Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile sana sarılmalı,

Bütün çevren seni üzdüğünde sana moral vermeli,

Sevindiğinde seninle sevinmeli, üzüldüğünde seninle üzülmeli,

Hepsinden daha çok dost matematiksel olmalı,

Sevinci çarpmalı, üzüntüyü bölmeli, kötülükleri çıkarmalı, güzellikleri toplamalı,

Dost; kalbinin ve aklının derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı,

İşi bitince seni bir tarafa atmamalı. MEVLANA   Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Utku Kızıltan Arşivi