Mehmet Mert

Mehmet Mert

Hayat -teröre rağmen- devam etmeli...

Hayat -teröre rağmen- devam etmeli...

 İnsanlık var oldukca; ölümler, savaşlar, kavgalar, katliamlar, hainlikler, alçaklıklar da var olmuştur.
Maalesef olmuştur ve olacaktır.
Geçenlerde bir kaç arkadaş memleket meselelerini konuşurken, arkadaşlardan birisi; ne yapacağız arkadaş, nasıl yaşayacağız! Demez mi?
Hemen atladım; arkadaşım, yüzyıllar önce insanlar nasıl yaşadılar.
O unutulmaz hikayeler böyle şartlarda yazılmadı mı?
O unutulmaz aşklar; - Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun – hikayeleri bu şartlarda yaşanmadı mı?
Ve bu şartlarda yaşayarak savaşanlar kahraman oldu.
Korkaklar ve yenilenler tarihin kapanan sayfalarında kendilerine yer edindiler.
*
Dün; Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM), resmi Instagram hesabı üzerinden bir açıklama yaparak 'Gösterilerimizi iptal etmiyoruz' kararı aldı.
Türkiye Futbol Federasyonu bütün maçları oynatma kararı aldı.
Ülke genelinde, eylence, organizasyon, konser, tiyatro programlarını devam ettirme kararı alanlar alkışlandı.
Diğerleri eleştirildi.
Hep birlikte ortak mesajımız şu olmalı; terörislere karşı, hainlere karşı, alçaklara karşı, bu güzel vatanı karıştırmaya çalışanlara karşı hayatımızın her bir ritmini devam ettirmeliyiz.
Korkmamalıyız.
Yılmamalıyız.
Eğilmemeliyiz.
Ancak bir şeyi de unutmamalıyız; hainlerin kim veya kimler olduğunu, düşmanlarımızın her an her yerde tetikte olduğunu, bütün düşmanlara karşı milletçe dayanışma içerisinde olmamız gerektiğini.
*
Peki biz böyle düşünüyoruz da ülkeyi yönetenler ne düşünüyor!
Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün, Çankaya'da düzenlenen terör zirvesinde bir araya gelerek ilk defa mecliste bulunan üç büyük siyasi parti ortak basın açıklaması yaptı.
Toplantı sonrası üç lider de şu ortak açıklamada bulundu; “Terör konusunda bütün siyasal partilerin ortak tavır takınması, teröre karşı hep birlikte mücadele etmemiz konusunda bir uzlaşmamız oldu. Terör bir insanlık suçudur, teröre karşı 80 milyonun ortak tavır alması gerekmektedir. Türkiye süratle terörü bitirmelidir. Terör bir ortak sorundur ve ortak mücadele etmemiz gerekir.”
Bu Türkiye için son derece olumlu bir gelişmedir.
Bu açıklama mutlaka tabana da yayılacaktır ve halktan da karşılık bulacaktır.
*
Üç parti liderinin teröre karşı ortak açıklama yaptığı saatlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise muhtarlara konuşarak 'seferberlik ilan ettiğini' açıkladı.
Açıkçası ben Erdoğan'ın seferberlik açıklamasını, resmi boyutu ile değil, insani ve vicdani boyutu ile ele alınması gerektiğini düşünüyorum.
Zira; bu durumun resmiyet kazanması halinde sivil vatandaşın gündelik hayatına da etkisi olacaktır.
Seferberlik hali, sadece askeri bir mesele olarak görülemez, seferberliğin ilan edilmesi durumunda her yaş ve sınıftan vatandaşın maddi ve manevi bazı sorumlulukları ve zorunlulukları bulunur, bu zorunluluklar ise her türlü mal ve hizmet yükümlülüğünü kapsadığı, kanunun iki numaralı maddesinde açıkça belirtilmiştir.
Madde 3'te; ''Seferberlik, hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen kısıtlandırıldığı haldir.''
Seferberlik ikiye ayrılır, 'Genel Seferberlik,' devletin tüm güç ve kaynaklarını karşılamaya yönelik, devlet tarafından ülkedeki tüm kaynaklara ve mal varlıklarına dahi el konulabileceği bir ortam gerektirmektedir.
Kısmi Seferberlik ise, ülkenin sadece belli bölgelerini kapsayacak şekilde uygulanır ve bütün kaynakların kullanımını gerektirmez.
Kısacası, Erdoğan'ın ilan ettiğini söylediği seferberlik halinin resmiyete dökülmesi durumunda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamı devlet için çalışan, çalışma zorunluluğu olan, malına mülküne, her türlü özel bilgisine erişilmesi ve el konulması mümkün hale geldiği bir ortamda yaşamak zorundadırlar.
*
Bir başka deyişle de Cumhurbaşkanı Erdoğan işin ne kadar ciddi boyuta geldiğini vurgulamak adına gerekirse seferberlik ilan edeceğini açıklayarak ülke olarak herkesi birlik, beraberlik ve dayanışmaya davet etmiştir.
Şahsen ben bir yurttaş olarak seferberlik açıklamasını kendi adıma öyle anlıyorum.
Ve şunları da ekliyorum; teröre rağmen hayat eksiksiz devam etmeli.
Tiyatrolar sahne almalı.
Konserler iptal edilmemeli.
Şarkılar susmamalı.
Maçlar oynanmalı.
Alışverişler sürmeli.
Geziler, seyahetler, etkinlikler, düğünler, bayramlar yapılmalı.
Ve bütün bunları yaparken teröre karşı duyarlıklar da unutulmamalı, güvenlik görevlilerine, polisimize, askerimize yardımcı olunmalı, şüpheli kişilere göz yumulmamalı.

Molotof patladı HDP’liler göz altına alındı!
Şüpheli dedik de mesela dün gece HDP Büyükçekmece İlçe Başkanlığı'na molotof kokteyli atıldı ihbarı geliyor.
HDP'nin Tepecikte bulunan ilçe binasına giden polisler binada Abdullah Öcalan posteri görünce anında orada bulunan tüm partilileri gözaltına alıyorlar.
Çağlayan’a gönderilen HDP'liler buradaki sorgulamanın ardından serbest bırakılıyor.
Bu arada HDP seçim arabası ve ilçe binası kimliği henüz belirlenmeyen kişilerce ateşe veriliyor.

İmamoğlu ve Tıraşoğlu isyanlarda!
Dün bölgemiz bir haberle sarsıldı.
Habere göre; bölgemizin ünlü inşaat firmaları, - Keleş İnşaat, Gül inşaat, Beyazlar İnşaat – Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve eski Beylikdüzü Belediye Başkanı Orhan Tıraşoğlu'na, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen 'FETÖ' soruşturması kapsamına yönelik operasyon yapılarak, adı geçen isimlerin konutlarında ve şirket merkezlerinde arama yapıldı.
Dün İmamoğlu ve Tıraşoğlu basın açıklaması yaparak kesinlikle herhangi bir ihbar almadıklarını ifade etti. 
İş yerlerinde ve evlerinde bir arama yapılmadığını dile getirdi. 
Kesinlikle FETÖ'yle ilgili hiçbir ifadelerine baş vurulmadığını açıklayarak, adeta isyan ediyorlardı.
Bir gazeteci olarak asılsız, astarsız, belgesiz haberlere şahit oldukça, mesleğimiz adına üzüntüden başka elimizden bir şey gelmeyince biz de isyan etmekten başka bir şey yapamıyoruz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi