ÇOBAN ATEŞLERİ SÖNÜYOR
Biz öfkeleri tepkileri ani olan bir milletiz. Geçmişi kolay unuturuz. Geleceği planlamak yerine günübirlik yaşarız. Balık hafızamızla yaşadıklarımızı gördüklerimizi ülkemizin geleceğiyle geçmişiyle ilgili olaylar kısa sürede silinir gider hafızamızdan.
Taksimde yakılan ateş birkaç gün sonra sönecek. Her şey belki eskisi gibi olmayacak ancak uğrunda binlerce insanın yaralandığı gazlandığı hatta bir kaçının öldüğü, eziyet ve zulüm gördüğü Taksim’e aşama aşama AVM de yapılacak kışlada yapılacak camide yapılacak.
Özal kendisine alışamadıklarını söyleyenlere alışacaksınız, alışacaksınız demişti. Şimdi biz Erdoğan’a öyle alıştık ki ağzından çıkan her sözün yasa olduğunu TBMM’nin yazman, C.başkanlığı makamının noter, bakanların kapıkulu, halkın ise kul ve tema olduğunu adeta kabullendik.
Ulusal kurtuluştan bu yana kutlanan bayramlar yasaklandı T.C.silinmeye çalışıldı, okulları imam hatibe, üniversiteler ilahiyata, TSK. Kışla hapsine, yargı mensupları kadı efendiye, iş adamları kendi şirket elemanlarına, basın sahibinin sesine dönüştürüldü. Toplumun yatak odalarına girildi, özel hayatı davranışları yaşamı CD’lere aktarıldı, insanlar korkunun esiri oldu. Yazmak düşünmek en ağır yük oldu. Devlet kurumları belediyeler özel çiftliklere, geçmişten kalan ülkenin değerleri baba mirasına ve İslam dini ABD emperyalizminin Afrika da Asya da, Orta doğuda Müslümanları kesen kılıç haline getirildi.
İnsanların neye nasıl inanacaklarına, ibadetlerine dinlerine mezheplerine, kaç çocuk yapacaklarına, neyi nasıl düşüneceklerine, yiyeceklerine, içeceklerine onlar karar verdiler.
Alt kimlik üst kimlik, Alevi Sünni, Kürt, Türk, terörle pazarlık, dindar gençlik, imam hatipli liseli, vatansever vatan haini, Doğulu batılı, Karadenizli Egeli, sahilde yaşayanlar kırsaldakiler, gavur olan iller Müslüman olan iller, bize oy verenler oy vermeyenler, ayıklar ayyaşlar, en son da, çapulcular çapulcu olmayanlar sözleri ve hayali kahramanlarla kazanılan savaş öyküleri, gerçek ulusal kahramanlara saldırılar ile toplum ayrıştırıldı.
Taksimdeki on ağaç, AOÇ çiftliğindeki Saddam Saraylarını aratmayacak saray yapımı için kesilen binlerce ağaç belki çevrecilerin ilgi alanındadır. Ancak gezi parkı olayı sabrın taştığı yerdir. Köşeye sıkışmış kedinin sahibinin yüzüne attığı tırnak izidir. Kedinin tırnak yarası iz yapar ancak ertesi gün sevdiği şeyler yedirilen kedi onu köşeye sıkıştıran sahibinin dizinin dibinde uyuklar. İyi polis kötü polis oyunu yeni değildir. Bu oyun yıllardır uygulanır. Gazlar alınır bellekler silinir ve çoban ateşleri yakında söner unutmayın burası Türkiye’dir. Taksim bir Tahrir değildir.