AVRUPA BİRLİĞİ RÜYASI BİTERKEN
Aklı başında her insanın AB girmemizin önündeki en büyük engelin ülkemizin sübjektif koşullarının tarihi bağlarının ekonomik sosyal ve siyasal yapımızın din ve inanç anlayışımızın olduğunu bilir. AB’nin Hıristiyan kulübü gibi yönetileceği Türkiye’nin bu birliğe asla kabul edilmeyeceği başından belliydi. Hal böyleyken 8-10 yıldır AB birliğine girdik giriyoruz diye milletimiz de beklenti yaratılmış ancak gelinen son durumda bu gün kimse AB den söz etmemektedir. AB uğruna yapıları değiştirilen yargının ve diğer kurumların yok pahasına elden çıkarılan ülkenin ortak değerlerinin içerde etnik dinsel mezhepsel ayrımın körüklenmesi sonucu ülke bölünme noktasına getirilmiştir. Hür basın susturulmuş özgürlükler adına yola çıkılmış fakat AB kullanılarak anti demokratik uygulamalar yapılmıştır.
Ülkemizin altı yüz yıllık rüyasını AB olduğunu söyleyen siyasetçiler ve onların yandaşları Osmanlı tarihini incelediklerinde bunun doğru olmadığını göreceklerdir. Altı yüz yılın sürekli Avrupa ile savaşarak geçtiğini zaman zaman güç ve silahla Viyana önlerine kadar gitmişsek de kanla aldıklarımızı masalarda hep kaybettiğimiz gerçeği ile yüzleşeceklerdir. AB geçmişin kapitülasyonlarının daha ağır koşullarda sürdürülmesinden başka bir işe yaramayacaktır. Zaten ülkemiz bu gün AB rüyasın da sona gelmiştir.
Bundan birkaç yıl önce ABD’li siyaset bilimci ve medeniyetler çatışması kitabının yazarı Samuel Hungtington; sizin AB’ye girme ihtimaliniz sıfırdır.
Bu konu için kendinizi neden aşağılattığınızı anlamakta güçlük çekiyorum. Ülkenizin büyük potansiyeli var.Bunu harekete geçirin demişti.O günlerde sayın başbakan kedisine medeniyetler çatışması yok medeniyetler buluşması var biz bu buluşmayı gerçekleştirmek için yola çıkıyoruz diye cevap vermişti.Bu gün kimin haklı çıktığını net bir şekilde görüyoruz.Orta doğunun yeniden şekillenmesi haritaların değişmesi enerji kaynaklarının AB ve ABD emperyalistlerinin eline geçmesi ve Müslüman halklara yapılan baskı işkence ve kıyımın hangi boyuta geldiği açıkça görülmektedir.Ne acıdır ki bu talana bu sömürüye ve bu mezalime Libya da Mısır da Suriye de Irakta yardım eden emperyalizmin gelecekteki çıkarlarının bekçisi haline getirildik.
Aslında AB’nin Türkiye’yi kabul etmemesinin bir başka sebebi de Ünlü nüfus teorisyeni Cizvit papazı Malt us’un teorisini kısmen uygulayan AB’nin Müslüman nüfus artışı korkusudur. Hıristiyan Katolik dünyasının en etkili kuruluşu olan =OPUS-DİET=Teşkilatı Türkiye de hızla artan Müslüman nüfus dolaysıyla bu ülkenin AB’ye alınması Hıristiyanlığın kuşatılması sonucunu doğurabilir. Onun için Türkiye AB’ye girmesi mümkün değildir diyor. Ayni teşkilat globalizmin ortaya çıkardığı NEW-AGE(Yeniçağın düzenleyicileri)adlı masonik örgütlerde tek din tek ulus hedefleri doğrultusunda AB’de zayıflayan Hıristiyanlığa ve Katolikliğe karşıt olarak Müslümanlığın güçlenmesinin doğuracağı tehlikelere dikkat çekilmektedir.