Baki Çiftçi

Baki Çiftçi

KARDEŞ KOKUSU

KARDEŞ KOKUSU


“Aptallığın en açık kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp, değişik sonuç almayı beklemektir”.
                                                         Albert Eintein

Bu söz son zamanlarda ülkenin içinde bulunduğu duruma vurgu yapması düşüncesiyle, birçok yazı ve söyleşide sosyal medyada çokça kullanılır oldu.
Yukarıdaki sözü bireyler üzerinde  değerlendirildiğinde  eylem ve davranışlarında, hayatla ve çevreyle kurduğu ilişkide konuyla ilgili görüş belirtenlerin  tanımı; delilik, aptallık, kendinden menkul hatayı hep dışarıdan, ötekinde gören dar kafalılık, bilgisizlik ve aşırı egoizm vb. ifade ediyorlar.
Ya bunu birden fazla kişiler, gruplar, topluluklar, partiler medya hatta devletler yaparlarsa,  işte orada durmak gerekiyor. Çünkü toplu olarak yapılanlar toplumsal niteliğe bürünüyor. Zararları bütün bir çevreyi geniş halk yığınlarını etkisi altına alıyor.
Ne yazık ki içinde bulunduğumuz güncel gerçeklik bu. Bu durum sorumlu sorumsuz, suçlu masum koca bir topluma acı, kan, gözyaşının yanında, ilkel milliyetçi histeriyi, savaş kışkırtıcılığı olarak kendini gösterirken, barış ve insanlık suçu olarak tarihe mal oluyor. Sadece bu günü çekilmez hale getirmekle kalmıyor, gelecek kuşakların da yaşamını ipotek altına alıyor.
Geçtiğimiz Pazar günü Van da 7.2 büyüklüğünde bir deprem oldu. Canlar yandı. İnsanlar evsiz yurtsuz kaldılar. Yakın tarihimizde bakıldığında;  GEDİZ 28.03.1970-1086 kişi,  BİNGÖL 22.05.1971-878 kişi,  LİCE 06.09.1975-2385 kişi,  ÇALDIRAN-MURADİYE 24.11.1976-3840 kişi,  ERZURUM 30.10.1983-1155 kişi,  ERZİNCAN 13.03.1992-653 kişi,  ADANA-CEYHAN 27.06.1998-145 kişi, KOCAELİ  17.08.1999 -17127 kişi,  BOLU-DÜZCE 12.11.1999 845 kişi,  BİNGÖL 1.5.2003-176 kişi, AĞRI-DOĞUBEYAZIT 2.7.2004-18 kişi ve yine VAN… Geçmiş bütün depremlere o günün siyasi iktidar, devlet ve medya tepkilerine bakın tıpkının aynısı, ‘taktiri ilahiyle başlayıp’, ‘hak ettiler’e uzanan nakaratlar.  17 Ağustos1999  Marmara büyük depremine dönüp bakın tıpkının aynısı. Her seferinde aynı şeyi yapıp farklı sonuçlar beklemek bu olsa gerek. Devletin, siyasilerin, medyanın müteahhit takımının tümden eğemen sınıfların davranış ve algılarının dünden farklı olacağını umuyor musunuz?
Deprem vergilerini gündeme getiren deprem uzmanı bir profesörü sansürleyen devlet televizyonuna bakınca anlarsınız.  Bencileyin bu durumu toplumsal körlük, delilik, gerilik olarak tarif etmek çok mu haksızlık olur?
Yalnız Van depremi başka bir acı gerçeği de ortaya çıkardı. Özellikle görsel ve sosyal medya üzerinde “Oh olsun Kürtlere, Allah cezalarını verdi” mealinden toplumsal utanç olarak kendini gösteren şovenizmin, ayrışmanın hangi aşamaya geldiği açısından dikkatle izlenmesi gerekir.
Neyse ki hala halklarımızın birlikte yaşama talebi, zor zamanlarda yardımlaşma ve dayanışma gücü ırkçı kışkırtmaları etkisiz kılacak güçte.
Bölge milletvekili Selahattin Demirtaş ın “affet bölgesine gelen her battaniyede, her giyside kardeş kokusu var “ demesi, ülkenin her köşesinde başta belediyeler ve sivil toplum kuruluşları eliyle yardım kampanyaları, yüreği kararmış beyni nazi kafatasçılığından öte geçememiş, dilinde kan ve intikamdan başka değer taşımayanların savaş kışkırtıcılıklarını kursaklarında bırakacaktır.
Bize gelince hiç kimse, hiç bir şey için BARIŞI ve Kardeşliği
savunmaktan alıkoyamaz.
Sevgili dostum Cemalettin Hoca’nın mesajında dediği gibi;
Acının ve ölümün coğrafyası yoktur.
Çünkü gözyaşının rengi
Dünyanın her yerinde aynıdır.
Başkasının ölümüne gülümseyen herkes gün
gelir kendi gözyaşında boğulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baki Çiftçi Arşivi