İşbirlikçi parti zor durumda kaldığında,sözde milliyetçi partinin imdadına koşması,işbirlikçi partinin işi olmadığı gibi sözde milliyetçi partinin de planı değil.İkisinin de ipleri başka ellerde  olduğu için iş,ikisinin de dışında ayarlanıyor.

2007’de AKP kendi içinden birini Cumhurbaşkanı seçemeyip muhalefetle anlaşarak tarafsız ve demokrat birini Cumhurbaşkanı seçmek zorunda kalınca,hiç beklenmedik bir anda milliyetçi parti ani bir çıkış yaparak,sert muhalefet yapar gibi göründüğü AKP’ye,”getir Cumhurbaşkanı adayını da seçelim”dedi ve AKP’nin adayını Cumhurbaşkanı yaptı.Bu parti bunu kendi iradesiyle mi yaptı?

İktidara stepnelik görevi verilen bu milliyetçi parti,20014 seçimleri sonunda mecliste çoğunluğu yitiren AKP’ye meclis başkanlığını da ikram etti.Muhalefet % 60 çoğunluğa sahip olduğu halde AKP adayının seçilmesini sağladı.Böylece bu parti,iktidar partisinin seçim sonuçlarını tanımayarak ülkeyi yeniden seçime götürmesine çanak tuttu.Yeniden seçimde AKP’nin mutlak çoğunluğu yakalama ihtimaline olanak tanıdı.Millet üzerinde deneme yapmasına fırsat tanıdı.

Milliyetçiliği ayakları altına aldığını söyleyen fakat 13 yılda 10 kere milliyetçi söylemle milletin karşısına çıkan ümmetçi parti,1 Kasım seçimlerine giderken yine milliyetçiliğe sarıldı.Konjonktür öyle gerektirdiği için milliyetçi görünümle seçmenin karşısına çıkacak.O buna hazırlanırken sözde milliyetçi parti yine sahneye atıldı.Ümmetçi partinin milliyetçilik söylemi lafta kalmasın diye,mirasına konduğu en milliyetçi adamın milliyetçi mebus oğlunu,kendisine “kafa tasçı” diyen partiye önce bakan sonra mebus adayı olarak verdi.Partisindeki gerçek milliyetçi mebusu da liste dışı bıraktı.Bunları bu parti,kendi isteğiyle,kendi iradesiyle mi yaptı?

Kasım seçimlerinde ümmetçi parti,yedek gücü olan partiden transfer ettiği koyu milliyetçi adayla,milliyetçi oyları güya torbalayacak.Hesabı bu.Bunun karşılığında can simidi partiye bir şey verecek mi yoksa bu zamana dek davrandığı gibi mi davranacak?

Buna ipleri elinde tutan karar verecek.