Alev Gürsoy

Alev Gürsoy

ADALET(!)

ADALET(!)

Türkiye son dakikalar ülkesi, artık hangi haber eski hangi haber yeni, gündem ne, çok da  anlayabilir durumda değiliz… 

Çünkü Türkiye’nin gündemi sürekli değişiyor. Her yeni güne yeni bir gelişme sığıyor, hatta sığmakta zorlanıyor…

Yangın, kar, sel, çığ bunlar artık haber değeri bile taşımıyor.

Bu haberler 50 saniye girerse şükredip oturalım…

En çok da adaleti konuşuyoruz şu sıralar.

Olmayan adalet mi, yoksa aranan adalet mi?

Ya da varlığıyla yokluğu arasında kararsız kaldığımız adalet mi?

Haftada birgün mutlaka operasyon haber geliyor

KCK, belediyeye yolsuzluk operasyonları…

Ya görülmekte olan hali hazır davalara, soruşturmalara ne demeli?

Ergenekon, balyoz, irtica eylem planı davası, odatv davası, Hrant Dink davası vs...

Ne kadar çok dava var değil mi?

Her birinde ayrı  bir muamma.

Suçlu da bir, suçsuz da…

Suçunu bilen de bir, suçsuzum diye feryat eden de.

Veya hala neden içeride olduğunu bilmeyen de.

Aylarca savunma yapmak için bekleyenler var.

Alınan kararlar, çıkan sonuçlarsa şaşırtmaya devam ediyor.

Şaşırtmakla da kalmıyor tepkilere neden oluyor.

Durum böyle olunca adalet sorgulanıyor.

Kimi adaletin bu mu dünya diye isyan ediyor.

Kimi de bu nasıl adalet diyor…

Bunu son olarak Hrant Dink davasında yaşadık. Alınan karar herkesi şoke etti. Ölen öldüğüyle kaldı. Öldüren de öldürdüğüyle. Beraat haberi bile geldi.

İşin en ilginç ve komik yanı ise mahkeme başkanının dava hakkında söyledikleri.

Odatv davasını  izliyor binler.

Gazeteci Nedim Şener ve Ahmet Şık’ı sanırım artık tanımayan kalmadı. Kimilerine göre gazeteci, bazılarına göre ise kalemli haydut. Aslında teröristlikle suçlanıyorlar da bir gazeteci isminin yanına bunu yakıştıramadım…

Nedim Şener’in mahkemede eşine dönerek “kızımızın karnesi nasıl” sözünün yüreklerde nasıl bir duygu patlamasına neden olduğunu kim anlamaz ki.? Hangi vicdanları yaralamaz bu durum?

Can yanıyor bazen…

Diyoruz ya ortada bir suç ve de suçlu, ya da suçlular varsa çeksin!

Cezalandırılsın, ödesin cürmünün bedelini…

Amma velakin bu kadar uzun süren davalar can yakıyor, yürek yakıyor.

Evde bekleyen aileleri kanatıyor.

Bakanlar bile dert yanarken bu davalardan, uzun tutukluluk sürelerinde insanlar neyi yaşıyor?

Dört duvar arasında neyi çekiyor?

Biraz daha hızlı  adalet istemek sanırım suç  sayılmaz değil mi?

Artık adalet insanları  yanıltsa.

Çıkan güzel kararlar sevince boğsa.

Herkes hak ettiğini yaşasa ne olur?

Bence çok güzel olur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alev Gürsoy Arşivi