Mehmet Mert

Mehmet Mert

Nevruz...!

Nevruz...!

Nevruz'u bilen biliyor, bilmeyen başka sanıyor.
Bakın 2011 yılında yazmışım bu yazımı.
Aradan geçen 4-5 yılda köprünün altından çooook sular geçti.
O kadar geriye gitmeye gerek yok. Daha 2015 yılında meydanlarda Öcalan posterleri.
Sarı, yeşil, kırmızı flamalar.
Halaylar.
Türküler.
Ama bugün bunlardan eser yok.
Baş döndürücü bir şekilde ülkemizde gündem değişmekte.
Kim bilir 4-5 sene sonra daha neler yaşayacağız, nelerden bahsedeceğiz, neler konuşacağız.
Neyse, bugünlük burada kesiyor ve beş yıl önce yazdığım 'nevruz' hakkında bilgilendirme yazımı tekrar sizlerle paylaşıyorum.
*
Gelin bugün siyaseti bir kenara bırakarak Nevruz/Yenigün Bayramı’nın tadını çıkaralım.
Biliyorum siz politikacılar için biraz zor ama ben bugün çocuklarla beraber bu güzel bayramın tadını çıkaracağım.
Hadi bari bilenler tekrar etsin bilmeyenler bir kez daha Nevruz’un tarihçesini okusun.
Buyurun;
Nevruz Bayramı Farslar, Türkler, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar'la beraber neredeyse tüm kuzey yarımküre tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da başka bir değişle doğanın uyanışı ve bahar bayramı.
Aynı zamanda, Zerdüştlük, hem de Bahailer  için de kutsal bir gündür ve tatil olarak kutlanır. Günümüz İran'ında, her ne kadar İslami bir kökeni olmasa da bir şenlik olarak kutlanır.
Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder. Bazı topluluklar bu bayramı 21 Mart'ta kutlarken, diğerleri kuzey yarım kürede ilkbaharın başlamasını temsilen, 22 veya 23 Mart'ta kutlarlar.
 Nevruz geleneğinin tarihin en son Buzul Çağı'nın bitmesinden hemen önceki günlere yani 15.000 yıl öncesine kadar uzanır.

Türklerde Nevruz
Orta Asya'da Nevruz bayramlarında geleneksel olarak pişirilen sümelek buğdaydan yapılan bir çeşit tatlıdır.Türkiye'de bir gelenek Türk Cumhuriyetleri'nde ise resmî bayram olarak kutlanırken, 1995 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti tarafından Bayram olarak kabul edilen bir gün haline gelmiştir. Türklerin Ergenekon adlı yerden demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder. Türk kavimleri tarafından M.Ö. 8. yüzyıldan günümüze kadar her yıl 21 Mart'ta kutlanır.
Türk Takvimi'nde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme Çağ adı verilirdi. Bir çağ iki saat, dolayısıyla bir gün de 24 saatdir. Herbir çağ ise sekiz Keh ten ibarettir. Yılbaşı olarak gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı 21 Mart, Nevruz günü olarak kutlanır.
Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah'ın Celali Takvimi'nde yılbaşı olarak belirlenen 21 mart, Divânü Lügati't-Türk'te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir. Tarihte pek çok devlet tarafından bayram ve gelenek olarak kutlanmıştır. Bunların başında Anadolu beylikleri, Eski Mısır, İran, Safavi, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gelir.
Selçuklu ve Osmanlı'da millî bayram olarak kutlanan Nevruz, Nevruziye adlı şiirlere ve şenliklerle ziyafet verilerek kutlanırdı. Özel olarak hazırlanan Nevruziye adlı macun Osmanlı döneminden kalan bir kültür olarak bu gün hâlâ Manisa'da 21 Mart'ta Mesir macunu şenlikleri yapılmaktadır. Alevi ve Bektaşiler arasında da kimi yorelerde eski takvime atfen Mart Dokuzu adi verilerek kutlanan Nevruz'da özel ayinler yapılırdı, yine Zerdüştler ve Yezidiler'de 21 Mart'ı bayram olarak kabul etmişlerdir.

Kürtlerde Nevruz
Kürtler Nevruz'u 18 ile 21 Mart arasında kutlarlar.
Bu bayram ile Kürtler çoğunlukla şehir dışındaki bölgelerde ve açık alanlarda bir araya gelir ve gelmekte olan ilkbaharı kutlarlar. Kadınlar rengarenk elbiseler giyerler ve başlarına pullarla süslenmiş ışıltılı örtüler örterler. Topluluk büyük bir ateş yakar ve bu ateşin etrafında dans ederek ya da üstünden atlayarak büyük bir coşkuyla bu bayramı kutlarlar.
Kürt yazar Musa Anter'e göre Nevruz aslında Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustosta kutlanıyordu ancak daha sonra Arap Takviminin kabul edilmesiyle bu kutlamalar Mart ayına kaymıştır. Bu efsane Kürtler tarafından kendilerini güçlü ve farklı hissetmeleri için bir hatırlatıcı güç olmaktadır ve yaktıkları ateşte özgürlüklerinin simgesi haline gelmiştir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi