Baki Çiftçi

Baki Çiftçi

Anadolu ve Rumeli Kültürleri Festivali

Anadolu ve Rumeli Kültürleri Festivali

3 Eylül’de başlayıp 7 Eylül’de biten Anadolu ve Rumeli Kültürleri Festivali’nin ardından bir değerlendirme yapmadan önce bu festivalin 3-7 Eylül’e ulaşan serüvenine kısaca değinmek gerekir.
2010 Kasım ayında çalışmalarına başlayan Silivri demokrasi platformu tamamen gönüllülük esasına dayalı demokratik talep ve tepkileri önceleyen, toplumsal sorunlarda ortak akıl ve eylemliliklerle demokratik refleksleri güçlendiren, Barış ve adalet taleplerini, haksızlık karşısında dik duran, yerele ve genele dair “Bizim de sözümü var” diyen, kurum-kuruluş ve bağımsız bireylerden oluşan esnek yerel demokratik bir inisiyatiftir.

Bu kurumları anmak isterim: İlk önce Eğitim-sen Silivri Temsilciliği, HDK /HDP (Halkların Demokratik Komgre/Partisi Silivri örgütü, ÖDP (özgürlük ve dayanışma Partisi Silivri Örgütü, TMMOB Oda temsilcilikleri (Harita Mühendisleri Odası, İnşaat odası, TTB (Türk Tabipler Birliği) Silivri Temsilciliği ile başlayan  birliktelik “Zamlara Hayır” kitlesel çıkışı herkese cesaret verdi. DİSK (Genel-İş Silivri Temsilciliği) ve CHP Silivri İlçe Örgütünün özellikle kadın kolları, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi kuruluşların zaman zaman tümü, zaman zaman bir kısmı iştirak ettiği, toplumun tümünü ilgilen konular üzerinde projeler üretilerek hayata geçirildi.


Başlıcaları, “Zamlara Hayır” Protesto yürüyüşü – Bildiri dağıtımı, Tüm ilçe genelinde “Deprem ve Silivri” Panel ve Bildiri Dağıtım, 4+4+4 Eğitim Projelerinin yarattığı olumsuzluklar Paneli, Sağlık Hakkımı İstiyoruz Etkinlikleri, Bildiri ve seri halk bilgilendirme toplantıları, Gezi Protestoları ve Yürüyüşlerine etkin katılım, Soma Faciası Basın Açıklaması ve protesto yürüyüşlerini sayabiliriz.
Anadolu ve Rumeli Kültürleri Festivali ise toplumsal çatışmaların, huzursuzların ve siyasetin ötekileyici dilinin insanlarımız üzerindeki olumsuz etkilerini tespit eden platformumuz, yerel düzeyde ve bulunduğumuz yerden toplumsal barışa katkı sunan, yalnızlaşmaya karşı tanış olmak, Kentlerde kendi aidiyeti içinde yalnızlaşmış hemşeri ve yöre derneklerinde örgütlenmiş içe kapalı yaşayan toplulukların öne çıkararak görünür kılacak, tüm ötekilerin farklılıklarını örselemeden, inkar etmeden hiç kimseye önyargısız, siyasi tercihini, kültür ve inanç ayniyatının, etnik farklılığını sormadan ve asla yok saymadan demokratik çoğulculuk içinde barış ve kardeşlik projesi yazdık.

Ortak bir bildiri hazırlayarak bir heyet oluşturarak 2012 Aralık’ında Ordulular Derneğinden başlayarak örgütlü ve faal olan tüm derneklerin 21 dernek yönetimi ve üyelerine projeyi hem sözlü hem de yazılı olarak tartışmaya açtık. Daha sonra imkânlarımız yok diyerek 3 dernek katılmadı.

İlk önceleri bizleri kuşkuyla ve biraz ötekileşerek karşıladılar. “Bunlar kimin arka bahçesi, bizi neye alet etmek istiyorlar, Platformda hep solcular var.” Gibi tereddütler oluştu. Ancak bizler ilkesel ve samimiyet ölçüsünde ısrarla bu projenin herkes için yararlarını anlatmaktan bıkmadık. Doğrusunu isterseniz bizlerin de tahminlerini aşan bir birlikteliği, 20 aya yakın bir zaman diliminde sayısız toplantılarda sağlayabildik. Festivalin Haziran 2014 için yapılan hazırlıkları yerel seçimler nedeniyle Dünya Barış Günü haftasına denk getirilmesi kaçınılmaz oldu.

Elbette bu süreçte Silivri Belediyesinin göstermiş olduğu demokratik refleks ve duyarlığı Anadolu ve Rumeli Festivalinin başarısında önemli bir rol üstlendi.
Başta Belediyenin de ikircikli bir tutumu gözlense de projenin ana fikri, katılımcıların Silivri Halkının ana damarı ve örgütsel yapısı onları da cesaretlendirdi. Projenin maddi ve teknik altyapısını üstlendiler.



Belediye Başkanı Sn. Özcan IŞIKLAR’ın “ Bu festival yaptığımız en güzel işlerden biri, biz belediye olarak halkın ve demokratik güçlerin ürettiği projelere hizmet etmek bizim görevimizdir” demesi ve Anadolu ve Rumeli Kültürleri festivalinin geleneksel hale geleceğini ilan etmesi Barış- Demokrasi  ve kardeşlik taleplerinin daha da zenginleşerek süreceğinin sinyalini vermiştir.
Bu süreçte  Yöre derneklerinin ve yönetici ve üyelerinin  böyle bir iddiayla yola çıkarken  kendi içlerinde  takdire  şayan büyük  mücadele verdiklerini izledik. Onlarda ortaya çıkmanın kendilerini ifade etmenin içten içe sancıların yaşıyorlarmış.  Biz sadece buna küçük bir kıvılcım çaktık. Bir kardeşlik safrası kurduk.

Siz sayınki Halil İbrahim Sofrası yada Mevlana’nın ne olsan ol gel çağrısı, Hacı Bektaş’ı Veli’nin 72 millete aynı nazardan bakan evrenselliği. Kısaca biz onlara hilesiz yüreğimizi açtık  evelemeden gevelemeden dost elimizi uzattık,  bütün farklıklar   dostluk ve samimiyetle karşılık verdiler. Dört gün süren Anadolu ve Rumeli Kültürleri Festivali,   popüler kültürün eğlence içerikli,   halkın sadece seyirci olduğunu festivallerinin aksine,  halkın doğrudan içinde yer aldığı bir halk festivaline dönüşmesi,  yan yana faklı yöre ve inanç-etnik köklerden komşuların kültürel tanışıklığı ve kaynaşması görmeye değerdi.  Türkçe- Kürtçe –Çerkezce –Karadeniz  -Orta Anadolu  ve Roman  ve de Rumeli -Manastır –Bulgaristan göçmenlerinin  danslarında –halaylarında-horonlarında ele ele omuz omuza olmanın,  barışa sevdalı bu ülkenin  halklarının kardeşliğine  tahammül edemeyenlere en büyük cevaptır.  Umarım bu barış çığlığını herkes duyar.

Bu çığlık yeni doğmuş bir bebeğin kalp atışıdır. Kıymayın efendiler. K. Kafkasya derneği adına  Çerkes sanatçının sözüyle yazıyı bitirelim “hangi dili konuşursan konuş ama tatlı dili konuş”   Emeği geçenlere Sonsuz saygılar.

Not: Festival programını  festivalin ruhuna uygun sunan Ömer ÇETİN’e ve ekibine . Belediye Halkla ilişkiler Müdürü Meral Hanıma  ve ekibine  sonsuz teşekkürler
Festivalin Panel kısmını sonra yazacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baki Çiftçi Arşivi