HABERDAR’ın Çizgisi!
HABERDAR her geçen gün büyüyor, güçleniyor, yaralara mehlem oluyor, olaylara el koyuyor.
Gündem belirliyor, gündem oluşturuyor, kamuoyu yaratıyor, karanlıkları aydınlatıyor.
Haber yapıyor, araştırma yapıyor, soruyor, soruşturuyor.
En önemlisi de sessizlerin sesi oluyor, ışığı oluyor, gözü kulağı olmaya çalışıyor.
Tabi ivme böyle hareket ederken çalışma arkadaşlarımız da değişiyor.
Kimi yoluna başka yerde başka kurumda devam ediyor kimi HABERDAR’ı tercih ederek bu çerçevede bu ışıkta toplumsal olayları yansıtmaya çalışıyor.
Her gazetecinin kendisine has bir kalem konuşturma dili vardır.
HABERDAR’da yaklaşık 30 kişi şöyle ya da böyle yazı yazıyor, haber yapıyor, söyleşi/röportaj yapıyor, emek veriyor, ter döküyor, bu işi gönül vererek gazete aracılığı ile bir şekilde duyarlı yayıncılık yapmaya çalışıyor.
Gazete yazarlarının kalem konuşturma dili bir birinden farklı olsa da HABERDAR’ın tek dili vardır.
Doğru, tarafsız, belgeli, tehdide ve şantaja ödün vermeyen, güçlünün değil haklının yanında yer alan habercilik anlayışı kendisine ilke edinen HABERDAR bu çizgisinden şimdiye kadar ödün vermemiştir, vermeyecektir de.
Şenol Demirci de kısa süre önce aramıza katılarak 20 yılı aşkın (14 yılı ulusal basında) devam eden gazetecilik yaşamına HABERDAR aracılığı ile sürdürmeye karar vermiş.
Bu gün 3. yazısı yayınlanan Demirci’nin de her çalışma arkadaşımızda olduğu gibi bir kalem dili vardır.
Mesela İlyas Öztekin aynı konuyu başka şekilde yazar, Hasan Girgin başka!
Hasan Hınıslı’nın bir olayı değerlendirme bakış açısı farklıdır, Baki Çiftçi’nin farklı.
Fakat konu köşe yazarlığından çıkıp haberleşince o zaman HABERDAR’ın yayın politikası konuşur.
Kimi yazarımız arada bir kulak çeker, parmak sallar, tebrik eder, taktir eder.
Kimi yazarımızın görüşü (Çatalca Erguvankent Kooperatifi’nde olduğu gibi) gazetenin yayın politikasıyla veya bakış açısıyla örtüşmeye bilir.
Zaten HABERDAR’da bunu bekliyor, bunu arzuluyor, bunu yapmaya çalışıyor.
Eğer bütün köşe yazarlarımızla aynı görüşe sahip olsak ayrı ayrı köşeler açmaya ne gerek var değil mi?
İşte böyle.
Şenol Demirci’nin ilk iki yazısını biraz farklı karşılayan bazı okurlarımızın ‘Ne oluyor HABERDAR’a’ diye sağda solda yakınmalarını duyduk.
Arkadaşlar bişey olduğu yok.
Bu çok sesliliktir.
Bu gazeteciliktir.
Bu özgürlüktür.
Farklı düşünmektir.
Farklı yazmaktır.
Farklı konuşmaktır.
Üstelik Şenol arkadaşımız da yazılarında işte tam da HABERDAR’ın yıllardır dile getirmeye çalıştığı kapalı kapılar arkasında başka, göz önünde başka konuşan siyasilerimizin ikiyüzlülüğünden yakınmıştır.
İnsanların yüzüne baka baka yalan söyleyen politikacılarımızdan bahsetmiştir.
Yıllardır bu halkı soyan, kandıran, çalan, çırpan zihniyetten bahsetmiştir.
Kimi bahsederken biraz daha farlı dil kullanarak ‘Sana göstereceğim aynayı konmayı’ der!
Kimi sen neymişsin be abi der!
İşin özeti bir gün herkese özgür ve bağısız basın lazım olacaktır.
En çok ta sanal kahramanlara lazım olacak tabi.
İşte bu gün yanlış yaptıkları için onları yerden yere vuran HABERDAR belki de o zaman da o zavallıları savunmak zorunda kalacak.
Kimsenin şüphesi olmasın.
Gerçek basın dostları sayesinde yıllardır gücüne güç katan HABERDAR yola çıktığı ilk günkü heyecan ve hevesle geldiği bu noktada gururla yoluna devam ediyor.
İyi haftalar…