Mehmet Mert

Mehmet Mert

Düşmez kalkmaz bir Allah!

Düşmez kalkmaz bir Allah!

Atasözümüzün tam da anlamının gerçekleştiği kişilerle konuştuğum için yazıma bu başlığı uygun buldum.
Anlamını biliyorsunuz; halden hale girmek, batmak ve çıkmak her insanın başına gelebilir.
İnsan, zengin iken yoksul düşebilir, sağlık içindeyken hastalanabilir, yüksek bir iş başındayken görevden alınabilir.
Bunların tersi de olabilir.
Nereden mi çıktı bu düşüncem.
Dün sabah Büyükçekmece Kaymakamı Mustafa Hulusi Arat'ın daveti üzerine, Büyükçekmece Kaymakamlığı’nın başlattığı sosyal projelerden olan, evsizlere ev, işizlere iş hizmetlerini yerinde görmek için gittim.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu yıl başlattığı proje ile ülke genelinde gerçekten evsiz, işsiz, kimsesiz insanlara maddi ve manevi yardım yapma kararı almış.
Büyükçekmece Kaymakamlığı ise anında bu projeye baş vurarak hizmetten faydalanmaya başlamış.
*
İlginçtir ama projeden ülke genelinde sadece Ankara Merkez Kaymakamlığı ve Büyükçekmece Kaymakamlığı şimdilik faydalanıyormuş.
Ne diyelim artık, Büyükçekmece Kaymakamı Mustafa Hulusi Arat'ın burada tecrübesini konuşturduğunu, bakanlıkları yakından takip ettiğini, Ankara'yı yakın takibe aldığını ve bu özellikleri sayesinde de Büyükçekmece'nin şanslı olduğunu söylersek fazla abrtmış olmayız.
*
Buradaki, evsiz, barksız, gariban, kimsesiz, işsiz, güçsüz, hasta, engelli vatandaşlar ile tek tek konuştuğumda bir anda başka yerlere gittim.
Düşünsenize adamın işi, gücü, hali vakti yerindeyken, yanı sevenleri ile dolu.
Ancak bu özelliklerini kaybetmeye başladığında ilk terk eden kişi, dün canım, cicim, aşkım, hayatım, her şeyim dediği eşi oluyor.
Sonra çocukları.
Sonra akrabaları.
Sonra komşuları.
Sonra herkes.
*
Düşünsenize dün krallar gibi karşılandığınız evinizde bir anda önce istenmeyen adam oluyorsunuz.
Sonra terk edilen oluyorsunuz.
Sonra o beton yığını evi de kaybediyorsunuz.
Sonra mahalleden uzaklaşıyorsunuz.
Sonra tanıdıkları kaybediyorsunuz.
Sonra artık hayattan bir beklentisi olmayan insan olarak belki de ölümü beklemeye     başlıyorsunuz.
*
Dibe vurmak veya dibi görmek bu olsa gerek.
Öyle sert vurursunuz ki dibe, uzun bir mühlet kavrayamazsınız nerede olduğunuzu. Başınıza ağrılar saplanır, döner durursunuz, idrak etmeye çalışırsınız fakat başaramazsınız.
İçinde bulunduğunuz yerin dip olduğunu, nefes alıp verirken dahi huzuru gözlemlediğinizde anlarsınız.
Anlarsınız anlamasına da öyle kolay çıkamazsınız, bir süre oyalanmak gerekir burada.
Karanlık uyku getiririrken, tırmanıp çıkmak için enerjiye ihtiyacınız vardır.
Oysa düşerken aldığınız yaralar bile hala acı vermektedir.
Bitkinsiniz, yılgınsınızdır ve buradan çıkacağınıza dair umutlarınız günden güne azalmaktadır.
Çünkü güç bela enerjinizi toplayıp hamle yaptığınız takdirde dahi demirden mızraklarla engel olurlar çıkmanıza.
Defalarca düşersiniz.
Defalarca yara alırsınız ve o dip artık sizinle bütünleşir.
Tek ümidiniz, bir sihirli elin gelip size uzanması ve çekip o dipten kurtarması olarak belirir benliğinizde.
Artık tek başınıza başaramayacağınızı düşünür ve git gide dibin daha bir derinliklerine dalarsınız.
*
İşte dün konuştuğum 12 vatandaştan çoğu dün bizler gibi sıradan insanlarmış.
Evleri varmış.
İşleri varmış.
Aileleri varmış.
Sevdikleri yakınları varmış.
Bir anda hepsini kaybetmişler.
Paralarını pullarını ve benzer durumu yaşayanlar gibi soluğu sokaklarda almışlar.
O insanlara bugün bakanlık ve kaymakamlık kucak açmış.
Kira yardımı yapmış.
Sıcak yemek vermiş.
Kıyafet vermiş.
Bazılarına iş öğretmiş meslek vermiş.
*
Şimdi bu garibanların daha çok yardıma ihtiyaçları var.
İşe ihtiyaçları var.
Sevgiye şevkate ihtiyaçları var.
Zaten 3 milyon Suriyeli'ye aş, iş, para, ev vermeyi vaad eden bir ülke için sokaklarda yaşamaya çalışan bütün insanlara sadece insanlara değil canlılara kucak açması gerekiyor öğle     değil mi?
Devlet baba şimdilik bu görevini hatırlamış ve yapmaya başlamış.
Buradan duyarlı bütün yurttaşlara da davet çıkarmak istiyorum.
Gelin sadece Büyükçekmece'de değil, yaşadığınız her yerin kaymakamlığına, valiliğine, muhtarlığına müracaat edin ve ihtiyaç sahibi insanlara (tüm canlılara) el uzatın.
Ne dedik yazımızın başlığında da; düşmez kalkmaz bir Allah...
Hayrınız kabul olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi