Sağlık Bakanı Bütün vakaları bildirmedik dediğinde istifa etmeliydi

Sağlık Bakanı Bütün vakaları bildirmedik dediğinde istifa etmeliydi
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Prof. Dr. Kayıhan Pala ile yaptığı röportajı köşesine taşıdı. Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle: Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının varlığı 11 Mart 2020' yılında kamuoyuna ilan edildi. O günden beri en az 2.7 milyon

Türk Tabipleri Birliği'nin Kovid-19 İzleme Kurulu üyesi olan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Kayıhan Pala ile Doç. Osman Elbek, salgının birinci yılında ‘Pandeminin Düşürdüğü Maskeler / Kovid-19 Salgınının Muhasebesi' adlı bir kitaba imza attı.

İletişim Yayınları'nca basılan ve bu cuma okurlarla buluşacak olan kitapta dokuz bilim insanının makaleleri yer alıyor.

Prof. Pala ile Türkiye'nin salgınla mücadelesinin bir yıllık karnesini çıkardık.

Önlemede başarısız, tedavide başarılı

Pandemide nasıl bir sınav verdik?

Ülkelerin nasıl bir sınav verdiğini anlayabilmek için bazı ölçütler var. En önemlisi de nüfusa göre kaç kişinin öldüğü ve hastalandığı… Bakanlık daha önce bildirmediği 1 milyon 190 bin vakayı bir günde rakamlara ekledi. Bu kadar vaka saklanınca Kovid'ten ölenlerin bir bölümünün kayıtlara geçmediği görüldü.

Acaba virüs illere, sosyal sınıflara, yaş gruplarına ve eşlik eden hastalıklara göre farklılık gösteriyor mu? Yanıtını alamadık.

Bilimsel araştırmalar önünde ciddi engeller çıktı. Daha önce yalnızca etik kurullardan onay zorunluyken bakanlık ‘Benden de izin almak zorundasın.'

Birçok araştırmacı izin alamadığı için araştırma yapamadı. Bilim Kurulu'ndan birinin baş araştırmacısı olduğu makale dünyanın sayılı dergilerinden birine gönderildi. O kadar bilimsel yaklaşımdan yoksundu ki gönderildiği gün geri çekildi.

Verilerin güvenilir olmayışından ötürü hastalığın önlenmesinde iyi bir performans gösterilemedi. Ancak tedavide iyi performans gösterdik.

Bakan Koca istifa etmeliydi

Bakanın performansı nasıldı?

Başlangıçta, alışık olmadığımız bir biçimde toplumla iletişim kurma gayretinde oldu. Bir süre sonra anlaşıldı ki şeffaf davranmıyor. Başarı hikayesi çıkarmaya çalışıyor.

Geçen mart ayında çağrıda bulunarak, ölümde Dünya Sağlık Örgütü'nün kodlamasına göre bilgilendirmesini istedik. Halen o kodlamayı kullanmıyor. Bakan, “Bütün vakaları bildirmedik” dediğinde istifa etmeliydi.

Bilim Kurulu'na dair ne düşünüyorsunuz?

Birincisi, kurul hangi konuda ne karar verdi, bilmiyoruz. İkincisi, sözcü aracılığıyla açıklama yapmasını, dönem dönem rapor açıklamasını beklerdik. Kuruldan iki üç kişinin istifa ettiği iddiası var.

Sağlık sistemi iyi bir sınav verdi mi?

Veremedi. Zaten vermesi beklenmezdi. Çünkü sistem 2003 yılında sağlıkta dönüşüm programı adıyla ticarileştirildi. Sağlık ocakları kapatıldı. Kapatılmasa 6-7 bin filyasyon ekibi çıkarabilirdik. Filyasyon ekibi çıkarmak, nisanın son haftasını buldu. Bu da zaman kaybettirdi. Üreme katsayısının yüksek olmasına yol açtı.

Yükü esnaf, emekçi ve yaşlılar çekti

Maske, mesafe ve temizlikte ne kadar yol alınabildi?

Bakanlık sorumluluğu vatandaşa yıkmaya çalıştı. Çalıştığı ortamı vatandaşın kendisi düzenlemiyor. 20-30 santim yan yana çalıştırırsan istediği kadar maske taksın ve ellerini yıkasın, sorunu çözemezsin. Vatandaş işe gidip gelirken otobüsleri kullanmak zorundaysa yine sorunu çözemesin.

Peki, okullar?

12 yaş altındakilerin okuduğu okulların salgında belirleyici olmadığını görüyoruz. Bir yıldır okullarımız yüz yüze eğitime kapalı. Bu da eğitimde fırsat eşitliği, çocuklarımızın beden ve ruh sağlığı sorunlarını getirdi.

65 yaş yasağı?

Bu insan haklarına aykırıdır. Dünyada örneği yok. Ne kadar etkili olduğuna dair veri sunulmuş değil. Uçaklarda, parti kongrelerinde, ünlü birinin cenazesinde kısıtlamaya gitmezken, dört beş masalık lokanta ve kafeyi kapalı tutmaya çalışmak doğru olmadı.

Pandeminin yükü ağırlıklı küçük esnafın, emekçilerin ve yaşlıların sırtına yüklendi. Haritalar bir yıldır açıklanıyor olsaydı iller arasında farklılık olacak ve esnaf her yerde bu kadar kan ağlamayacaktı.

Sokağa çıkma yasakları etkili olmadı mı?

Akşam 21'den sonra ve haftasonu sınırlamalarının etkili olduğunu görüyoruz. Vaka sayıları 30 binden 5 bine düşmüşken, kısıtlamalar devam ettiği halde, şimdi neden 10 bine doğru artıyor?

Neden?

Bazı yerlerde yasak yokmuş gibi davranılıyor.

Yerli aşı en az altı ay sonra

Aşıda vaziyet nedir?

Aşı sağlamakta çok geç kaldık. İlk aşıyı 14 Ocak'ta yapabildik. Etkisi en düşük olan aşıyı getirebildik. Çeşitlilik sağlayamadık. Onun da kaç doz sağlanabileceği tartışması var. Aşılamada 40 günü geride bıraktık. “Her gün 1 milyon yaparız” deniyordu. Şu an 200 bindeyiz. Toplumsal bağışıklığı yakalamak kolay olmayacak.

Yerli aşıda ne aşamadayız?

Yalnızca bir aşı Faz 2'ye geçmiş görünüyor. Sıkıntı yoksa Faz 3'e geçilecek. Ondan sonra acil kullanım onayı alınacak. Nisan ayına yetişmesi mümkün değil. Her şey yolunda giderse en az altı aya ihtiyaç var.

Kaynak: Sözcü

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.