DSP adaylarını kim finanse ediyor!
Tamam herkesin aday olma hakkı var.
Dilediği partiden dilediği ilçeden aday adayı olur.
Aday da olabilir herkes.
Ancak bazı adaylar var ki kime ve neye hizmet ettikleri o kadar açık seçik ortada duruyor ki.
Tıpkı bu seçimlerde Demokratik Sol Parti’den aday olanlar gibi.
Ya CHP adaylarına kaybettirmek için adaylar veya AK Parti adaylarına daha fazla oy kazandırmak için.
Seçimi kaybedeceği çok ayan beyan ortada olan bir kişi, başka niçin aday olunur ki?
Anında tornistan!
Geçtiğimiz hafta İzmir’deydim.
Biraz fiskos yaptık.
Sabah'ın Ege'deki 'versiyonu' Yeni Asır'ın bazı DSP'li adayların haberlerini geniş şekilde verdiğini söylüyordu İzmirliler.
Bu eleştiriyi duyunca şu Hürriyet yazarı Yalçın Bayer’in köşesinde okuduğum bir anekdotu hatırladım.
CHP'li eski bir siyasetçi, Antalya'da Ekspes gazetesi yazarı yıllar önce de aynı rolü üstlenen siyasi oluşum DSP’nin Lideri Bülent Ecevit'e "Yerel yönetim seçimlerinde CHP sıralarında başkanlık veya meclis üyeliğine aday olamayan küskünlerin sığındığı DSP'yi AKP finans ediyor olmasın" demiş ve şöyle devam etmiş:
"CHP'de siyaset yapma olanağı bulamayanların sığınağı biliyorsun DSP oldu. Artık siyaset yapacakların ilke ve hizmet yapma isteği olmayınca sonuç böyle oluyor işte.
Aday olamayınca anında tornistan!
Bazılarının gayesi de seçilmek değil, intikam almak.
Bu durum AKP'den başka kime yarar? Elbette hiç kimseye yaramaz. CHP'ye oy kaybettirmekten başka bir işe yaramaz."
"Bildiğim şeyler var" diyerek devam etti: "Pek çok DSP adayını AKP'li işadamları finanse ediyor. Bu işin gerisinde kimin olduğunu siz tahmin edin"
Diye geçiyordu anekdot.
MHP’liler de var!
Sadece DSP adayları aynı mantıkta aday olmuyorlar.
Mesela bazı MHP adaylarının AK Parti’ye oy kaybettirmek için ortaya çıktıkları da ortada.
Bakın şöyle çevrenizdeki adaylara kimlerden bahsettiğimizi anlayacaksınız zaten.
Aday oldukları yerlerde eğer CHP adayına oy kaybettirmeyi düşünüyorlarsa sol kanattan gelen kişi MHP adayı olarak tercih ediliyor.
AK Parti adayına zarar verilmek isteniyorsa sağcı, ilahiyatçı, dindar bir aday tercih ediliyor.
Tamam bileğinin hakkıyla aday olmayı hak eden istisna DSP ve MHP adayları da var.
Sözümüz onlara değil.
Mubah mı?
Peki bu yapılanlar mubah mı dersiniz?
Tabi ki hayır.
Nerde kaldı ilkeler, nerde kaldı idealler, nerde kaldı inançlar!
Bakın bir Kızılderili Atasözü derki; ‘Yükün dürüstlükse, gücün düşer belki ama başın düşmez!
Şaibeli siyaset!
Bakın ticarette alavere, dalavere, rüşvet, üç kağıt, yolsuzluk, hırsızlık ne kadar çirkin ve günahsa.
Siyasette de sağ gösterip sol vurmak, kendisi için değil başkaları için yola çıkmak ter dökmek, ayak kaydırmak, tuzak kurmak, hile yapmak o kadar günahtır, çirkindir, ayıptır, aşağılıktır!
Bu tür siyasetçileri de ŞAİBELİ SİYASETÇİ olarak belirleyip çevremizden uzak tutmadıkça gün gelir aynı kişi veya kişilerin tuzağına herkes düşer.
Sana yapılmasını istemediğin şeyleri bir başkasına yapmayacaksın.
Bu gün kimin için ne düşünüyorsan bir başkası yarın senin için daha fazlasını düşünür.
‘Vah benim akılsız kafam’
Peki bunca alavere, dalavere, üç kağıt!
Deyiyor mu dersiniz?
Ben zannetmiyorum değdiğine.
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor, herkesin yaptığı yanına kar kalıyor.
Mesela ben hiç görmedim şimdiye kadar bir başkası için siyaset yapanın, yola çıkanın, ter dökenin, efor sarf edenin yüzünün güldüğünü.
Genelde hep pişmanlıklarla biter bu tür sonlar.
Ve hemen ertesi gün ‘Vah benim akılsız kafam’ şarkıları ile devam eder!
Dilediği partiden dilediği ilçeden aday adayı olur.
Aday da olabilir herkes.
Ancak bazı adaylar var ki kime ve neye hizmet ettikleri o kadar açık seçik ortada duruyor ki.
Tıpkı bu seçimlerde Demokratik Sol Parti’den aday olanlar gibi.
Ya CHP adaylarına kaybettirmek için adaylar veya AK Parti adaylarına daha fazla oy kazandırmak için.
Seçimi kaybedeceği çok ayan beyan ortada olan bir kişi, başka niçin aday olunur ki?
Anında tornistan!
Geçtiğimiz hafta İzmir’deydim.
Biraz fiskos yaptık.
Sabah'ın Ege'deki 'versiyonu' Yeni Asır'ın bazı DSP'li adayların haberlerini geniş şekilde verdiğini söylüyordu İzmirliler.
Bu eleştiriyi duyunca şu Hürriyet yazarı Yalçın Bayer’in köşesinde okuduğum bir anekdotu hatırladım.
CHP'li eski bir siyasetçi, Antalya'da Ekspes gazetesi yazarı yıllar önce de aynı rolü üstlenen siyasi oluşum DSP’nin Lideri Bülent Ecevit'e "Yerel yönetim seçimlerinde CHP sıralarında başkanlık veya meclis üyeliğine aday olamayan küskünlerin sığındığı DSP'yi AKP finans ediyor olmasın" demiş ve şöyle devam etmiş:
"CHP'de siyaset yapma olanağı bulamayanların sığınağı biliyorsun DSP oldu. Artık siyaset yapacakların ilke ve hizmet yapma isteği olmayınca sonuç böyle oluyor işte.
Aday olamayınca anında tornistan!
Bazılarının gayesi de seçilmek değil, intikam almak.
Bu durum AKP'den başka kime yarar? Elbette hiç kimseye yaramaz. CHP'ye oy kaybettirmekten başka bir işe yaramaz."
"Bildiğim şeyler var" diyerek devam etti: "Pek çok DSP adayını AKP'li işadamları finanse ediyor. Bu işin gerisinde kimin olduğunu siz tahmin edin"
Diye geçiyordu anekdot.
MHP’liler de var!
Sadece DSP adayları aynı mantıkta aday olmuyorlar.
Mesela bazı MHP adaylarının AK Parti’ye oy kaybettirmek için ortaya çıktıkları da ortada.
Bakın şöyle çevrenizdeki adaylara kimlerden bahsettiğimizi anlayacaksınız zaten.
Aday oldukları yerlerde eğer CHP adayına oy kaybettirmeyi düşünüyorlarsa sol kanattan gelen kişi MHP adayı olarak tercih ediliyor.
AK Parti adayına zarar verilmek isteniyorsa sağcı, ilahiyatçı, dindar bir aday tercih ediliyor.
Tamam bileğinin hakkıyla aday olmayı hak eden istisna DSP ve MHP adayları da var.
Sözümüz onlara değil.
Mubah mı?
Peki bu yapılanlar mubah mı dersiniz?
Tabi ki hayır.
Nerde kaldı ilkeler, nerde kaldı idealler, nerde kaldı inançlar!
Bakın bir Kızılderili Atasözü derki; ‘Yükün dürüstlükse, gücün düşer belki ama başın düşmez!
Şaibeli siyaset!
Bakın ticarette alavere, dalavere, rüşvet, üç kağıt, yolsuzluk, hırsızlık ne kadar çirkin ve günahsa.
Siyasette de sağ gösterip sol vurmak, kendisi için değil başkaları için yola çıkmak ter dökmek, ayak kaydırmak, tuzak kurmak, hile yapmak o kadar günahtır, çirkindir, ayıptır, aşağılıktır!
Bu tür siyasetçileri de ŞAİBELİ SİYASETÇİ olarak belirleyip çevremizden uzak tutmadıkça gün gelir aynı kişi veya kişilerin tuzağına herkes düşer.
Sana yapılmasını istemediğin şeyleri bir başkasına yapmayacaksın.
Bu gün kimin için ne düşünüyorsan bir başkası yarın senin için daha fazlasını düşünür.
‘Vah benim akılsız kafam’
Peki bunca alavere, dalavere, üç kağıt!
Deyiyor mu dersiniz?
Ben zannetmiyorum değdiğine.
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor, herkesin yaptığı yanına kar kalıyor.
Mesela ben hiç görmedim şimdiye kadar bir başkası için siyaset yapanın, yola çıkanın, ter dökenin, efor sarf edenin yüzünün güldüğünü.
Genelde hep pişmanlıklarla biter bu tür sonlar.
Ve hemen ertesi gün ‘Vah benim akılsız kafam’ şarkıları ile devam eder!