Sevgili Doğa Dostları, size böyle hitap ettim çünkü yıllardır bu konularda yazıyorum.  Siz okurlarımdan güzel eleştiriler alıyorum.  Her yıl Büyükçekmece’nin 84 okulundan ikişer öğretmen, ikişer aile birliği yöneticisi ve her sınıftan en az bir öğrenci ile oluşturduğumuz “Okul Çevre Çalışma Komitesi” ile öğrencilerimizi “Çevre Gönüllüsü” yapmaya çalışıyoruz.

Bu haftadan başlayarak Türkiye Üniversiteleri Çevre Kulüplerinin oluşturduğu, oğlumun da görev yaptığı 100 civarında İTÜ Öğrenci Kulüplerinden, İTÜ Çevre Mühendisliği Kulübünün yayınladığı  “3. ULUSAL EKOLOJİ VE ÇEVRE ÖĞRENCİ KONGRESİ BİLDİRİ KİTABI”ndan bazı bilgileri birkaç hafta sizlerle, internetten bilgiye ulaşmaya çalışan öğrencilerle paylaşacağım. İlk konumuz, ANADOLU’DA GÖLLER BÖLGESİ ÜZERİNDE ETKİLİ ÇEVRE SORUNLARI. Göller Bölgesi, Akdeniz Bölgesi’nin batısında Antalya, Isparta ve Burdur illerini kapsayan toplam 36.672 km2 alana sahip bölgesidir.

Beyşehir, Eğirdir, Acıgöl, Burdur, Ilgın (Çavuşlu), Akşehir, Eber, Suğla ve Kovada bölgenin başlıca gölleridir ve Isparta dünyada il sınırları içinde en fazla göl ve gölet bulunduran ildir. Göller, gerek iklim gerekse insan etkisiyle değişime uğrayabilen sulak coğrafya parçalarıdır ve göl değişiminin örnekleri ülkemizde çok fazladır. Göller bölgesinde yaklaşık yüz yıllık sürede göllerin hacimleri, su seviyeleri ve dolayısıyla kapladıkları alan ile şekillerinde iklime bağlı dikkat çekici değişmeler izlenmiştir. Göl çevresinde başta su kirliliği olmak üzere, hava kirliliği, aşırı tarım ilacı ve gübre kullanımına bağlı toprak kirliliği ve katı atık kirliliği yaşanmakta ve sözü edilen kirlilik her geçen yıl hissedilir derecede artmaktadır. Günümüzde artan teknoloji ve sanayi ihtiyacı sonucu çevremiz sürekli olarak değişmektedir.

Bir yandan kontrolsüz ve aşırı nüfus artışı (En az 3 çocuk isteyenin kulakları çınlasın), düzensiz ve plansız kentleşme sonucu soluduğumuz hava zararlı gazlarla, su kaynakları endüstriyel ve kentsel atıklarla kirlenmekte, su ekosistemlerinde yaşamını sürdüren türler giderek yok olmaktadır. Bütün bunlara ek olarak tarım topraklarının giderek azalması ve kirlenmesi, gıda ve beslenme sorunlarının artması sonucunu ve benzer olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Bu sebeplerle tüm Türkiye’de ve Göller Bölgesinde bulunan da  göller ve sulak alanlar  bu olumsuzluklardan etkilenmektedir.

Bize düşen görev Göller Bölgesindeki Çevre Dernekleri ile el birliği yaparak oralarda halkı bilinçlendirme çalışmaları yapmaktır. Diyeceksini ki siz önce kendi bölgenizi uyarın. Doğru İstanbul’u besleyen su kaynakları üzerine 3. Hava yolu, 3. Köprü gibi çalışmalara karşı gücü yetmeyen, Balıkların yüzde doksanı karayolu ile taşınan Kumkapı Balık Halinin yolu olmayan Gürpınar sahiline taşınması projesine mani olamayan, Marmara’da balıkların üreme yatağı iskansız Sivriada, İmralı gibi adaları imara açıp oluşacak deniz trafiği ile balıkların çoğalmasını engellemeye  karşı çıkamayan bizler bunu nasıl başaracağız diyeceğim ama ümitsiz olamayalım. Gezi Parkı güzel örnek oldu bize. El ele verisek başarabiliriz. Haftaya gölleri teker teker inceleyeceğiz. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.