Şirket sahibi işçileri mağdurları tehdit ediyor aba altından sopa gösteriyor

Şirket sahibi işçileri mağdurları tehdit ediyor aba altından sopa gösteriyor
CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, patlamanın yaşandığı Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nın sahibi Yaşar Coşkun'un, "Benim dışarıda olmam gerek işlerimi toparlayabilmem için, diğer işçilerin işsiz kalmaması için"

Sakarya'nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında yaşanan patlamaya dair aralarında fabrika sahiplerin de olduğu 5'i tutuklu 7 sanık, hakim karşısına çıktı.

CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da duruşmayı izledi.

CHP'li Engin Özkoç, ANKA'ya yapmış olduğu açıklamada, hala Sakarya gibi ilde, doğru dürüst bir Adalet Sarayı bulunmamasını eleştirdi.

Bu sebeple önemli davalar görülürken büyük sıkıntılar yaşandığını, "O nedenle bugünkü dava Ferizli’de yeni yapılan, yeni inşa edilen bir duruşma salonuna alındı. Tahmin ediyorum duruşmalar 5 gün sürecek. Bu dava Türkiye açısından çok önemli bir dava."

BU BİR İŞ CİNAYETİ

"Böyle bir davada asıl bakılması gereken şu; Kim suçlu? 13 yılda bir fabrikada 7 defa patlama olmuş ve en son 7 kişi yaşamını yitirmiş, paramparça olmuş. 120 insan da maalesef ağır şekilde yaralanmış. Biz bunların bütün sanıklarıyla, tanıklarıyla, yaşamını yitiren insanlarımızın yakınlarıyla iletişim içerisindeyiz.

Görünen şey bir facia. Bakın bilirkişi raporu şöyle diyor: Birincisi, patlayıcı madde üreten binaların arasında 25 metre olacak diyor. Patlayan binaların arasında 4 metre bile yok.

Birincisi bunu gerçekleştirmemişler. İkincisi, her binanın arasında 1 metre kalınlığında, binanın çatısının yüksekliğini geçecek şekilde yapılması gerekiyor. İşveren bunu da yapmamış.

Her binanın bina içerisinde soğutmayla alakalı son teknoloji uygulanmalı. Orada soğutmayla alakalı hiçbir tedbir alınmamış. 'Böyle maddelerde yoğun şekilde depolama olmamalıdır.'

Yoğun şekilde depolama olmuş burada. Bazı binaların depoların ruhsatı dahi yok. 4 tane 5 tane binanın Çin Mahallesi denen yerde ruhsatı bile yok.

Burada çok açık olan bir şey var, insanlar evlatlarını ve ailelerini geçindirmek için asgari ücretle işe girmiş, işverenin alması gereken tedbirler var, ama alınmamış.

Bakan böyle bir patlamadan sonra açıklama yapıyor, ben soru önergesi verdim, soru önergesine cevap veriyor; Buradaki gerekli denetimler yapılmıştır. Gerekli tedbirler alınmıştır."  

YILAN BİZİ ISIRINCA MI BAŞINI EZMEYE KALKACAĞIZ

Bakanın dediği gibi gerekli tedbirler alındıysa binalar arası mesafe neden 25 metre olmadığını, 1 metre set örülmediğini, neden soğutucu kurallarına dikkat edilmediğini, neden yoğun depolama yapıldığını soran Engin Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşveren daha çok kazansın diye, daha çok mu insan ölmesi gerekiyor. Bu insanların hayatı, çocukların hayatı parayla eşdeğer bir hayat mıdır? Burada birincisi; devletin çok samimi bir şekilde adaletin peşinde olması gerekiyor.

İkincisi; eminim ki içeride yargılama yapacak hakimler işçiden yana, mağdurdan yana olacaktır. Üçüncüsü, sivil toplum örgütleri nerede? Şurada bakıyoruz bir iki televizyon ekranı burada, içerde sadece bu konuyla alakalı olanlar var.

Peki nerede milletvekili arkadaşlarımız, nerede sivil toplum örgütleri, nerede bu konuyla alakalı insan hakları dernekleri, insan hakları yöneticileri? Yani, yılan bizi ısırınca mı başını ezmeye kalkacağız? Yılan vatandaşımıza bir şey yaptığında sesini çıkarmayanlar, yarın öbür gün bu yılan kendilerini ısırdığında çevrelerine bakıp böyle bomboş bir yer görürlerse ne yapacaklar? Çok merak ediyorum.

Sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, toplumun dinamikleridir, işte böyle zamanlarda insanların yanında olması gerekir.

Biz bu davanın sonuna kadar takipçisiyiz, örgütümüzle her şeyimizle, verdiğimiz demeçlere çok dikkat ediyoruz. Bu dava asla siyasete alet edilmemeli.

Asla şov yapılmamalı. İnsan olarak, insan ve vicdanı bir şekilde adalet aranmalıdır. Hendek için, insanlarımız için, işçilerimiz için adalet aramaya devam edeceğiz."

İşçilere rüşvet veriyor, 'Ben dışarıda olsaydım MÜSİAD başkanıydım' diyor. Allah sizi ıslah etsin. Allah size vicdan versin. içerideyken moral yemeği veren arkadaşlarına diyemiyor musun? 'Bu insanlar mağdur olmuştur, bunları içeri al' diyemiyor musun? Şöyle mi sesleniyorsun? 'Sesinizi çıkartmaz, ölülerin üstüne yatarsanız, para vereceğiz, görmezden gelirseniz hem de işe sokacağız' diyorsunuz.

Senin sözünü dinleyen, bir evlat yitirmiş insan varsa, ona arkamı önce ben dönerim. Ben evladının peşinde, hakkın hukukun peşinde olan, sana değil Türkiye Cumhuriyeti'nin, adaletine güvenen insanlarımın arkasındayım. Onun için bence daha çok konuşma. Çünkü bu insanların da bir sabrı var, orada oturan insanların bir tahammülü var daha fazla konuşma."

Kaynak: Anka Haber Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.