'Konuş Emniyet'ten bursu kap'

'Konuş Emniyet'ten bursu kap'
Gezi eylemlerinde gözaltına alınan öğrenciler Emniyet’te yaşadıklarını anlattı. Gezi eylemleri kapsamında 4 gün gözaltında tutulan üniversite öğrencileri, Emniyet’te, “örgüt kurma, hükümeti devirme, devleti yıkma, anayasayı yok etme teşebbüsü” ile suçland
Suç delili olarak da evlerinden kitapları, dergileri ve Mahir Çayan, Marx, Engels ve Lenin posterlerine el konuldu. 

Emniyet’te, “Gezi Parkı’nda marjinal terör örgütlerinin kullandığı çadır, evinde ne arıyor? Bir ağacın fidesi 1 lira. Ağaç için 500 milyarlık TOMA yakılır mı” diye sorulduğunu belirten öğrenciler, “Biz halkı isyana teşvikle suçlandık ancak televizyonlarda bağırarak insanları isyana teşvik eden Başbakan’dır” dediler. 

Mahkemeden adli kontrol kararıyla serbest bırakılan Öğrenci Kolektifleri üyesi Tahir Özgür Kütahya, İstanbul Teknik Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü öğrencisi. Kütahya, gözaltına alınışını şöyle anlatıyor: “Yurda arama için gelen polisler, güvenliğe, hırsızlık yaptığımı söylemişler. Yüzü maskeli bir polis kamera kaydı yapıyordu. Odada üç kişi kalıyoruz; bir sırt çantasından baret, gaz maskesi, deniz gözlüğü çıktı. Dolabımda babamın bana Güneydoğu gezisinden getirdiği daha hiç kullanmadığım poşuyu aldılar.”

‘Ben devletim, ya siz?’

Emniyet’te bir terörle mücadele amirinin, herkesi sırayla “Sohbet edeceğiz. Bu ifade almak değil” diyerek bir odaya aldığını anlatan Kütahya, “Psikolojik baskıya karşı cevap vermeyince, ‘Ben devletim, devletin sesiyim. Sen kimsin?’ diye bağırmaya başladı. Ben de ‘Ben de Gezi olaylarında ölenleri temsil ediyorum. Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Ali İsmail Korkmaz’ın sesiyim’ dedim” diye konuştu. Kütahya şunları söyledi: “Hukuki olarak yargılanması gereken Başbakan, vali ve Emniyet müdürüdür. Biz halkı isyana teşvikle suçlandık ancak televizyonlarda bağırarak insanları isyana teşvik eden Başbakan’dır.” 

Gözaltında tükürük örneği vermeyi reddettiklerini anlatan Kütahya, şöyle devam etti: “Polise ‘Avukatlarımızın itirazı var. İtiraz sonuçlansın’ dedim. ‘Avukatların işi budur, her şeye muhalefet ederler. Sürekli muhalefetle dava yürümez’ cevabını aldım. Polislerden biri boğazımı sıktı, biri burnumu tuttu, biri kafamı duvara bastırdı, biri ağzımı açtı. O şekilde tükürük alındı.”

‘CHP broşürlerini açıkla’

İÜ Fizik Bölümü öğrencisi ve Öğrenci Kolektifleri üyesi Denizcan Sarıkaya da “Babam CHP Kâğıthane İlçe Örgütü üyesi. Ev aramasında onun çantasından aldıkları CHP broşürlerini dosyama koydular. ‘Bunları açıkla’ dediler. Dava ve suçlamalar ortak bir dosyadan ortaya sunuldu. Evlerimizden kitap, tişört, dergi, poster alındı” dedi. 

Odasından Karl Marx’ın posterinin alındığını anlatan Sarıkaya, “Yanında Kazım Koyuncu posteri vardı. ‘Onu da alın, o da boş bir insan değildi’ dedim, ona dokunmadılar. Mahir Çayan’ın posterini alıp ‘DHKP-C terör örgütü liderinin posteri senin odanda ne işe yarıyor’ diye soru soruldu. Odamdan alınan posterleri delil olarak sundular” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.