CHP’NİN AYAĞINDAKİ PRANGALAR
Bu ülke 1950 yılından beri muhafazakar milliyetçi aşırı sağ liberal ve din eksenli siyaset yapan partiler tarafından yönetilmektedir.62 yıllık bu süreçte Kıbrıs barış hareketinin getirdiği rüzgar ve Abdullah Öcalan’ın yakalanmasının etkisiyle 1973 de %33.3 ve 1977 de %41.4 oranı ile son 60 yılın en yüksek oyunu almıştı. O tarihlerde birkaç yıl koalisyonlarla iktidar olan CHP bu güne kadar tek başına iktidar olamamıştır.
CHP’nin ve CHP dışındaki solun 1950’den sonraki oy potansiyeli ve halkın sola bakış açısı dini siyasete alet eden partiler var oldukça %30-35’i geçemez. Bu gün ülkede olağanüstü bir durum olmadığı sürece CHP’nin başarıda temel alacağı oran %30’ların üstüdür. Kimse ham hayal kurup CHP’ye ve genel başkana saldırmasın. Gerçek budur.
İsterseniz Mısırda ki gibi bir referandum yapın. Şeriat isteyenlerin oranının %65-70 çıkacağını göreceksinizdir.
Son yıllarda milletin ödediği vergilerden oluşan fonlardaki paralarla kendisine iane gibi dağıtılan kömürün erzakın ve sosyal devlet olmanın gereği olan tüm yardımların dahi bu düşüncede ki siyasi partilerin kendi ceplerinden dağıttığına inanmaktadır.
Hal böyle iken her dönemde parti içinde yenileşmelere değişimlere direnen mevcut statükonun devamını isteyen lider ve kadroları beğenmeyen yapısal değişikliklerde tüzük kurultaylarında illerde ilçelerde hatta genel merkezde açıkça basın yoluyla ya da sanal alemde parti aleyhine beyanlarda bulunma lidere kadrolara saldırma solcu görünüp bir sürü ipe sapa gelmez ahkam kesmeler CHP de olağan hale geldi.Kendisine CHP’liyim solcuyum diyen bir çok insan tarafından sorumsuzca davranışlar sergilenmekte ülkenin somut gerçeğini yansıtmayan ütopik değerlendirmeler yapılmaktadır.CHP’nin ayak bağı kelepçesi prangası olan kendini bir b….k sanan ve zaman zamanda kendilerine aydın yakıştırmasında bulunan bu aymaz insanların CHP’ye verdiği zarar büyüktür.
Atalarımız boşuna ‘’elmanın kurdu içindedir’’dememiştir. CHP bu tip insanlardan kurtulmadıkça iktidar olamaz.
B u parti 1946 da %85 oy oranı ile iktidar olmuş seçim kanunlarıyla oynayarak hileler yaparak iktidarını sürdürmek istememiş milli irade deyip %85 oyun şımarıklığı ile hareket ederek ülkedeki tüm siyasi düzeni inançları uluslar arası bağlantıları değiştirmemiş milletin toprağını ve malını satmamış büyük bir borç yükü altına girmemiştir.
1950 de %52 oyla iktidara gelen DP natoya girmek sevdasıyla ta uzak doğuda Kore’ye asker göndermiş yüzlerce vatan evladı Amerika’nın zevki için orada ölmüştür. Arkasından Marshall yardımları gelmiş ve o gün bu gün tek taraflı Amerikan çıkarlarının ön planda tutulduğu dostluk(!) başlamıştır.
Bu gün o dostluk bizi ılımlı İslam icadıyla din üzerinde vurmakta ve orta doğunun enerji yataklarını ele geçirmeye çalışan Amerika’nın taşeronu haline getirmiştir. Müslümanı Müslüman kırdırmak için bizim paramız bizim ordumuz bizim silahımız kullanılıyor.
İçerde ABD ile bu birlikteliği tek tarafın çıkarına dayanan ve adına şatafatlı olsun diye stratejik ortaklık dediğimiz bu tek taraflı çıkara dayanan ortaklık sürsün diye ABD ülkemizin siyasal yapısını askeri önceliklerini değiştirmek için seçimlere kurumlara müdahale etmiş. tüm ülke genelinde kayıtsız şartsız ABD’ye biat eden bir yönetim oluşturmuştur.Artık bu ülkede tam bağımsızlıktan ulus devletten söz etmek suç haline gelmiştir.
Yakın bir gelecekte bizi bekleyen ya sessizce bölünmeyi kabullenip oturmak ya da etniksel ve mezhepsel savaşlarla birbirimizi boğazlamak tehlikesidir. Suriye bize en yakın örnektir.