Baki Çiftçi

Baki Çiftçi

MÜSLÜMAN BURJUVALAR ve MÜSLÜMAN EMEKÇİLER

MÜSLÜMAN BURJUVALAR ve MÜSLÜMAN EMEKÇİLER

 Ne zamandır yukarıdaki başlığa uygun bir yazı kaleme almak, toplumsal çelişkilerin kaynağı olan emek ve sermaye arasındaki eşitsizliğe adaletsizliğe müslümanlık cephesinde düşüncelerimi yazmayı tasarlıyordum. 16 Mart 2010 tarihinde e-mail adresime Mehmet Şevki Eygi tarafından kaleme alınmış bir yazı düştü. Bu tür yazılar birileri tarafından her yere gönderiliyor sanırım.
 16 Şubat 1969 kanlı Pazar diye kara bir leke olarak tarihe geçen 6. Filo�yu protesto mitingine saldıranların başındaki adamlardan olan, o zaman Amerikan emperyalist işbirlikcisi, şimdi önemli bir şahsiyet ve din bilgini geçinen şahıs �okul ve cezaevleri� konusunda döktürmüş! Yurtseverleri sol ve devrimcileri din düşmanı ilan ederek emperyalizmin hizmetine girenlerin, elini bağımsızlık savunucularının kanıyla yıkayanların,  şimdi emperyalizmin açik pazarı haline getirilen ülkede  kendi günahlarının bedelini  Müslümanlık tül perdesinin arkasına gizlenerek ruhlarındaki ve bedenlerindeki günahları temizleyebilirler mi?
 Neyse biz gelelim burjuva Müslümanlarla emekçi Müslümanlara. Tarih boyunca dinlerin bir egemenlik, güç ve devlet ideolojisine dönüştüğünü kim inkâr edebilir? İnsanlığın tarih için geçirdiği evreler ekonomik � sosyal ve ideolojik değişim ve dönüşümlerde dinler egemenliğin vazgeçilmez dayanağı oldu. Bu durum semavi dinlerin ortak özelliklerindendir. Hal böyle olunca feodal devlette kral ve padişah mülkün sahibi o mülkün üzerinde yaşayanlar da egemenliği elinde bulunduranların sinsile yoluyla tebaası, yani kulu, kölesi. Kapitalizm çağında ise özel mülkiyeti elinde bulunduran azınlık sermaye ve onun karşısında ücretli emek  tarihdeki yeni aldı.
 Bu gün hiç bir şeyi değişmez ve değiştirilemez bir dinsel ideolojiyi topluma dayatan din baronları tarihin diyalektiğine yenik düşseler de, hala zaman ve fırsat buldukça egemenliklerinin bir parçası olarak dini çıkar aracı olarak kullanmaktan geri durmazlar. En basiti zengin bir müslümanla yoksul bir müslüman namaz safının neresindedir? Cenaze namazlarına iyi bakın, yoksul müslümanlar her zaman sıranın en arkasındadırlar. Yani �müslüman kardeşliği� iddiası toplumsal eşitliğe yol açmıyor açmadı.
 Müslüman işadamının, Müslüman işçisine eşit ve adil davrandığını kim söyleye bilir? Müslüman işadamının çocuklarının gelecek kaygısı ile, işçi Müslüman�ın çocuklarının gelecek kaygıları aynıdır� diye bilir miyiz? Müslüman işadamının kapitalizmle sorunu ne kadardır? Müslüman zenginin parası durduk yerde kendiliğinden çoğalmıyorsa (doğurmuyorsa) parasının katlanarak çoğalması Müslüman emekçinin el emeği, göz nuru alın terinden değilse, Müslüman zenginin zenginliği Allah vergisi olabilir mi?
 % 99�u Müslüman olan bir ülkede insanlarımız arasındaki bu denli derin olan gelir dağılımındaki eşitsiz adaletsiz durumu nasıl izah etmeli? Hadi diyelim koyu kapitalizm savunucusu ve uygulayıcısı iktidarlar eliyle bu dengeler bu denli bozuldu. Peki sekiz yıldır İktidar olan milli görüş ocağından, ehli İslam mayasından pişerek, ayrıca nerede ise tüm tarikat ve cemaatlerin fiili katılımlarıyla gelen, tek başına iktidar bir siyasi erkin elinde bulanan Türkiye gelir dağılımında dünya sıralamasının neresindedir? Sevgili Müslümanlar merak ediyor musunuz?
Ya da  �kanlı pazarcı� Mehmet Şevki Eygi�nin Hacı Nazif Çelebi adında bir zengine �O cömert ve kerim bir zengindi� diye överken Müslüman emekçiler cömert ve kerim zenginlerin lütfuna mı bırakılmalı?
 Evet, açılan her okul bir cezaevi kapatır mı? Herkesin talebi isteği kapatmalıdır. Bu gün olduğu gibi kapatmıyor mevcut cezaevleri yetmiyorsa, ülkede gelir dağılımına iyi bakın, görecek gözünüz, adaletli bir yüreğiniz varsa nedenini anlarsınız.
 Her şeyin metalaştığı alınıp satılır hale geldiği bir ekonomik düzende � Ahlak, iffet, fazilet� gibi değerleri bulamazsınız. Çünkü Eygi gibilerin buna katkısı çok fazladır.
 Bu genelde emekçilerin, özelde emekçi Müslümanların günahı değildir. �Sağlıklı dengeli bir toplumda az suç işlenir� sözünde  �Sağlıklı dengeli� bahsi geçen konu kul hakkıysa, kul hakkının ülkemizde yine %99 müslüman olanların ülkesinde bu denli pervasızca ihlal ediliyorsa, din baronlarının emekçi Müslüman halkın kutsal değerlerini zenginliklerini ve servetlerini artırmanın aracı yapmaktan  başka nasıl izah edilebilinir?.
 Bu yazıda insanların kutsal değerlerini eleştirmek gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Tam aksine gelir dağılımının vahşice çiğnendiği bir yönetimde kutsal değerlerin siyasetin, iktidarın ve servet edinmenin aracı olarak kullanmanın toplumda onarılması zor ve zaman alıcı yaraların yol açtığı zararları tartışmaya açmaktır.
Son söz; bizim talebimiz; antikapitalist bir düzlemde herkesin toplumun ihtiyaçlarına göre üretmek, ününün eşit ve adil paylaşmasını gerçekleştirmektir. En temel insan hakkı olan beslenme, barınma, eğitim, sağlık ve sosyal güvence temelinde, çağdaş hukuk ve adalet güvencesinin kurumasında, eşit,özgür ve onurlu bir yaşam kurmadıkça bu  hedefe giden kanallar açılmadıkça kimse Müslüman zengin ve Müslüman emekçi kardeşliğinden bahsetmesin
Sözün özü; �İyi yönetilen bir ülkede yoksulluk ayıptır. Kötü yönetilen bir ülkede zenginlik ayıptır.� Özdeyişi bize zenginliklerini ayıplar üzerine kurmuş laik burjuvamıza, şimdi Müslüman burjuvalarda katıldılar. Eh bin yıllık kerpiç altında yaşayarak bilmem kaçıncı kez kerpiç altında ölen bu ülkenin köylüsünün, Müslüman emekçisinin bin yıllardır değişmeyen kaderinin sorumlusu kul hakkının çiğnendiği adaletsiz gelir dağılımında ve her dönemin egemenlerinin ayıpları değilse nedir? Hele bir sorun kendinize cevabını mutlaka bulursunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baki Çiftçi Arşivi