Başbakan ne yapmaya çalışıyor!
Başbakan Erdoğan'ın "kızlı erkekli aynı evlerde kalıyorlar" sözleri üzerine bir bir öğrenci kız babası olarak bir iki laf etmek de bize düştü.
Erdoğan'ın, "Bazı yerlerde yurtlar noktasında ihtiyacına cevap veremediğimiz için evlerde kalma noktasında sıkıntı yaşanıyor. Buralarda güvenlik güçlerimize gelen istihbarı bilgiler var. Valiliklerimiz bu durumlara müdahale ediyorlar. Bazı köşe yazarları inadına bu tür şeyleri yazıp çizecekler diye biz bu ihbarları bir kenara atamayız" dediği bu sözleri günlerdir kulaklarımızda.
Her ne kadar Ahmet Hakan kendisine ait üslupla Hürriyet’teki köşesinde soruyorum diyerek aklımızdan geçen bu soruları sormuş olsa da:
-Devletin üniversitede okuyan yetişkin bireylerin hayatlarına karışma hakkı var mı?
-Eğer varsa hangi yetkiye, hangi yasaya, hangi tüzüğe göre var?
-“Bir şekilde denetim yapılacak” diyorsunuz. O “bir şekil” nasıl bir şekil olacak?
-Sabaha karşı öğrenci evlerine şafak baskınları mı düzenlenecek?
-Bu baskınlara polis kameraları eşlik edecek mi?
-Televizyonlar “İşte aynı evde kalan kızlı erkekli üniversite öğrencileri” diye haberler mi verecek?
-Diyelim ki daldınız evlere ve “Eller yukarı” diyerek öğrencileri teslim aldınız, o gençleri hangi suç
isnadıyla karakola çekeceksiniz?
-Öğrencileri hangi yasaya göre yargılayacaksınız?
-Eğer cep telefonlarına sehven bir şeyler yüklemeyecekseniz mahkemede ortaya ne türden bir
“savcı mütalaası” çıkacak?
-Öğrenciler “Biz imam nikâhlıyız” dediklerinde paçayı “bir şekilde” kurtaracaklar mı?
-Diyelim ki imam nikâhlı olanlar “bir şekilde” yırttı... Peki imam nikâhlı olup olmadıkları neye göre
belirlenecek? İmam şahit mi olacak?
BUNLARDA BİZİM SORULARIMIZ?
Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’de bütün sorunları çözdü şimdi sıra gençlerin, öğrencilerin, ailelerin özel hayatlarında öyle mi?
Oldu olacak her yurttaşın başına bir polis dikin böylece kim nerede ne zaman yemek yiyor, ne halt yiyor, nerde kiminle nasıl hangi aralıklarla sevişiyor rapor tutun.
Sonra da o çok güvendiğiniz polisinizin halini görün.
Bakın çok açık söylüyorum bence Başbakan Erdoğan önce devlet dairelerini denetlesin, kimin eli kimin cebinde, kim kiminle resmi dairelerde nasıl fingirdiyor, hangi devlet dairelerinde hangi yöneticiler ahlaksız ve etik olmayan davranışlara giriyor görsün bakalım.
Sonra iş gelsin binbir zorluklar içerisinde okumak için çırpınan gencecik öğrencilerimize.
Benim kızım Eskişehir’de okuyor. Bu yıl ikinci senesi. Kim bilir belki doktora yapacak, eğitimine devam edecek veya üniversite değiştirecek yıllarca başka şehirlerde okuyacak.
Benim kızımın ahlak zabıtası görevini üstlenmek polise mi kalmış yoksa AKP iktidarına mı?
Siz önce öğrencilerimizin huzur içerisinde okuyacakları okullar ve yurtlar yapın.
Yurttaşlarımızın ekonomik düzeylerini yükseltin.
Polisinizi, memurunuzu, yöneticilerinizi eğitin.
Hırsızları kovalayın, rüşvet çarkını kırın, bu topraklar üzerinde yaşayarak bu topraklara hainlik yapanların yakasına yapışın.
Adaleti sağlayın, gelir düzeyini yükseltin, vatandaşlarımızı; bir ton kömür karşılığında, bir kilo makarna karşılığında en demokratik hakları olan oy verme haklarını daha özgür bir şekilde kullanacak seviyeye getirin.
Bırakın milleti tedirgin etmeyi.
Şafak operasyonları, fuhuş baskınları, kodes korkuları, iktidar gücünü kullanarak elde ettiğiniz ekonomik tehditler falan.
Bunlar bu ülkeyi bir adım ileri taşımaz.
Bırakın herkes özgürce, dilediği gibi ama Anayasal kişisel haklara da sadık kalarak nerede nasıl yaşamak istiyorsa yaşasın.
Siz Anayasamızın size verdiği iktidar görevini layıkıyla yapın yeter.
Daha fazlasına yetkili de değilsiniz sahipte.
Ahlak sizin zannettiğiniz gibi sadece bacak aralarında dolaşmıyor, çoğunlukla beğinlerde, vizdanlarda ve kalplerde dolaşıyor.
İki genç seviştiğinde bu ülkede kimse zarara uğramaz, ancak; iki yetkili kişinin kendi çıkarlarını düşünerek attığı bir imza bu ülkenin on yıl geriye gitmesine sebep olabilir.
Kimin ne kadar ahlaklı ne kadar namuslu olduğu bir odada kaldığı diğer arkadaşlarıyla alakalı değildir.
Asıl ahlaksızlık ve namussuzluk vatanın ve yurttaşların haklarının eşit, adil, seviyeli bir şekilde verilmemiş olmasıdır.