Mono Elektrik en iyisi olacak

Mono Elektrik en iyisi olacak
Mono Elektrik Genel Müdürü Enver Katrancı, Damga'ya konuştu. Türkiye'nin yanı sıra Cezayir ve Rusya'da da varlığını sürdüren Mono Elektrik'in kısa süre içerisinde elektrik malzemeleri alanında Türkiye'nin en iyisi olacağını kayded

Başarılı bir iş insanı olarak dikkatleri üzerine çeken Mono Elektrik Genel Müdürü Enver Katrancı ile hem Mono Elektriği hem de hayatını konuştuk. İş dünyasındaki başarısının yanı sıra sporsever kimliğiyle de tanınan Katrancı; şirket hedeflerinden, şirketin şu anki durumuna ve spor dünyasına ilişkin çok samimi açıklamalarda bulundu. Mono Elektriği, alanında Türkiye'nin 1 numarası yapmak için çalıştıklarını anlatan Katrancı, “Biz iş hayatında oldukça profesyonel bir şekilde ilerleyen, gelecek her ayı düşünen, ona göre adımlar atan bir şirketiz. Bu bilinçle harekte ederek ve çok çalışarak Türkiye'nin en iyisi olacağız” dedi.

Enver Bey, Mono Elektrik herkesin dikkatini çeken ve merak ettiği bir şirket. Mono Elektrik'in sahibi kim? Tek kişi mi aile mi? Biraz sizden şirketi dinlemek isteriz.
Mono Elektrik ve diğerleriyle beraber 6 tane grup şirketimiz var. Hepsinde de 2 ortak var. Nerelerde bu şirketlerimiz; şirketlerimizin 3 tanesi Türkiye'de. 2 tanesi Cezayir'de, bir tanesi Rusya'da. Bunların 5 tanesi elektrik malzemeleri ve aydınlatmada faaliyet gösteriyor. Diğeri farklı sektörlerde.

Çok yönlü bir şirket. Medya sektörüne girecek misiniz?
Şu an için böyle bir düşüncemiz yok. Medya için biraz zaman var. Medya ile ilgilenmek için profesyonel bir ekip gerek. Bizim yabancı olduğumuz bir alan. Türkiye'de medya ile uğraşmak ateşten gömlek gibi.

Arkanızda sizi destekleyen medya organı olursa şirketin yaptığı işleri daha çok duyurabilirsiniz...
Evet güzel olabilir. Ama dediğim gibi çok bildiğimiz bir sektör değil. Türkiye'de medya çok zor bir alan. Siz gazetecisiniz daha iyi bilirisiniz.

Mono Elektrik'in kendi sektöründeki yeri ve Türkiye'deki yeri nedir?
Grup şirketi olarak baktığımızda Yaklaşık 2 bin kişinin çalıştığı bir büyüklükteyiz. Kendi sektöründe bu büyüklükte uluslar arası firmalar var. Dünyanın en büyükleri var. Alman, Fransız ve Japon firmaları var. Bunların dışında bizim elektrik sektörüne baktığımızda milli gördüğümüz firmaların çoğu yabancılara satılmış durumda. Yüzde yüzü yerli sermaye olan, milli olan 2-3 firmadan biriyiz. Bunun dışında dünya geneline baktığımızda elektrik malzemeleri üreten üçüncü veya dördüncü büyüklükte bir firmayız. Rakiplerimiz yüz yıllık firmalar biz 20 yıllık bir firmayız. 20 yılda onların seviyesine ulaşmak kolay bir şey değil. Bu yüzden önümüzdeki yıllarda da onların üzerine çıkmak için hedeflerimiz var. Yatarımlarımıza planlı programlı bir şekilde devam ediyoruz. Türkiye'de 2010'da kurulduk 10 yıllığız ama ilk merkezimiz Cezayir'de kuruldu. Grup olarak bakarsanız 21 yıllık bir şirketiz.
mono elektrik


Pandemiden nasıl etkilendiniz?
Pandemiyi çok fazla bilmediğimiz için ilk dönem korktuk. Devletin aldığı tedbirlerden fazlasını şirketimizde biz aldık. Birinci önceliğimiz işimiz ve para kazanmak değil çalışanlarımızın sağlığı dediğimiz için evden çalışabilecek arkadaşlarımızı eve yönlendirdik. Diğer personellerimizi ilk aylarda kontrollü kısmi bir personel bırakarak diğer arkadaşlarımızı yıllık izni varsa yıllık izne gönderdik. Yıllık izni olmayanlara ücretli izin verdik. Daha sonra kısa çalışma ödeneğine başvurduk. Bu süreci atlattık. Şimdi tedbirler had safada sürüyor. Pandemide hiç personel çıkarmadık, 2020 Haziran ayından itibaren yaklaşık 100 personel daha istihdam ederek kadromuzu güçlendirdik. Yeni Otomasyon makinası yatırımlarımız ile üretim kapasitemizi %50 oranında arttırdık. Fabrikamız 7/24 çalışıyor. Durmak yok bizim için.

Nerelere ihracat yapıyorusunuz?
Dünyanın 46 ülkesine ihracat yapıyoruz. Bunun içinde Almanya, Hollanda dahil tüm AVRUPA kıtası, Rusya, Ukrayna, Moğolistan ve Türk Cumhuriyetleri gibi Asya kıtası ülkeleri, Afrika kıtasının neredeyse tamamına Ürettiğimiz 3 farklı sistem standartı ürünlerimizi ihraç ediyoruz. İngiliz sistem standartlarında ilgili bir üretimimiz yok. Dolayısıyla dünyanın %50'sine ürün gönderiyoruz.

Distribütörlük mü yapıyorusunuz, parakende satışınız mı var?
Parakende satışımız yok. Türkiye'de distribütörlük, bayilik ve satış noktası olarak yaklaşık 12.000 noktada varız. Yurtdışında da yine distribütörlük olarak çalışıyoruz. Bazı ülkelerde tek bazı ülkelerde 4 tane distribütörümüz var. Bunlarda gene aynı şekilde Türkiye'deki gibi silsile yolu ile yapı marketlerine de, inşaat firmalarına da, marketlere de ürünleri satıyorlar.

Ürünlerinizin tercihini neye bağlıyorsunuz?
Önce kalite dedik. Bu işe başlarken kaliteli ürün yapacağız dedik. Vicdanlı insanlarız. Elektrik biliyorsunuz tehlikeli. Yangınların çoğu elektrik kontağından çıkıyor. Biz ürünlerimizde, mühendislik plastikleri ve standartların istediği özelliklerin üzerinde malzemeler kullanmamız nedeniyle ve KALİTE 'den asla taviz vermediğimiz için başarılı olduk. İyi bir kontrol sistemimiz ve İyi bir kalite kontrol ekibimiz var. Tüm ürünler TSE VE TÜV standartlarına göre %100 kontroll edilmektedir. Böylece kalitelimizi tescilleyip dünyanın her yerine satıyoruz. Ürettiğimiz tüm ürünlerimizin tasarımları kendi bünyemizdeki TASARM&ARGE departmanında yapılmaktadır. Ayrıca tüm ürünlerimizin tasarım tescilleri ve tüm markalarımızın marka tescilleri dünyanın 146 ülkesinde tescillenmiştir.

Mono ne demek?
İtalyanca TEK anlamındadır. Bizim ürettiğimiz ürün grupları monofazeye uygun olduğu için mono ismi oradan gelmiş.

Mono'nun gelecek planları nedir?
Türkiye'de plan yapmak uygulamak çok zor. Ekonomik şartların aydan aya dalgalandığı dönemlerde plan yapmak çok zor. Bizim de tabii hedeflerimiz var ama 5-10 yıllık planları Dünyadaki ve Türkiye'deki ekonomik siyasi durumlar baz alındığında kolay değil. Kırılgan bir ekonomi olduğu için çok fazla dalgalanma var. O yüzden biz hedeflerimizi Q bazında revize ediyoruz. Revize etmek zorunda kalıyoruz. Türkiye'nin lider markası olmak istiyoruz. Bunun için yatırım yapıyoruz, çok çalışıyoruz. Liderlik için önümüzde 1 şirket kaldı. Onu da geçeceğiz.

Genel müdürlüğünüzün yanında bir spor adamı olarak da biliniyorsunuz. Nasıl gidiyor spor hayatınız?
Spor hayatımız; Fenerbahçe kazandıkça sevinç içinde kaybettikçe üzünti içinde gidiyor. Birinci önceliğimiz Fenerbahçe. Aynı zamanda kongre üyeliğimiz de var. Bu arada yeni kurulan Büyükçekmece Fenerbahçeli İş İnsanları Derneği'ne de üye olduk. Orada da devam ediyoruz. Tabii sporla olan alakamız bu kadar değil. Bölgemizdeki profesyonel futbol kulüpleri olan Büyükçekmece Tepecikspor'a bu yıl isim sponsorluğu ve göğüs sponsorluğu yaptık. Yine bölgemizin güzide kulüplerinden Silivrispor'a skorboard reklamı verdik. Bunun yanında; bütün takımların büyük derbilerde saha içindeki bilboardlarına reklam veriyorduk aynı zamanda geçen sene ve bu sene de dahil olmak üzere Aytemiz Alanspor kulübüyle bilboard sponsorluğumuz var. Amatör spor kulüplerinde de Kumburgazspor, Güzelcespor gibi kulüplerimize elimizden geldikçe şirket olarak destek oluyoruz.

Bu yardımlarınız bireysel mi yoksa Mono Elektrik'in bir şirket kararı mı? Sporda, sanatta benzer desteklerinizi sürdürüyor musunuz?
Bu benim kendi sporla ilgili geçmişimle ilgili. Şirketimizin de sosyal etkinlikler babında bir bütçesi var. Spor anlamında bu bütçeyi kullanıyoruz. Kulüplerin malzemelerini gönderiyoruz, bazı kulüplere nakit yardımlarımız da oluyor. Tamamen bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyoruz.

Önümüzdeki yıllarda bu destekleri arttırmayı veya şirketinizin ismini bir takıma vermeyi düşünüyor musunuz? Ya da spor branşı, dalı önemli mi sizin için? Basketbol, voleybol gibi...
Bizim için çok önemli değil. Türkiye'deki amatör branşları bireysel de olabilir kulüp bazında da olabilir, amatör spor yapan gençleri desteklemek birinci hedefimiz. Onları sosyal bir çevre içinde kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak. Ama tabii ki Türkiye'deki profesyonel kulüplerden isim hakkı satın alarak şirketimizin marka değerini büyüteceğimizi biliyoruz. Geçmişte bunun için çalıştık son anda vazgeçtik ama ileriki dönemde 2. Lig veya 3.Lig'ten bir takım alarak direk spora katılmayı düşünüyoruz. Daha çok futbol izlendiği için, futbolu tercih edebiliriz. Daha 3 yaşındaki çocuk bile babasından – ağabeyinden neyi görüyor? Futbol maçını izlediklerini, futbol programlarını takip ettiklerini görüyor. Dolayısıyla küçük yaşta futbolla tanışmaya başlıyorlar. Bireysel sporlar yeteneğe dayalı. Türkiye'de bireysel sporlara çok fazla alan yaratılmadığı için çocukların birinci önceliği futbol. İşte ben Mesut Özil olayım, Rıdvan Dilmen veya Alex olayım diye çocuklar kendilerine rol model alıyorlar. Futbol çocuk yaştan itibaren insanların beynine işlediği için dünyada bile en çok izlenen spor dalı. Çocukların en çok içinde olmak istediği bir meslek diyebiliriz. Benim çocuklarım da dahil, 'ben futbolcu olmak isterim' diyorlar.

Yani şunu diyebilir miyiz? Enver Katrancı her zaman spora destek verecek. Şimdi de genel müdürü olduğu firmayla spor kulüplerine katkı sağlıyor. Duyarlı bir spor destekçisi olarak iş insanlarına neler söylemek istersiniz?
Büyük firmalar zaten kulüplere destek oluyorlar, sponspor oluyorlar. Sponspor oldukları kulüplerin çoğu profesyonel kulüpler. Yani zaten belli aşamayı geçmiş, güçlü kulüpler. Bence olması gereken belirli bir ciroya sahip tüm şirketlerin belli bir spor kulübüne destek vermesi veya hangi branşta olursa olsun bir spor kulübü kurması gerekir. Bu yasal olarak da mümkün olabilir. Dolayısıyla amatör sporun daha profesyonel oyuncular yetiştirmesi lazım. Bunları yapmadığımız müddetçe Avrupa'da, dünyada başarılı olma şansımız yok. Arada çok özel yetenekler çıkıyor o özel yetenek sahibi insanlar sayesinde başarı elde edebiliyoruz ama bu diğer ülkelerdeki başarıların binde biri bile değil oldukça nadir.
 

Türkiye'nin 83 milyon 600 bin nüfusu var futbolcu çıkmıyor. Almanya'da 3 milyon Türk var yarısı futbolcu...
Evet bu altyapı ile ilgili. Şimdi Büyükçekmece'de mesela her yerde futbol sahası var. Ama Kumburgaz'da yok. Hasan başkanımız söz verdiği halde yapmadı. 2014 yılnıdan bu yana o zamanlar Kumburgazspor Başkanı iken bana ve basına verdiği sözünü hala tutmadı.

Şuanki başkanın bundan haberi var mı? O da dile getiriyor mu bu olan biteni?
Var tabii. O da bu talebi dile getiriyor. Ben de bir kere daha dile getiriyorum. Bana kızıyorlar ama bunu söylemem lazım. Sonuçta Kumburgaz'daki çocukların spor yapmak için ya Celaliye'ye ya Kamiloba'ya, ya Güzelce'ye gitmesi gerekiyor. Kumburgaz en eski mahalle en kalabalık mahalle ama maalesef spor yapacak bir alan yok. Küçücük çocukları yalnız başına uzağa gönderme şansınız da yok. Kumburgaz'da bir saha olsa çocuklar kendileri gidip gelebilir, orada boş zamanlarını değerlendirebilir ama maalesef yok.
Gerçekten bir Kumburgazlı olarak konuşuyorum. Ben de üzülüyorum. Şimdiki kulüp başkanının bunu daha sık dile getirmesini istiyoruz. Peki Enver Katrancı, Türkiye'deki spor ahlakını özellikle fanatizmi nasıl değerlendiriyor? Yerelde de amatörde de fanatizm var mı?
Türkiye'de fanatizm var Körüklenerek devam ettiriliyor. Bu siyasette de var. Futbolda da var. Amatörde de var. Kazanan sevinecek, kaybeden üzülecek. Bilinmesi lazım olan bu. Ama böyle olmuyor. Bu fanatizmi en çok yapan kulüp başkanları, hocalar ve spor basını. Ortamı geren, taraftarları birbirine düşman gibi gösteren bir sosyal çevre var. Bu tamamen bir kültür meselesi. İngiltere'de futbol maçı seyrediyorsunuz neredeyse taraftarlar iç içe oturuyorlar. Güzel bir hareket olduğunda hepsi alkışlıyor, kötü bir şey olsa hepsi medenice tepki gösteriyor.

20, 30 sene önce bizde de böyleydi...
Böyleydi ama son 30 yılda futboldaki yöneticilere, hocalara bakın kimlerle çalıştığınızı görün. Bu yöneticilerle, hocalarla bunların olması normal. Televizyona verdiği demeçte bile ortamı geren kutuplaştıran şeyler olduğu sürece taraftar da bundan beslenir. Gerilir. Ölüme, yaralamaya kadar giden bir sürü olaylar var. Amatörde de bunlar var. Medyada da reyting uğruna ortamı körükleyen şaklabanlar var. Bunlar spor ahlakını bitiriyorlar. Balık baştan kokar demişler. Örnek olması gereken insanlar örnek olmuyor. İnsanlar neye bakıyor; lidere. Futbolda da böyle. Taraftar futbolcuyu, futbolcu hocası, hoca yöneticisini örnek alıyor. Dolayısıyla bu bir silsile yoluyla gidiyor.

Şimdi üyesi olduğunuz Büyükçekmece Fenerbahçeli İş İnsanları Derneği'nden bahsedersek, derneğin kuruluşunda emeğiniz var mı? Size de sürpriz mi oldu?
Derneğin kuruluşundan bilgim yoktu. Dernek kurulmuş, arkadaşlar benimle görüşmek istedi. Görüştük. Baktım dernekle ilgili düşünceleri güzel. Bu dernek şu anda kulübün altında bir dernek. Fenerbahçe'ye bağlı faaliyet gösteren bir dernek. İyi işler yapmaya çalışıyorlar. Bölgemizdeki Fenerbahçe'ye gönül vermiş iş insanlarını seçerek, eleyerek üye yapmaya çalışıyorlar. Bana geldiklerin de ben de seve seve üye oldum.

Şimdi mesela ben Kumburgaz Fenerbahçeliler Derneği kuramaz mıyım?
Kurabilirsiniz.

Peki kulüple ne ilgisi var bunun? Fenerbahçe Kulübü'nden icazet almak mı lazım?
Böyle bir dernek kurabilirsiniz. Dernek 7-9 kişiyle kurulabilecek bir şey. Tüzüğünüzü oluşturup kurabilirsiniz. Bu dernek de Fenerbahçe'de bağımsız kurulmuş. Daha sonra kulüpten; bizim çatımız altına gelin dendiği için Fenerbahçe altına bağlanıp onunla hareket eden bir dernek olmuş.

Dernekte bir görev alacak mısınız? Yönetimde misiniz?
Şu an yönetimde değilim. Pandemi nedeniyle genel kurulunu da yapamadı. Yönetime ise tabii ki gireriz. Aktif bir şekilde seve seve çalışırız.

enver katrancı


Spordaki en temel hedefiniz nedir?
Spordaki hedefim. En büyük hedefim Fenerbahçe'de yönetimde olmak. Yönetimde bir yerde alt yapı ile ilgili görev almak isterim. En çok değer verdiğim konu alt yapı. Şu anda Dereağzı Tesisleri'nde alt yapı ile ilgili bir tesis yapılıyor. Ben o tesise de hem şirketim adına hem kendi adıma yardımlarda bulundum. O tesis katkılarla bitmek üzere. Bitti diyebiliriz. Nisandan sonra da faaliyete geçecektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.