Kamuran Akdemir

Kamuran Akdemir

DERYAM’IN KATİLİ

DERYAM’IN KATİLİ

 “Bendeki Umut, şimdi kör birine, gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız…”

“Baba kolum çok ağrıyor,” diye başladı hikayesi…
Biz Kilis de, dayımlar ile birlikte yaşardık. Derya; dayımın kızı, benim kuzenim, çocukluk arkadaşım, dert ortağım… Akıllıydı, olgundu, herkesin çok sevdiği bir çocuktu. Tombul yanakları, gülünce bahar çiçekleri açan gözleri vardı. Büyüyünce eczacı olacaktı. Hayatının baharındaydı daha çiçek açacaktı ama o yaşta kışı yaşadı. Yanılmıyorsam 10 ya da 11 yaşlarındaydı.  Birlikte tatillere gider, piknikler yapar, aynı yataklarda yatar kalkardık.
Güzeldi…
                Ben o yaşlarımda dayımı benim babam zannederdim. Dayım öyle babalık etmişti bize.
Derya bir gün “kolum çok ağrıyor baba” dedi. Bizim uzunca serüvenimiz onun koluna düşen bir sızı ile başladı. Dayım, bizim ne olduğunu anlamamıza izin vermeden onu Ankara’ya götürdü. Birkaç günlüğüne giden dayım ve Derya bir yıl gelmediler. Biz hala olup bitenden habersizdik. Ben, üç kardeşim ve dayımın dört çocuğu bir yıl boyunca her gün onların dönmelerini bekledik.
Ve bir gün Derya döndü…
Saçları yoktu… Gözleri çiçek açmıyordu… Tombul yanakları daha fazla şişmişti ama vücudu zayıflamıştı… Yüzünde yeşil bir maske… Elleri damar damar, vücudu delik deşik…
Ben ne olduğunu anlayamamıştım, hiç birimiz anlamamıştık çünkü bu kötü hastalığı o güne kadar hiç birimiz tanımamıştık. Deryayı öpmeme izin vermediler, onu bir odaya götürdüler, sadece camdan konuşabiliyorduk. Oysa ben öpmek, oynamak istiyordum onunla, o da istiyordu bunu ama öyle çabuk yoruluyordu ki…
Aramız da çocukça sırlarımız vardı, onun hala yanında duran, kimseye söylemediği, söyleyemediği…
Dayım onun her istediğini yapıyordu, biz de her isteğimizi Deryayı kullanarak yaptırıyorduk. Derken son tedavisi için hazırlıklar başladı. Bize o dönemler ‘ışın tedavisi’ denildi. Derya gelecekti, evcilik oynayacaktık ben onu daha çok sevecektim. Derya küçük bedeni ve büyük aklıyla hastane odasında olup bitenleri izliyordu. Annesi ona her giden arkadaşı için “ iyileşti gidiyor” derken, o gidenlerin nereye gittiklerini anlıyordu.
Ama kuvveli, o küçük bedeni illetli hastalığı yenemedi… Derya bu savaşta yenik düştü. Ben Deryayı iki ayağının üzerinde koşarak gelecek diye beklerken o iki kişinin omzunda geldi.
Telefon çaldı, “Deryayı getiriyoruz” dedi dayım ağlayarak.
Ablası, “Deryaaaammm!” diye bağırmaya başladı. Zeliha ablanın her yeri çınlatan gözyaşları, haykırışları beni hiç terk etmediler. 
Ve deryayı getirdiler…
Ben ölümü bu kadar genç bilmezdim.  Bu ölüm benim hayatımı tarumar etti, dayım bizi terk etti. Çocuk gözlerim gidenlerin arkasından ağlamaya o günlerde başladı. Deryam, babam, dedem, dayım ve sırası gelen herkes yavaş yavaş çekildi hayatımdan…
İçlerinde sadece Derya masumdu, onun katili LÖSEMİ olmuştu.


Not: Başta; bana bu yazıyı yazdıran Mervem, Nurgül hocama sabır, annelerine kuvvet diliyorum. Ve bu  illete (Kanser) düşen tüm hastalara Rabbimden şifa dileniyorum. Hassasiyetimiz başımıza gelmeden olsun. Ve Rabbim kimsenin başına vermesin, verenlere sabrını, gücünü ve kuvvetini versin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kamuran Akdemir Arşivi