Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü: Sevgiyle her şey mümkün

Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü: Sevgiyle her şey mümkün
Down Sendromlular, hayata karışmalarını zorlaştıran genetik farklılıklarına rağmen, sevgiyle, eğitim ve sosyal farkındalıkla bu durumu tersine çevirebiliyor.
21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü, her yıl Mart’ın 21’inci günü, 21’inci kromozomun 3 tane oluşunu simgeleyerek kutlanıyor. Bir hastalık değil, genetik bir farklılık olan down sendromu, ortalama olarak her 800 canlıdan birinde görülüyor.

Dünya genelinde 6 milyon, Türkiye’de ise rakamların kesin olmaması nedeniyle 100 bin civarı yurttaşın bu genetik farklılığı taşıdığı tahmin ediliyor.


Sayıları oldukça fazla olmasına rağmen sosyal hayatta yerleri pek bulunmayan Down sendromlular, hayata karışmalarını zorlaştıran genetik farklılıklarına rağmen sevgiyle, eğitim ve sosyal farkındalıkla bu durumu tersine çevirebiliyor.

Down sendromlular, iyi bir eğitimle normal bir şekilde hayatlarını sürdürebiliyor. Bu nedenle planlı ve programlı bir şekilde profesyonel yardım almaları gerekiyor. Almaları gereken eğitimler ise şöyle sıralanıyor:

• Özel Eğitim
Down sendromlu çocuklar kendi aralarında farklılıklar gösterebilirler, bu yüzden çocuğun ihtiyaçlarına uygun bir programla özel eğitim, beraberinde sosyal ve duygusal gelişimi, bilişsel gelişimi ve motor gelişimini desteklenir.

• Fizik Tedavi
Fizik tedaviye down sendromlu bebeklerde iki aylıkken başlanmalı. Egzersizler, fizyoterapist bakımında yapılmalı ve günlük programlarla evde aile tarafından uygulanmalı. Çocuklarda yüz kasları gevşektir. Fizik tedavi süresince kas gücü ve motor becerilerinin yanı sıra, algılama becerisi de programa dâhil edilerek desteklenmelidir.

• Dil terapisi
Down sendromlu çocuklarda konuşma geç gelişir. Erken dönemde başlanan dil terapisi ile ortalama 2-3 yaşında konuşma başlayabilir. Nadir rastlansa da bazıları çok geç konuşurlar. Hiç konuşamayan sayısı ise oldukça azdır.

ACIYARAK BAKILMAMALI
Bakırköy Zihinsel Engelliler Derneği Başkanı Nurgen Eryavuz konuyla ilgili BirGün’e değerlendirmelerde bulundu. Eryavuz, özellikle down sendromlularınm toplumda karşılaştığı en büyük sorunun, ‘acıyarak bakan gözler’ olduğunu kaydetti. “Onları sevgi yumağı olarak tanımlıyorum. Müziği, eğlenceyi ve gezmeyi çok seviyorlar. Hiçbir sorunları yok” diyen Eryavuz, down sendromluların sevgiyle eğitildikleri takdirde çok iyi yere gelebileceğini aktardı.

Eryavuz, devletin yeterli eğitim ve sağlık hizmeti sağlamadığına dikkat çekerek “Devlet bu çocuklara ayda 8 saat eğitim veriyor. Bu süre yeterli değil. Evde bakım parasından ise down sendromlular ve otistikler yararlanamıyor” ifadelerinde bulundu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.