KANAL İSTANBUL VE OLASI ÇEVRE FELAKETLERİ
Eşimin rahatsızlığı dolayısıyla geçtiğimiz 8-10 gün gelen E-postalarla pek ilgilenememiştim. Sevgili Kardeşim Yılmaz Aktürk devamlı takip ettiğim Prof. Dr. Mehmet Ali Kökpınar’ın gönderisini bana göndermiş. Bölgemizi ve doğayı yakından ilgilendirdiği için ana fikre dokunmadan küçük eklemelerle sizinle paylaşıyorum.
“Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Değerli Okurlarımız, Güzel İstanbul’umuz, dünyanın en güzel kentlerinden biridir. Özellikle, Durusu (Terkos), Küçükçekmece, Büyükçekmece ve Sazlı Bosna gibi göllere sahip bölgenin tatlı su havzası YAŞAMSAL AÇIDAN çok önemli. Bu bölgeye 3. Hava Alanı, 3. Köprü, Çevre Yolları yapılması buralarda yaşayanlar için dünyamızın geleceğinde en büyük sorun sayılan su temini için yaşamsal kaynakların yok edilmesi demek. Küçükçekmece Gölümüz saten kullanılmaz halde, Büyülçekmece Gölü de tehdit altında.
Çevrelerinde korunması gereken alanlara ve su havzalarına yapılan binalar göllerimizin artık su toplayamaz hale getirdi. İğneada tarafından, Melen çayından borularla göllere su taşınması, yerüstünde kalmayınca sondajlarla yer altı sularının göllere taşınması bundan. Şimdi de KANAL İSTANBUL denilen ve İstanbul’umuzu yaşanmaz hale getirecek çılgın ve aymaz proje ile Küçükçekmece Gölümüzü de tankerlere terk edecekmişiz. Yani 50 Km uzunluğunda, 150-160 m genişliğinde ve 25 m derinliğinde, 10 milyar dolar bedelle yapılması Yüksek Planlama Kurulunca da onaylanan bu çılgın projeler ile Terkos Gölümüzü ve su havzalarını kaybedeceğiz. Ayrıca bu çılgın kanal üzerine E-5 yolu, TEM otoyolu ve Tren yolumuz için de en az yüksekliği 60 m (20 katlı bina) olan 3 köprü yapılması gerekecektir.
Çünkü 25 m derinliği olacak bu kanaldan şilep ve gemilerin geçmesine izin verecek yükseklikte olmaları gerekiyor. İstanbul Boğazına yapılması düşünülen 3. Köprü için kaybedeceğimiz yeşil alanlarımız için duyduğumuz çevresel kaygılarımızı söz konusu ederken bir de başımıza bu kanalla 3 köprü daha çıktı. Üstelik, Trakya kentlerimize geçişler de sadece bu köprülerle olacaktır. Hocamız diyor ki, stratejik bir yanlış yapılıyor. Çünkü olası askeri ihtiyaç ve harekatlarda tanklar ve diğer askeri araçların da geçişleri bu köprülerden olacaktır. Geçmişte bir çok defa değindiğim gibi yöneticilerimiz ve danışmanları, Avrupa ile TIR bağlantımıza büyük katkı verecek olan Çanakkale’ye neden bir köprü yapmayı düşünmezlerde İstanbul’umuza yapmayı düşündükleri çılgın kanal ve en az 4 köprü için milyarlarca dolarlık kaybımızı göze alırlar. Bu süreçte yöneticilerimiz, sanki İstanbul Boğazından geçecek gemiler Çanakkale’den geçmeyeceklermiş gibi bir varsayımla hareket ediyorlar.
Çevrelerinde korunması gereken alanlara ve su havzalarına yapılan binalar göllerimizin artık su toplayamaz hale getirdi. İğneada tarafından, Melen çayından borularla göllere su taşınması, yerüstünde kalmayınca sondajlarla yer altı sularının göllere taşınması bundan. Şimdi de KANAL İSTANBUL denilen ve İstanbul’umuzu yaşanmaz hale getirecek çılgın ve aymaz proje ile Küçükçekmece Gölümüzü de tankerlere terk edecekmişiz. Yani 50 Km uzunluğunda, 150-160 m genişliğinde ve 25 m derinliğinde, 10 milyar dolar bedelle yapılması Yüksek Planlama Kurulunca da onaylanan bu çılgın projeler ile Terkos Gölümüzü ve su havzalarını kaybedeceğiz. Ayrıca bu çılgın kanal üzerine E-5 yolu, TEM otoyolu ve Tren yolumuz için de en az yüksekliği 60 m (20 katlı bina) olan 3 köprü yapılması gerekecektir.
Çünkü 25 m derinliği olacak bu kanaldan şilep ve gemilerin geçmesine izin verecek yükseklikte olmaları gerekiyor. İstanbul Boğazına yapılması düşünülen 3. Köprü için kaybedeceğimiz yeşil alanlarımız için duyduğumuz çevresel kaygılarımızı söz konusu ederken bir de başımıza bu kanalla 3 köprü daha çıktı. Üstelik, Trakya kentlerimize geçişler de sadece bu köprülerle olacaktır. Hocamız diyor ki, stratejik bir yanlış yapılıyor. Çünkü olası askeri ihtiyaç ve harekatlarda tanklar ve diğer askeri araçların da geçişleri bu köprülerden olacaktır. Geçmişte bir çok defa değindiğim gibi yöneticilerimiz ve danışmanları, Avrupa ile TIR bağlantımıza büyük katkı verecek olan Çanakkale’ye neden bir köprü yapmayı düşünmezlerde İstanbul’umuza yapmayı düşündükleri çılgın kanal ve en az 4 köprü için milyarlarca dolarlık kaybımızı göze alırlar. Bu süreçte yöneticilerimiz, sanki İstanbul Boğazından geçecek gemiler Çanakkale’den geçmeyeceklermiş gibi bir varsayımla hareket ediyorlar.
Değerli Arkadaşlar, KANAL İSTANBUL projesi ile dile getirmeye çalıştığım çevre felaketlerine karşı halkımızın, sizlerin, STK’ların, tüm yöneticilerimizin ve danışmanlarının dikkatini çekebilirim ve de gereken önlemleri de zamanında hep birlikte alır, bu projeyi iptal ettirebiliriz. Özellikle, olası çevre kirliliği için alınması gereken önlemler ne kadar gecikirse, olası çözümlerinde o kadar zorlaştığı sonucunu, bilgilerinize sunmak isterim. Aksi halde dünyamızı ve onun en güzel ülkesinin en değerli kenti İstanbul’umuzun doğal yaşam olanaklarını göz göre göre kaybedeceğiz. Evet Sevgili Okuyucularımız, Hocamın yazısına ana fikir olarak sadık kalarak size sundum. Makine Mühendisleri Odası ile 3. Köprüye HAYIR diye bağıra bağıra Kadıköy’de, Ankara’da yapılan yürüyüşler bir sonuç vermedi. Aynı tüm Türkiye’de derelere konulan HES’lere (Hidro Elektrik Santraller) HAYIR dediğimiz gibi. Oralarda araziler satıldı. Yandaşlar topladı. Değerleri 5’le, 10’la çarpıldı. Çılgın Kanalı yapacaklar, kenarında yalılar yapacaklar bulundu. Boşa çalışmayalım demeyeceğim, AMA UYUMUYORUZ DİYECEĞİZ. Haftaya ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi (Emekli), halen Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Saydam’ın KANAL İSTANBUL incelemelerinde vardığı sonucu sizlere sunacağım. Sağlıklı Kalmanız dileklerimle.