ADINI SİZ KOYUN
Bir ülke cezaevlerinde özgürlüklerinden yoksun yüz bine yakın insan varsa bunların 35.595’ni halen mahkemeleri devam eden tutuklular oluşturuyorsa
tutukluların %75’i yani 27 bine yakını son bir yılda tutuklanmışsa suçu sabit olmamış ve bir tedbir olarak tutuklanmış insanlar, masumiyet karinesi dikkate alınmadan yıllardır yargılamaları sürdürülerek içerde tutuluyorsa, parasız eğitim isteyen pankart açan gençler için 8–9 yıl ceza isteniyorsa,
kadınların yaşamı boyunca kaç çocuk yapacakları bedenlerini nasıl kullanacakları onlara dayatılıyorsa, halen düşüncelerini açıklayan yazan çizen yüzlerce insan ve 76 gazeteci ceza evlerindeyse, silahları eylemleri yöntemleri amaçları kesin belli olmayan ancak var olduğu yargısal makamlarca kabul edilen örgütlerden söz ediliyor ve bu yargılama sürecinde dalgalar halinde yeni operasyonlar yapılarak tutuklamalar sürdürülüyorsa, yıllardır devam eden bu davalarda halen somut delillerin neler olduğu kamuoyuna açıklanmamışsa,
ülkenin iç ve dış güvenliğinin birinci derece sorumlusu olan dünyanın sayılı ordusunun en üst düzey komutanı terör örgütü mensubu ve lideri olarak tutuklanmışsa, özellikle muhalefet partilerinden seçilen belediye başkanları potansiyel suçlu gibi görülüp hizmetleri engelleniyor ve belediye başkanları örgütlü suç isnadıyla tutuklanıyorsa,
ülke içinde uzun senelerden beri devam eden etnik savaşta her gün birkaç yurttaş ölüyorsa bu güne kadar bu savaşta 40 binden fazla can kaybedilmişse soruna çözüm üretmek yerine ülkeyi yöneten irade komşu ilkedeki mezhep çatışmalarında taraf oluyor ve savaştan söz ediyorsa,
dış dünya basınında (İngiliz The Economist) başta olmak üzere birçok yayın organında Türkiye’yi yönetenlerin komşularına insan hakları dersi verirken kendi ülkesinde ciddi insan hakları ihlalleri yaşanıyor diyorsa, dünyanın bazı demokratik ülkelerinde olağanüstü dönemlerde geçici olarak oluşturulan özel mahkemeler bizim ülkemizde kalıcı hale getirilmişse, bu mahkemeler basında yazıldığı gibi iktidar cemaat arasında hesaplaşma yeri gibi görülüyorsa,
yargı topluma korku salmak muhalif sesleri susturmak medyayı tek sesli koroya dönüştürmek için kullanılmaya çalışılıyorsa, her fırsatta seçilmişlerin üstünlüğünden milli iradeden bahsedenler seçilmiş milletvekillerinin tutukluluklarının devamına göz yumuluyorsa,
bu durumdan cumhurbaşkanı başbakan yakınırken ellerindeki yasama organında çözüm aramıyorlarsa, halen tutuklu olan binlerce insan aracılığı ile toplum korku imparatorluğu haline getirilmişse
bu ülkedeki rejime demokrasi bile denemeyecekken bu rejimi birileri ileri demokrasi diye tanımlıyorlarsa
ben böyle bir ülkedeki rejimin adına demokrasi diyemiyorum siz ne dersiniz bilemiyorum.
Ama yinede adını siz koyun diyorum…
tutukluların %75’i yani 27 bine yakını son bir yılda tutuklanmışsa suçu sabit olmamış ve bir tedbir olarak tutuklanmış insanlar, masumiyet karinesi dikkate alınmadan yıllardır yargılamaları sürdürülerek içerde tutuluyorsa, parasız eğitim isteyen pankart açan gençler için 8–9 yıl ceza isteniyorsa,
kadınların yaşamı boyunca kaç çocuk yapacakları bedenlerini nasıl kullanacakları onlara dayatılıyorsa, halen düşüncelerini açıklayan yazan çizen yüzlerce insan ve 76 gazeteci ceza evlerindeyse, silahları eylemleri yöntemleri amaçları kesin belli olmayan ancak var olduğu yargısal makamlarca kabul edilen örgütlerden söz ediliyor ve bu yargılama sürecinde dalgalar halinde yeni operasyonlar yapılarak tutuklamalar sürdürülüyorsa, yıllardır devam eden bu davalarda halen somut delillerin neler olduğu kamuoyuna açıklanmamışsa,
ülkenin iç ve dış güvenliğinin birinci derece sorumlusu olan dünyanın sayılı ordusunun en üst düzey komutanı terör örgütü mensubu ve lideri olarak tutuklanmışsa, özellikle muhalefet partilerinden seçilen belediye başkanları potansiyel suçlu gibi görülüp hizmetleri engelleniyor ve belediye başkanları örgütlü suç isnadıyla tutuklanıyorsa,
ülke içinde uzun senelerden beri devam eden etnik savaşta her gün birkaç yurttaş ölüyorsa bu güne kadar bu savaşta 40 binden fazla can kaybedilmişse soruna çözüm üretmek yerine ülkeyi yöneten irade komşu ilkedeki mezhep çatışmalarında taraf oluyor ve savaştan söz ediyorsa,
dış dünya basınında (İngiliz The Economist) başta olmak üzere birçok yayın organında Türkiye’yi yönetenlerin komşularına insan hakları dersi verirken kendi ülkesinde ciddi insan hakları ihlalleri yaşanıyor diyorsa, dünyanın bazı demokratik ülkelerinde olağanüstü dönemlerde geçici olarak oluşturulan özel mahkemeler bizim ülkemizde kalıcı hale getirilmişse, bu mahkemeler basında yazıldığı gibi iktidar cemaat arasında hesaplaşma yeri gibi görülüyorsa,
yargı topluma korku salmak muhalif sesleri susturmak medyayı tek sesli koroya dönüştürmek için kullanılmaya çalışılıyorsa, her fırsatta seçilmişlerin üstünlüğünden milli iradeden bahsedenler seçilmiş milletvekillerinin tutukluluklarının devamına göz yumuluyorsa,
bu durumdan cumhurbaşkanı başbakan yakınırken ellerindeki yasama organında çözüm aramıyorlarsa, halen tutuklu olan binlerce insan aracılığı ile toplum korku imparatorluğu haline getirilmişse
bu ülkedeki rejime demokrasi bile denemeyecekken bu rejimi birileri ileri demokrasi diye tanımlıyorlarsa
ben böyle bir ülkedeki rejimin adına demokrasi diyemiyorum siz ne dersiniz bilemiyorum.
Ama yinede adını siz koyun diyorum…