AYAKTA KALAN TEK KALE
Bir kaç yıldır yazılı ve görsel medyada şu haberleri sık duyuyoruz-Suudiler Kâbe’de ayakta kalan Osmanlı eserlerini yıkıyorlar. En son Kâbe yakınındaki kaleyi de yıkıp lüks otel yaptılar-İslamiyet’in merkezindeki bu kaleler din ve rant adına yıkılıyor. Ülkemizdeki kalelerde benzer amaçlarla tek tek yıkılıyor. Biz gelecek nesillerin bu topraklar üstünde özgürce yaşaması cumhuriyete bağımsızlığa sahip çıkması hak ve hukuklarının korunduğu onurlu bireyler olarak yetişmesi için hiçbir çapa göstermeden yalnızca yapılanları yıkılanları seyrediyoruz.
İslam ülkeleri arasında yüzü batıya dönük laik çağdaş tek cumhuriyetin kalesi olan Türkiye son on yıllık siyasi iktidar tarafından yıkılmanın eşindedir. Kâbe deki kaleler gibi Türkiye deki kalelerde rantın karanlık ve çağ dışı düşüncelerin dozerleri tarafından hızla yerle bir edilmektedir. Bu siyasetin kullandığı iş makineleri orduyu yargıyı üniversiteyi sendikaları sivil toplum kuruluşlarını özel sektör ve kamunun diğer kurumlarını tartışmasız tümüyle yıkıp geçmiştir. Şimdi önlerinde tek bir kale kaldı asırlık çınar CHP.
Her gün kapısına dayadıkları iş makineleri ile bir türlü sağlam çimento ile yapılan kalenin yıkılmadığını görenler kaleyi içten yıkmak için seçtikleri yandaşlarla hızla temelleri sarsmaya çalışmaktadırlar.
20–30 yıldır partiyi idare eden dinozorlar kendi dönemlerinde değiştirmedikleri tüzüğü daha demokrat görüntü kisvesi altında mevcut yönetimin zaten önceden alınmış değiştirme kararına rağmen kurultay toplayarak kale tabanına dinamit yerleştirmeye çalışmaktadırlar.
Bu kalenin çimentosu Samsun’dan Sivas’tan Erzurum’dan Ankara’dan Kocatepe’den Çanakkale’den kuvveyi milli ruhundan geldi kolayca yıkamayacaksınız. Yandaş sandığınız iradelerini satın aldığınızı zannettiğiniz sizin delegeleriniz bile size kurultayda öyle bir ders verecek ki şaşıracaksınız. Siz delegeleri kapı kulunuz mu sanıyorsunuz. Bu kurultayda sağduyunun sesi kulağınızı çınlatacak. Bırakın CHP’nin yakasını yeni bir tüzükle çağa ayak uydursun. Emekli oluncaya ya da ölünceye kadar milletvekilliğini, tepeden atama ile adaylığı kaldırsın. Partiyi yalnızca seçkinlerin elitlerin yönettiği bir kurum olmaktan çıkarıp tabanın söz ve karar sahibi olduğu bir yapıya dönüştürsün. Ülke nüfusunun yarıya yakınını barındıran İstanbul İzmir Ankara Bursa Eskişehir Konya gibi büyük kentlerde yılda birkaç seçimsiz il başkanı atamalar üç beş ayda ilçe başkanı değiştirmelere son verecek bu makamlara mutlaka seçimle gelinebileceği tüzüğe konmalıdır. Siyasi partilere yönetici atamak devlet memuru ataması gibi olursa halkla bütünleşmek hayal olur. Umarım yıllardır parti içindeki yanlışlardan dönülür kurultayda sağduyulu delegeler tabanın sesini yansıtarak tüzüğü çağa uyduracak kararları alırlar.