Kan ve gözyaşından doğan mucize

Kan ve gözyaşından doğan mucize
Afrika’ya bir salgın gibi yayılan iç savaş kabusunun tam 50 yıl acısını çekmiş bir ülkeydi Sudan. Etnik köken, din, ideoloji ve petrol yüzünden 1955-2005 yılları arasında süren çatışmalar, 2 milyon insanın hayatına mal olduktan sonra uluslararası kamuoyun

Sudan için en sonunda barış umudunu yeşerten 2005 Kapsamlı Barış Anlaşması, altı yıl sonra bir referandum yapılması şartını içeriyordu. Güney Sudan halkı, 9 Ocak’ta yapılan referandumda yüzde 98 oyla bağımsızlık istediklerini ilan etti. Bugün, Sudan resmen bağımsızlığını elde edecek. Ancak savaşın harabeye çevirdiği ülkenin kalkınması için önünde çok uzun ve çetin bir yol var.
Başkenti Juba olan Güney Sudan, Afrika’nın 54’üncü, Birleşiş Milletler’in (BM) ise 193’üncü üyesi olacak. Sınırlarında tartışmalı Batı Sahra ve Somaliland’i bulundurmayacak olan Güney Sudan, ilk olarak dünya genelinde 34 elçilik açmayı, daha sonra bu rakamı 50’ye çıkarmayı planlıyor.


Bugün, TSİ 10.45’te parlamento sözcüsü James Wani Igga, “Güney Sudan’ın Bağımsızlık Beyannamesini” okuyacak. Ardından, Sudan bayrakları indirilecek, Güney Sudan bayrağı göndere çekilecek. Öğleden sonra, Güney Sudan’ın eski isyancı liderlerinden Salva Kiir dört yıl boyunca üstleneceği Devlet Başkanlığı için yemin edecek ve geçici anayasayı yürürlüğe koyacak.


GÜNEY SUDAN’I BEKLEYEN ZORLUKLAR
Dünyanın en yeni ülkesinin üstesinden gelmesi gereken birbirinden zor sorunlar var. Bunlar arasında en öne çıkanlar bölgesel göçler, Sudan’la yaşanan sınır tartışmaları ve düzenli ordu ile polis gücü oluşturulması var.
Güney’e göç edenlerin arasında her kesimden Afrikalı var. Girişimciler, iş arayanlar, Somali’deki çatışmalardan kaçan mülteciler, Eritre’deki diktatörlükten kaçanlar ve iç çatışmalardan bıkan Kongolular sadece birer örnek.
Sudan’ın içinde yaşanan büyük göçler de, ülkedeki nüfus dağılımının ciddi ölçüde bozulmasına neden olan bir diğer faktör. Yaşanan göçün her geçen gün artması, yetersiz altyapı sorununu daha da çekilmez bir hale getiriyor.
İç savaşın sona erdiği 2005 yılından bu yana, savaşta evlerini terk etmek zorunda kalan 2,5 milyon insan kaçtıkları topraklara geri döndü. Sadece Ekim ayından beri Güney Sudan’a gelen insanların sayısı 300 bin. Öte yandan, düzenli ordu ve polis gücünün eksikliğinde devam eden şiddet olayları, bu yıl içinde 150 bin Güney Sudanlının evini terk etmesine neden oldu.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, geçmişte iç savaşın çatışma sahalarından biri olan Nuba Dağları’nın bulunduğu Güney Kordofan’dan kaçan binlerce insan Güney’e akın ediyor


PETROL VE YATIRIM
Sudan ve Güney Sudan için ekonominin can damarı petrol sanayi. Ancak petrol yataklarının büyük kısmı güneyde bulunurken, rafineleriler, boru hatları ve limanlar kuzeyde yer alıyor. Juba’nın Hartum’a gerekli petrolü sağlayıp saplamayacağı, Hartum’un da tesislerini Juba’ya açıp açmayacağı belli değil.


İki ülke arasında gerilime neden olan toprak tartışmaları, petrol yataklarının olduğu sınır bölgelerinde yoğunlaşıyor. Mayıs ayında Sudan ordusunun tartışmalı petrol bölgesi Abyei’yi işgal etmesi 110 bin kişinin Güney Sudan’a kaçmasına yol açtı. Devreye Birleşmiş Milletler (BM) girdi ve bölge askerden arındırılarak geçici bir sükunet sağlandı.
Hartum hükümetinin güneyden gelenlere iş imkanı vermemesi ve “kuzeyi terk etmeleri için” tehdit edilmeleri, Sudan içinde göçün devam edeceğinin en büyük işareti. Analistler, kuzeyde hala bir milyon Güney Sudanlı’nın olduğunu düşünüyor.
Kuzeyden gelen tecrübeye sahip iç gücü, Güney Sudan’ın değerlendirmesi gereken bir fırsat. Ancak Güney Sudan halkının yüzde 85’inin okuma yazma bilmemesi, iş imkanlarının çoğunu yabancılara kaptırmalarına neden oluyor.


DÜNYANIN EN BÜYÜK KÖYÜ
Dünyanın en yeni başkenti Juba, kaosun ve düzensizliğin hakim olduğu dev bir köyden farksız. 300 bin nüfuslu şehrin tek olumlu tarafı, geleceğe dair beslediği ümit. İç savaş yıllarında isyancı güçlerin merkez edinmesiyle büyümeye başlayan Juba’da altyapı vahim durumda.

Hartum’un Çin tarafından inşa edilen sekiz şeritlik ana yollarına kıyasla, asfaltsız yollara sahip olan Juba’nın altyapısı dökülüyor. Kentteki nüfusun büyük kısmı elektriğe ve temiz suya sahip değil. Elektrik ihtiyacının büyük kısmı dizel jeneratörlere bağlanmış durumda. Öyle ki ülkenin enerji ağı neredeyse jeneratörlerden oluşuyor.
Kentte üç katlı binaların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Otellerin birçoğu çadır, prefabrik evler, hatta limanlardan aktarılan konteynırlardan oluşuyor. Dahası, herkes kafasına göre izinsiz inşaat yapıyor. Sokakların ortasında açılan çukurlar haftalarca kapatılmadan bekliyor.

Hartum ve Juba, “Arap” ve “Afrikalı“ liderleri nedeniyle ayrı tutulsa da sosyal ve ekonomik olarak birçok benzerliği barındırıyor. Her iki şehirde Osmanlı ve Mısır ordularının inşa ettiği 19’uncu yüzyıldan kalma ticaret merkezleri ve askeri garnizonlar mevcut. İki şehir arasında uzanan yaklaşık bin kilometrelik mesafedeki aşiretleri birbirine bağlayan faktör ise ortak dilleri olan Arapça



İSYAN ORDUSUNDAN ULUSAL ORDUYA
Güney Sudan’ın ordusunu oluşturacak güç, bundan altı yıl önce Sudan güçleriyle çatışan bir gerilla kuvveti olan Sudan Halk Özgürlük Ordusu (SPLA). ABD, SPLA’ya on milyonlarca dolar yardımda bulunuyor. SPLA, bugün güneydeki isyancı gruplarla çatışmaya devam ederken, kuzeyle yaşanabilecek yeni bir savaş ihtimali göz ardı edilmiyor.

Öte yandan, uluslararası insan hakları örgütleri, SPLA askerlerinin cinayet dahil birçok insanlık suçu işlediğini öne sürüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı, her yıl eğitim ve destek amaçlı olarak 100 milyon dolar yardım yaptığı SPLA’nın aynı zamanda denetlendiğini belirtiyor.

Ancak analistler, 620 bin km karelik ülkenin 140 binden fazla askeri sahip olan ordusunu denetlemenin neredeyse imkansız olduğunu savunuyor. Gizli bir BM raporuna göre, SPLA’ya bağlı 700 kişilik bir komando birimi, Nisan ayında Jonglei eyaletinde bir köyü bastı. Baskında yüzlerce sivilin öldüğü ve yaralandığı iddia edildi.

Bu bilgilere rağmen, Obama yönetimi SPLA’ya desteğini kesmek niyetinde değil. ABD hükümeti, 2012 mali yılı için SPLA’ya 160 milyon dolarlık yardım bütçesi ayırdı bile.

ÜMİDE GİDEN YOL
Bugünlerde, Juba’da hummalı bir çalışma var. Yeni köprüler, ana yollar inşa ediliyor, yollar trafik lambalarıyla tanışıyor. Kent, Lübnanlı iş adamlarından Çinli inşaat ve ABD’li güvenlik şirketlerine kadar dünyanın dört bir yanından yatırımcıları kendine çekiyor.
Bakanlara ait görkemli evler birbirini ardına yükselmeye başlarken, yakıcı güneşin altında parlayan Hummer cipler, Güney Sudan’ın hızlı bir değişim yaşadığının göstergesi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.