Erdoğan: Diğer yüzde 50 bize niye oy vermedi, anlamaya çalışıyoruz

Erdoğan: Diğer yüzde 50 bize niye oy vermedi, anlamaya çalışıyoruz
18. Olağan Genel Kurulu gerçekleştiren Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) Genel Kurulu'na katılan Başbakan Erdoğan, seçimlerin ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilk kez karşı karşıya geldi. Erdoğan yaptığı konuşmada, seçim sonuçlarını de

Erdoğan, “Bugün neden yüzde 50 aldığımızdan ziyade neden diğer yüzde 50 oyu alamadığımızın istişaresini yapıyoruz” dedi.

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni bir  Anayasa hazırlanmasının önemine işaret ederek, “Gelin, bütün önyargıları bir  kenara bırakalım, ön şartları bir kenara bırakalım, geçmişteki olumsuzlukların  ürünü refleksleri bir kenara bırakalım. Özgürce konuşalım, tartışalım,  tekliflerimizi ortaya koyalım. Birbirimizin önünü kesmek değil, birbirimizi  tamamlamak için çalışarak, mümkün olan en geniş uzlaşmanın ürünü bir yeni Anayasa  metni hazırlayalım” dedi.


Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin 18. Olağan Genel  Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 12 Haziran seçimlerine girerken, en büyük  projelerinin yeni bir Anayasa olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:


“Bu Anayasanın geniş tabanlı bir uzlaşmayla yapılacağı konusunda açık  taahhüdümüz var. Buradan, bütün muhalefet partilerine, sivil toplum  kuruluşlarına, medyaya, konuyla ilgili herkese sesleniyorum; gelin, bütün  önyargıları bir kenara bırakalım, ön şartları bir kenara bırakalım, geçmişteki  olumsuzlukların ürünü refleksleri bir kenara bırakalım. Özgürce konuşalım,  tartışalım, tekliflerimizi ortaya koyalım. Birbirimizin önünü kesmek değil,  birbirimizi tamamlamak için çalışarak, mümkün olan en geniş uzlaşmanın ürünü bir  yeni Anayasa metni hazırlayalım. Bu geniş katılımın içinde halkımızın iradesi  olsun, sivil toplum kuruluşları olsun, çalışmayı en geniş anlamda yapalım. En  doğudan, en batıya, en kuzeyden, en güneye halkımın her bir ferdi 'Bu benim  Anayasam, işte aradığımı buldum' diyeceği bir Anayasa'yı geniş bir konsensüsle  yapalım. Mesele bu. Türkiye olarak, en temel sorunlarımızdan biri olan  Anayasamızı, hiçbir zorlamaya maruz kalmadan, tamamen kendi irademizle sivil  siyaset ve sivil kuruluşlar eliyle yapabileceğimizi dosta, düşmana gösterelim.”


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Dün, bizim  tek başımıza yürütmek zorunda kaldığımız reformlara karşı çıkanların, bugün işin  ucu kendilerine dokununca hukuku ve demokrasiyi hatırlamaları manidardır” dedi.


Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin 18. Olağan Genel  Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 12 Haziran seçimleriyle başlayan yeni sürecin,  hukukun üstünlüğünün çok daha fazla güç kazanacağı bir süreç olacağına inandığını  belirtti.


Bu sürecin aynı şekilde, demokrasinin standartlarının daha ileri  seviyelere ulaşacağı bir süreç olacağını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bugünlerde yaşanan tartışmalar da bir kez daha göstermiştir ki Türkiye,  yeni bir anayasaya, yasaların da çok ciddi bir reforma artık her zamankinden daha  fazla ihtiyacı var. Açıkçası, geçtiğimiz 8,5 yıl, bu noktada Ak Parti'nin adeta  tek başına mücadele verdiği bir süreç oldu. Her reformda, her düzenlemede, her  değişiklikte engellerle, engellemelerle, akıl almaz ithamlarla karşılaştık. Dün,  bizim tek başımıza yürütmek zorunda kaldığımız reformlara karşı çıkanların, bugün  işin ucu kendilerine dokununca hukuku ve demokrasiyi hatırlamaları manidardır.  Buradan, güncel birkaç hususa ilişkin değerlendirmelerimi de sizlerle paylaşmak  isterim. Bir kere, milli irade üzerinde hiçbir engeli, hiçbir vesayeti, hiçbir  gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz, tasvip etmiyoruz. Türkiye, bir hukuk  devletidir. Anayasa'ya özellikle yapılması gereken değişiklikler noktasında 26  maddelik çalışmamızı biliyorsunuz ve bu çalışmada nasıl yalnız kaldığımız  milletimizin bilgisi dahilindedir. Yasalara yönelik eleştirilerimiz var.  Eleştirilerimizin olması, bunlara uymayacağımız, bunları yok sayacağımız, bunları  çiğneyeceğimiz anlamına gelmiyor ve gelemez. Bu eleştirilerimizi konuşuruz,  paylaşırız, istişaremizi yaparız ve hep birlikte gereken değişiklikleri de  gerçekleştiririz.”


Yeni bir anayasa hazırlandığı zaman içine düşülen tartışmalar ve pek çok  sorunun ortadan kalkacağını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Aksi takdirde yıllarımız yine tek tek sorunlar ve sıkıntılar içinde  formül bulma arayışlarıyla geçip gidecek. Biz diyoruz ki kaportası yamulmuş,  motoru sürekli tekleyen, elektrik aksamı güven vermeyen bu arabayı bırakalım ve  sıfır kilometre yepyeni bir araçla yolumuza devam edelim. Mevcut yapı içinde bile  8,5 yılda buralara gelebilen bir Türkiye'nin, kendi ihtiyaçlarımıza göre yeni  baştan oluşturacağımız bir anayasa ile nasıl bir atılım göstereceğinin takdirini  sizlere bırakıyorum.”


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünün  parametrelerinin artık dünde kaldığını, dünün tartışmalarına milletin artık son  noktayı koyduğunu belirterek, “Dünün siyasi polemikleri, altını çizerek tekrar  ifade ediyorum, dünün siyaset kültürü de millet tarafından açık ve net bir  biçimde reddedilmiştir. Sandıkta verilen mesaja kulak tıkamak, dünün siyaset  kültürüdür. Bugünün siyaset kültüründe ise sandıkta verilen mesajı en iyi şekilde  okumak ve gereğini yapmak vardır” dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) 18. Olağan Genel  Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 1946 yılında ilk kez çok partili seçimler  yapıldığını, 1946'dan itibaren Türkiye'nin çok yoğun şekilde demokrasiyi  konuştuğunu, milli iradeyi, gölgesiz, vesayetsiz, müdahalesiz ideal demokrasiyi  tartıştığını söyledi.

Badireler atlatıldığını, milletçe büyük acılara maruz kalındığını,  müdahalelerle kesintiler yaşandığını anlatan Erdoğan, ancak milletin hiçbir zaman  umudunu yitirmediğini, her seferinde sandığa sahip çıktığını kaydetti.


Milletin sandığın üzerine çarpı işareti koymadığını, sandığın üzerine  çarpı işareti koyanların, demokrasi ve özgürlükten bahsedemeyeceğini ifade eden  Erdoğan, milletin milli iradeye çok güçlü şekilde kol kanat gerdiğini ifade  etti.


Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“12 Haziran 2011 seçimlerinin verdiği en önemli mesajlardan biri işte  budur. Millet artık demokrasiyi benimsemiş, içselleştirmiş, demokratik olgunluğa  erişmiş durumdadır. Milletimiz, her türlü kriz, her türlü tartışma, her türlü  mesele karşısında, sandığa gidiyor, oyunu kullanıyor ve en son sözü çok güçlü bir  biçimde söylüyor. Yetkinin, kararın, milletin elinde olduğu; milletin yegane  hakem olduğu gerçeği ve kültürü, artık Türkiye'de çok güçlü şekilde yerleşmiştir.  Son 8,5 yılda yaşadıklarımız, esasen son derece ibret vericidir. Millet,  çetelere, vesayete, müdahaleye karşı çok net, çok kararlı ve çok basiretli bir  duruş sergilemiştir. Yaşanan her kriz, Cumhurbaşkanlığı seçiminde olsun, Anayasa  değişikliğinde olsun, milletin son sözü söylemesiyle neticelenmiştir. Yerel ve  genel seçimler Anayasal süreç içinde yapılmış, katılım oldukça yüksek oranlarda  gerçekleşmiştir. İşte son seçimin tablosu, bunlar Cumhuriyet tarihinde olan  şeyler değil, ilk defa oluyor. Türkiye artık çok ciddi demokratik olgunluğa,  demokrasi kültürüne ulaşmış, ileri demokratik standartlar herkes tarafından  benimsenir hale gelmiştir. 'Bu karar benimdir, ben vereceğim' demiştir ve her  türlü engellemelere, tehdide rağmen sandığa gitmiş oy kullanmıştır. Milletin  ulaştığı bu seviyeye, Türkiye'deki her kurumun, siyasi partilerin, sivil toplum  örgütlerinin, medyanın da ulaşması artık kaçınılmaz hale gelmiştir.”
        
“SADECE YENİ SAYFA DEĞİL, ENGİN BİR UFUK AÇILDI”
        
Başbakan Erdoğan, 12 Haziran seçimleriyle birlikte Türkiye'de sadece yeni  bir sayfa, beyaz bir sayfa açılmadığını, Türkiye'nin önünde artık engin bir ufuk,  geniş bir vizyon, farklı bir demokrasi, ileri demokrasi kültürü de açıldığını  belirterek, şöyle devam etti:


“Dünün parametreleri artık dünde kalmıştır. Dünün tartışmalarına millet  artık son noktayı koymuştur. Dünün siyasi polemikleri, altını çizerek tekrar  ifade ediyorum, dünün siyaset kültürü de millet tarafından açık ve net bir  biçimde reddedilmiştir. Sandıkta verilen mesaja kulak tıkamak, dünün siyaset  kültürüdür. Bugünün siyaset kültüründe ise sandıkta verilen mesajı en iyi şekilde  okumak ve gereğini yapmak vardır, budur aslolan. Açık söylüyorum; bugün biz, AK  Parti olarak, neden yüzde 50 oy aldığımızdan daha ziyade, diğer yüzde 50'nin bize  niye oy vermediğini istişare ediyoruz. Bunun bilimsel araştırmalarını yapıyoruz,  bunu bundan önce de yaptık, yine yapıyoruz. 12 Eylül halkoylaması sonrasında  olduğu gibi, bugün de biz, bize oy vermeyen yüzde 50'yi anlamak için çaba sarf  ediyoruz. Çünkü biz yüzde 100'ün mutluluğu için varız, bunu başarmamız lazım. Bu  noktada araştırmalarımız, değerlendirmelerimiz sürüyor, bilimsel çalışmalarımız  başladı, devam ediyor. 'Kimlere ulaşamadık, kimlere kendimizi anlatamadık, neden  anlatamadık' diye soruyoruz ve kendi özeleştirimizi içimizde yapıyoruz. Aynı  özeleştirinin, diğer siyasi partiler tarafından da samimi şekilde yapılmasını  arzuluyoruz.”
        
“MİLLETE SENDROMLAR YAKIŞTIRMAK TALİHSİZLİKTİR”
        
Ak Parti, 2023 vizyonuyla yeni bir siyasi kültürü özümsemeye çalışırken,  muhalefetin de artık böyle bir vizyona sahip olmasını, yeni siyasi kültüre ayak  uydurmasını beklediklerini belirten Erdoğan, “Zira her zaman ifade ediyorum;  muhalefet, demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Muhalefet, demokraside en az  iktidar kadar önemlidir. Kaliteli, seviyeli, yapıcı, ufku olan bir muhalefet, hem  Türkiye için, hem iktidar için yol gösterici olacak, demokrasiye ve Türkiye'ye  eşsiz katkılar sağlayacaktır” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugünün sandık sonuçlarını 1946 ya da 1950  refleksiyle okumanın acı verici olduğunu ifade ederek, Türkiye bu kadar  değişmişken, bu kadar ilerlemişken, demokratik standartlar bu nokta ve hedeflere  ulaşmışken, hala milleti suçlamanın, milletin zihniyle, beyniyle, tercihleriyle  uğraşmanın, millete birtakım sendromlar yakıştırmanın, talihsizlik olduğunu  vurguladı.
        
“GURUR VE KİBİRDEN ÖZENLE SAKINIYORUZ”
        
Erdoğan, üçüncü kez ve üst üste seçim kazanan, iki kez yerel seçim  kazanan, iki kez referandumda halkıyla buluşan ve ondan da başarıyla çıkan bir  siyasi parti olarak gurur ve kibirden özenle sakındıklarını, tevazuya her  zamankinden fazla dikkat ettiklerini ve etmek zorunda olduklarını belirterek,  milletin, üçüncü kez ve önceki ikisinden çok fazla bir oy oranıyla kendilerine  emaneti yüklediğini, bunun sorumluluklarını artırdığını, bunun kendilerini asla  rehavete sürükleyemeyeceğini söyledi.


Bugün sorumluluklarının her zamankinden fazla olduğunu dile getiren  Erdoğan, şöyle konuştu:


“Bugün, hassasiyetimiz her zamankinden fazladır. Bizim, 12 Haziran  akşamı yaptığımız helalleşme çağrısı, üzerimizdeki yükün ağırlığının bir  neticesidir. Seçim öncesinde ve seçim sürecinde, Ak Parti tek ve ortak bir hedef  haline getirildi. Ak Parti'ye iftiralar atıldı, ithamlar yapıldı. Şahsıma, aile  fertlerime, arkadaşlarıma ve onların ailelerine yönelik çirkin saldırılar oldu.  Daha da öteye geçildi, şiddet adeta bir kampanya aracı olarak kullanıldı, parti  temsilciliklerimiz, araçlarımız, milletvekillerimiz, koruma polislerimiz hedef  haline getirildi. Bütün bu süreçte ne yazık ki kimse muhalefetin üslubu üzerinde  durmadı. Muhalefetin tarzı, yöntemi, dili, üslubu tartışılmadı, gündeme  taşınmadı. Bize yapılan o çok ağır hakaretler, küfürler görmezden gelindi. Bütün  bunlara rağmen, biz çıktık, açık açık, dürüstçe, çok samimi olarak, haklarımızı  helal ettiğimizi ifade ettik, diğerlerinden de helallik diledik. Hiçbir  tartışmaya girmek, hiçbir polemik başlatmak niyetinde değilim. 12 Haziran akşamı  açılan siyasetin beyaz sayfası, bizim tarafımızdan asla lekelenmeyecektir.  Muhalefetin de bu sayfayı temiz tutmak noktasında en az bizim kadar hassas  olacağını umuyorum.”


Başbakan Erdoğan, önümüzdeki yeni sürecin, polemiklerle, hakaret ve  iftiralarla, şiddetle değil, uzlaşmayla, istişareyle, yapıcı eleştirilerle,  tamamen demokratik bir kültür ve olgunlukla ilerlemesinin en büyük temennileri  olduğunu belirtti.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2023  hedeflerine, 12 yılda Türkiye'nin her alandaki standartlarını çok daha yükseğe  çekerek ulaşacaklarını ifade ederek, “Bizim derdimiz, hedefimiz, tek başına  ihracatı 500 milyar dolar rakamına ulaştırmak değil. Bizim meselemiz, Türkiye'yi  bölgesinin en güçlü, modern, istikrarlı bir ülkesi haline getirmek, demokratik  standartları çok daha ileri seviyelere ulaştırmak ve buna paralel olarak da  ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmektir” dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisinin (TİM) 18. Olağan Genel  Kurulu'nda yaptığı konuşmada,Türkiye'nin ihracatının Cumhuriyet'in kurulduğu 1923  yılında 51 milyon dolar olarak kayıtlara geçtiğini,ancak on yıllar boyunca  Türkiye'nin dış ticareti ve ihracatında ciddi bir artış kaydedilemediğini  belirtti.

500 milyon dolar seviyesinin ilk kez 1969 yılında aşıldığını, 1 milyar  dolar seviyesine ise ilk kez 1973 yılında ulaşıldığını anlatan Erdoğan, 2002  yılına gelindiğinde ülkenin ihracatının 79 yılda ulaştığı seviyenin 36 milyar  dolar olduğunu kaydetti.


Erdoğan, 2004 yılında yine önemli bir eşiğin hep birlikte aşıldığını, 50  milyar dolar seviyesinin geride bırakıldığını ve 2008 yılında da Cumhuriyet  tarihinin rekor seviyesine, 132 milyar dolar ihracat seviyesine ulaşıldığını  bildirdi.


Küresel kriz nedeniyle tüm dünyada dış ticaretteki daralmanın Türkiye'yi  de etkilediğini ve 2009'da 102 milyar dolar, 2010'da da 114 milyar dolar ihracat  gerçekleştirildiğini dile getiren Erdoğan, “Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin  aylık rakamlarına baktığımızda, bu yılın sadece Ocak-Mayıs döneminde  ihracatımızın 54 milyar dolara ulaştığını görüyoruz. Bu ay itibarıyla şu anda dün  9,5 milyar dolar gibi bir rakamı yakaladık. Bu rakam sıçramanın güzel bir şekilde  devam ettiğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
        
2023 HEDEFİ
        
Başbakan Erdoğan, geriye dönük 12 aylık ihracatta da yüzde 14'lük bir  artışla 123 milyar dolar seviyesine ulaşıldığını vurgulayarak, “İnşallah, bu yıl  sonunda kriz öncesi rakamı, 132 milyar dolar seviyesini aşmış olacağız. Tabii  önümüzde oldukça iddialı bir hedef, bu hedefe ulaşmak için de uzun bir yol var.  Bu iddialı hedefe sizlerle birlikte inşallah ulaşacağız. Hükümet olarak,  Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100'üncü yıl dönümü taçlandırmamız lazım. Yani 2023  için 500 milyar dolar ihracat seviyesi hedefini inşallah yakalayacağız” dedi.


TİM'in 2023 stratejisini çok ayrıntılı bir biçimde hazırladığını ve  kamuoyuna duyurusunu yaptığını anımsatan Erdoğan, “Büyük hedeflere  kilitlenmeyenler, büyük düşünmeyenler inanın o büyük hayalleri  gerçekleştiremezler. Önce büyük düşüneceksiniz, büyük hedeflere  kilitleneceksiniz” diye konuştu.

Erdoğan, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin açıklamalarını da yakından  takip ettiğini, Büyükekşi'nin potansiyelin 500 milyar doların üzerinde olduğunu  ifade ettiğini ve çıtayı çok daha yüksekte tuttuğunu söyledi.


Çalışarak, üreterek Büyükekşi'nin konuşmasında söylediği yatırım, atılım,  liderlik başlıklarının büyük önem arz ettiğini vurgulayan Erdoğan, “Çünkü bu  millete lider hareketler yakışır. Bu millete, bize küçük düşünmek yakışmaz.  Karanlık çağları kapatıp aydınlık çağları açan bir milletin torunlarıyız biz.  Bize bu yakışır ve bunu biz yaparız” diye konuştu.


Türkiye'nin petrol kuyularının olmayışının hiçbir zaman dezavantaj  olmadığını, tam aksine milletin bunu avantaja çevirdiğini dile getiren Erdoğan,  “Eğer bilişim teknolojisinde, sanayide sıçrama yapacaksak, ileri teknolojiyi  yakalayacaksak işte bu bize şu anda o imkanı getiriyor” dedi.


Petrol ülkesi olanların halinin ortada olduğunu belirten Erdoğan, o  ülkelerde sanayi, teknoloji olmadığını, oralarda böyle bir hedefin de  bulunmadığını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:


“1923'te, 51 milyon dolar olarak başlayan süreci, 100 yıl sonra, 2023'te  inşallah hep birlikte 10 bin katına çıkaracağız. Bu seviyelere, sorunları  çözerek, engelleri aşarak, tam bir uyum ve istişare içinde geldik. İnşallah, aynı  şekilde devam ederek, mevcut sorunları da el birliğiyle, güç birliğiyle aşarak,  500 milyar dolara ulaşacağız. Ben buna inanıyorum, inancım var, arkadaşlarım da  inanıyor. Sizlerde de bu kararlılığı, inancı görüyorum. 12 Haziran seçimleri,  2023 hedeflerimiz noktasında çok önemli ve çok taze bir başlangıç oldu. Bu  ülkenin geleceğine kilitlenen iktidarı, muhalefetiyle tüm siyasilerin 2023  hedeflerini konuşuyor olması bizi sevindirmiştir Bunu hep birlikte  gerçekleştirmemiz gerekir. Bizim bu ülkeye borcumuz var, bu millete borcumuz var.  Biz Türk milletinin sırtına yük olmaya değil, sırtındaki yükü almaya ve gelecek  kuşaklara farklı bir Türkiye, büyük bir Türkiye kazandırmanın gayreti içinde  olmalıyız. Bu seçimlerle Türkiye'nin önünde beyaz bir sayfa açıldı. Şimdi  öncelikle şunu söylemek istiyorum. 1923'ten bugüne ihracatın seyrine baktığınızda  ihracat artışının, demokratikleşme ve aktif dış politikaya paralel olarak  gerçekleştiğini görürsünüz. Ekonominin tüm göstergeleri, elbette ihracatımız da  demokratikleşme reformlarına ve güçlü dış politikaya paralel olarak sağlam,  istikrarlı, güvenli bir zeminde ilerledi.”


“CESUR DEMOKRATİK REFORMLAR”
        
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2002 seçimlerinin ardından ekonomideki  hızlı büyümenin, ihracattaki hızlı artışın, hiç tartışmasız Türkiye'nin elde  ettiği güven ve istikrar ortamının gerçekleştirdiği cesur demokratik reformların  bir neticesi olduğunu kaydederek, “Eğer bugün dünya sessiz bir devrim olarak  Türkiye'nin bu sürecini değerlendiriyorsa, bunun arkasında yatan gerçek budur”  dedi.


Bugün artık, demokrasi ile ekonomik büyümenin paralelliği, at başı  gitmesinin hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak derecede teyit edildiğini  belirten Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçimleriyle birlikte başlayan yeni sürecin bu  anlamda çok büyük önem arz ettiğini vurguladı.


Erdoğan, şunları kaydetti:


“Biz, 2023 hedeflerine, önümüzdeki 12 yılda Türkiye'nin her alandaki  standartlarını çok daha yükseğe çekerek ulaşacağız. Bizim derdimiz, hedefimiz,  tek başına ihracatı 500 milyar dolar rakamına ulaştırmak değil. Bizim meselemiz,  Türkiye'yi bölgesinin en güçlü, modern, istikrarlı bir ülkesi haline getirmek,  demokratik standartları çok daha ileri seviyelere ulaştırmak ve buna paralel  olarak da ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmektir. Güven ve istikrar devam ettiği  sürece aktif, barışçıl dış politika sürdüğü, demokratikleşme reformları yapıldığı  müddetçe hiç kuşkunuz olmasın 2023 hedefleri de kendiliğinden zaten hiç endişeniz  olmasın gerçekleşecektir. Bazıları diyor, 'Son gelişmelerle ekonomik kriz olur  mu?' Arkadaşlar, geçin bu işleri... Türkiye, şu anda sağlam zeminde yürüyor. Kriz  yaratmak isteyenler zaten yıllardır bu işin aktörlüğünü yapıyorlar ama ülkem  rahatsız ve bunları da rahatlıkla aşabilecek kabiliyettedir. Yeter ki  samimiyetimizi gösterelim.”


Başbakan Erdoğan, konuşmasını yaptıktan sonra kürsüden inerek, CHP Genel  Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanına geldi. Kılıçdaroğlu ile el sıkışan Erdoğan,  daha sonra salondan ayrıldı.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.