Mehmet Mert

Mehmet Mert

Provokasyona dikkat...

Provokasyona dikkat...

 Tarifsiz acılar yaşıyoruz.
Akıl almaz olaylar, saldırılar, patlamalar, kavgalar, sataşmalar, atışmalar.
İnsanı en çok da güvendiği kişi ve kurumlar üzüyor.
Tamam Türkiye'ye dört bir yandan oyunlar oynanıyor.
Komplolar düzenleniyor.
Provokasyonlar yapılıyor.
Bunu hepimiz biliyoruz.
Peki yapmamız gereken daha doğru hareketler ve şeyler varken HDP binalarına saldırmak nerden çıktı.
İnsanları kışkırtmak nereden çıktı.
Bu saldırıları yapan, yaptıran, düzenleyenleri alkışlamak nereden çıktı.
Hangi akla hizmet ediyoruz.
Aman ha...
İşte düşmanların, terörün, iş birlikçilerin tam da istedikleri bu.
Ve bunu isteyenlere karşı yapmamaız gereken en önemli şey kesinlikle sağduyuyu elden bırakmamak.
Kesinlikle bir birimize düşmemek.
Kesinlikle düşmanı iyi tanımak.
Kesinlikle devletin, bizleri yönetenlerin, askerin, polisin işine karışmamak ve onlara bu işleri daha sağlıklı yapmaları için yardımcı olmak.
Şöyle kaldırın kafanızı bakın bakalım.
Burnumuzun dibinde iç savaş yaşanan ülkelerde neler oldu.
Bu yapılanların aynısına yelkenmek olacak iş mi.
*
Dün sosyal medyadan şu mesajı paylaştım; "Ben, bir Kürt ırkçısına karşı Türküm, bir Türk ırkçısına karşı da Kürdüm.
#TürkKürtKardeştir.”
Mesajıma inanılmaz destek geldi     takipçilerden.
Haksızlar mıydı.
Haksız mıydım.
Haksız mıyız.
Irkçılık da nereden çıktı.
Ayrımcılık da nereden çıktı.
Tamam dün ülkede bir barış havası esiyordu, belki barajı aşsın diye çoğumuzun oy vermeyi düşündüğü siyasi parti HDP bugün gereksiz bir saldırıya uğramakta.
HDP'ye milyonlar oy verdi.
HDP'ye bir çok kesim sempati ile yaklaştı.
Hadi buyurun şimdi bu milyonları da     suçlayalım.
Bu kimin ekmeğine yağ sürer.
Tabi ki terörün, tabi ki düşmanın, tabi ki işbirlikçilerinin.
*
Bu konuda zaten yargı işini yapmakta.
PKK ile, DEAŞ ile, PYD ile iş birliği yaptıkları saptanan veya şüphelenilen kişiler bir bir yargının önüne çıkarılmakta.
Ne yazık ki devletin içinde de hain şüphelisi olanların, aynı şekilde yakasına yapışılmakta.
Evet son günlerde üst üste yapılan saldırılarda da hainliklerin izi sürülmekte.
Ancak; bütün bunlar devletin yetkili organlarının işi.
Biz yurttaşlara düşen; olanları sağ duyu içerisinde izlemek, sakin olmak, devletin bütün organlarına görevlerini yapmaları anlamında yardımcı olmak.
Her zamanki gibi birlik ve beraberlik içerisinde kenetlenerek ortak paydamız Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda buluşmak.
*
Buyurun size işte.
Büyükçekmece, Beylikdüzü, Silivri HDP ilçe binalarına ard arda saldırılar oldu.
Şimdi polis jandarma bir taraftan terör ile mücadele ederken bu saldırganlarla nasıl başa çıkacak.
Bunları nasıl kontrol edecek.
Ne yazık ki üzülerek yazıyorum ama sosyal medyada bir çok tanıdığım da bu saldırıları düzenleyenlere destek verir mesajlar paylaşmaktalar.
Hadi genç tecrübesiz olanları az da olsa anlayabiliyoruz.
Hadi bir anlık öfkeye kapılan, şehit yakınlarını anlayabiliyoruz.
Ancak bazı kişiler var ki onları anlamak     çok zor.
Siyasi parti yöneticileri mi dersiniz, iş adamları mı dersiniz, belediye görevlileri ve yöneticileri mi dersiniz.
*
Umarım güvenlik görevlileri ve devletimizin yetkili organları bu kişilere karşı da gereğini yapar.
Aksi halde çok ciddi problemler bizleri bekler ki, o zaman da hainlerin, terörün, düşmanın ekmeklerine yağ sürülmüş olur.
Evet hepimiz tepkiliyiz.
Evet hepimiz üzgünüz.
Evet hepimiz üst üste gelen hain saldırılardan sonra bir an önce birşeyler yapmak istiyoruz.
Ama yapılması gereken en son şey sokağa çıkarak siyasi parti binalarına saldırmak olmalı.
Yapılması gereken en son şey, askerimize rağmen, polisimize rağmen, devletin organlarına rağmen, yurttaş olarak bizlerin, silahlanarak sokağa çıkmak olmalı.
*
Buradan tüm duyarlı yurttaşlara sesleniyorum.
Duyarlı siyasi parti yöneticilerine.
Duyarlı medya mensuplarına.
Duyarlı devlet görevlilerine.
Lütfen söylemlerimizde, ifadelerimizde, seslenişlerimizde, konuşmalarımızda bu anlamda mesajlara yer verelim.
Tüm Türkiye'nin bütün bu karanlık günlerden ancak ve ancak; akıl yolu ile, mantık yolu ile, sağduyu ile çıkacağını vurgulayalım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Mert Arşivi