Sevim Güney

Sevim Güney

Dil yarası

Dil yarası

Türkçe’yi, güzel kullananı seviyorum. Bazen, epey yabancı kelime kullanıyoruz farkında olmadan. Çünkü, bazen yerine ne koyacağımızı bilemediğimiz kelimeler çıkıyor karşımıza.
Aslında, bu konuda başka sıkıntılar da var. Anadilimizin, Türkçe olmasına rağmen, bu dersten sınıfta kalan, üniversite sınavlarında soruları cevaplayamayan çocuklar var. Türkçe dersinin nesine çalışılır ki? Paragrafı okuyup, soruyu cevaplayacaksın alt tarafı.

Örneğin; Kravat, Fransızca bir kelime, “Cravate” diye yazılıyor. Türkçesi, boyunbağı olarak geçiyor ama alışkanlık ne yapalım, boyunbağı deyince tuhaf olacak. 
Düşünsenize evde adam eşine soruyor;

” Hanım benim çizgili boyunbağım nerde?”  Kadın düşünmez mi, adam galiba yular takayım istiyor diye. 
Otobüs ve metrobüsün, Türkçe karşılığı olarak” Çok oturaklı götürgeç” imiş.
 Bunu kullanmakta komik olurdu. Örnekler çok tabii…

Röbdeşambır mesela; bu kelimede Fransızcadan geçmiş. Orjinali “Robe de chambre” Pijama, sabahlık, bornoz anlamına geliyor. Fakat erkeğin giydiği bu giysiye, sabahlık desek yine komik olacak. 

Tuvalet, bütün dillerde WC olarak yazılıyor. Türkçede, tuvaletin bir sürü söylenişi var. Bir gün merak edip saymaya kalkmıştım.  Kadınların giydiği o süslü elbiselere tuvalet denmesi de garip değil mi? 

Neyse, çok takılmayalım yine de, yıllardır kullandığımız kelimeleri değiştirmek zor. Fakat dilimizi korumak adına bu kadar çalışma yapılırken, lokanta, kafe, bina gibi yerlerde yabancı kelimelerin kullanılmasını önleseler daha iyi olur bence. Başımı kaldırıp, mekanların isimlerini okuyunca bazen telaffuz bile edemiyorum. 
Bir gün oğluma bir yeri anlatıyordum, “Ne, ne? Bir daha söyle bakayım” diye dalga geçti benimle.  Koca koca sitelerde, binalarda, yabancı isimler var. 
Evlerimiz “House” oldu, plajlarımız” Beach” devamımız ”Enter” silgimiz” Delete” kiralamalar “Franchising” Kuaför salonunun kapısında “Hair design” yazıyor, İngilizce bilmeyen ne bilsin oranın kuaför salonu olduğunu? Say say bitmez. Bunda, okullardaki İngilizce eğitiminin ve İngilizce bilen insanların çoğalmasının da etkisi var mutlaka. Kısacası dilimize o kadar çok yabancı kelime girdi ki, yerlerine başka bir şey koyacağımız zaman düşünür olduk. 

Bazen yabancılar gibi, “Aaa, nasıl denir buna” diye konuştuğumuz bile oluyor. 
Sürç-i lisan ettiysek affola…
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sevim Güney Arşivi