Sandığa gerek yok seçmenin var ya!
Önce bu şarkının sözlerini okuyalım:
Kurşuna Gerek Yok!
Hayatıma bir son vermek istersen,
Hançere gerek yok gözlerin var ya.
Eğer ki kalbimden vurmak istersen,
Kurşuna gerek yok sözlerin var ya.
Taş olsan erirdin avuçlarımda,
Dal olsan çökerdin bakışlarımda.
Sevgilim suçluysam bu aşk yolunda,
Zindana gerek yok hasretin var ya.
Anladım çare yok unutmam için,
Her yerde hatıran izlerin var ya.
Bir gün olsun mutlu uyumam için,
Yastığa gerek yok dizlerin var ya.
Taş olsan erirdin avuçlarımda,
Dal olsan çökerdin bakışlarımda.
Sevgilim suçluysam bu aşk yolunda,
Zindana gerek yok hasretin var ya.
Sandığa gerek yok seçmenin var ya!
Şimdi bu şarkıyı seçime yoralım:
Tek başına iktidara gelmek istersen;
Sandığa gerek yok seçmenin var ya.
Eğer ki elinden bir tutan istersen;
Yurttaşa gerek yok, yandaşın var ya.
Muhalefeti erittin karşında.
Medyayı yok ettin baskınla.
Eğer suçlu olan sana oy vermeyense;
Baskıya gerek yok başkanlık sistemin var ya.
Ne CHP, ne MHP, ne BDP.
Her yerde bir numara AKP.
Kala kala bir benim oyum kaldı elimde.
Zorlamana gerek yok yerel seçim var ya.
İki kişiden birinin oyunu aldın.
Türk halkının gönlünü çaldın.
Bir batı yakası kalmıştı orayı da parçaladın.
Trakya’ya gerek yok, İstanbul’un var ya.
Siyanürlü Kütahya'dan sosyolojik tepki % 65.
Trabzon’dan Fener şampiyonluğuna isyan % 65.
Sinop’dan nükleer santrale ver yansın %55.
Ordu fındık fiyatlarım düştü diye sokağa döküldü %61.
Kars’tan ucube heykel tepkisi 2 vekil %44 oy.
Durmaya gerek yok yolların var ya…
Şarkıdan ilham aldım!
Bir gün İbrahim Tatlıses’in şarkısından bile ilham alacağım aklımın ucundan geçmezdi.
Umarım şiir namemi de beğenirsiniz.
Ne yapalım, seçmen oyunu verir, liderler sandığı bekler, mebuslar Ankara’ya yola çıkar.
Bize düşen yazmak çizmek.
Bu ülkede yaşadığımdan dolayı en çok da basın mensubu olduğum için mutluyum.
Düşünsenize yukarıda yazdığımız dörtlüklerin başka bir ülkede gerçekleşmesi ne kadar mümkün?
Son üç seçimdir ortalama iki kişiden birisi Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyor.
Durum böyle iken gerçekten de sandığa ne gerek var, boşu boşuna dört senede bir Pazar günü seçmenleri, 3-4 ay seçim ortamı yaşatarak gündemi meşgul etmeye ne gerek var.
Kafadan Başbakan Erdoğan’a yüzde elli yazalım, CHP, MHP ve BDP’ye de geri kalan yüzde elliyi paylaştıralım.
Küçük partilere gelince onlarda seçimlerde para pul harcayıp boşuna kendilerini parçalamasındalar.
Olmaz mı?
Yeni CHP tutabilir mi?
Deniz Baykal yüzde bir oyumuzu artırdık diyerek istifa etmemişti 2007 seçimlerinden sonra.
Kemal Kılıçdaroğlu aslında sandıklar belli olduktan sonra istifaya hazırlanıyordu ki üçlü bir görüşme ile (Gürsel Tekin ve Bihlul Tamayilgil’in de katıldığı) bu düşünce rafa kalktı. Kılıçdaroğlu’da Baykal gibi aslında seçimlerde başarılı olduklarını söyledi.
Demek ki bizler körüz, görmüyoruz, bir ülkede bir siyasi parti rakibi diğer siyasi partinin yarısı kadar oy alırsa bile bu başarı sayılır!
Düşünün Fenerbahçe ile Galatasaray tarihi bir maç yapıyor. Maçın sonucu FB:4, GS:2 bitiyor. GS teknik direktörü maçtan sonra şöyle bir yorum yapıyor.
‘Efendim 4 gol yedik ama biz de 2 tane attık, geçen maçta sadece 1 gol atabilmiştik, böyle giderse önümüzdeki yıllarda rakibimize daha fazla gol atabiliriz’
2023’ten sonra CHP iktidar olabilir!
Evet bence de böyle giderse CHP kesinlikle iktidar olacak.
Ancak süre veremem. Mesela şöyle bir yorum yapalım.
2007’de oylarını 2002’ye göre yüzde 1 artıran CHP, 2011’de ise 2007’ye göre 3 puan artırdı.
Burada önemli olan oyların kaç puan arttığı değil, senin önündeki partinin ne yaptığıdır.
Rakibin AKP yüzde 45’in altına düşmüyor ki!
Yani maçta ne kadar gol atarsan at rakibinden daha fazla gol atmadıkça maçı kazanamazsın.
CHP’de öyle yapıyor.
Her maç mutlaka gol atıyor ancak kalesinde daha fazla gol görüyor.
Kaldı ki bu ülkede %21 ile DSP’nin iktidar olduğu biliyoruz.
CHP 2011’de % 26 oy aldı ama rakibi AKP iki misli oy aldı.
CHP yöneticilerinin kendi oylarını yükseltmeyi düşündükleri kadar rakiplerin oyunu da düşürmeyi başaracak plan ve projeler geliştirmesi gerekiyor.
İlçelerimizi yorumlayalım.
Bazı dostlar arayarak şu mahalle nasıl bu mahalle nasıl yorumları bekliyorlar benden.
Ben de uzatmaya gerek yok. Yorum apaçık ortada. Halk istikrar istiyor, hizmet istiyor, güven istiyor.
Silivrililer Hüseyin Turan dönemindeki gibi hizmet arzuladılar ve Özcan Işıklar yönetiminden bunu iki yılda göremeyince yeniden iktidardan yana oy kullandılar. Bu oylamanın yerelde de değişmeyeceğini düşünüyorum.
Aynı şekilde Büyükçekmece ve Avcılar’ı da yorumlayabiliriz.
Bu iki ilçe belediye başkanımızda birisi üç dönemdir diğeri 4 dönemdir belediye başkanı.
İkisi de bence yoruldu, yıprandı, gözden düştü.
Halk bu ilçelerde de bir takım mesajlar verdi.
Böbürlene, kendini beğenen, diktatör, bencil belediye başkanları değil, halktan yana, haktan yana, alçak gönüllü, hoş görülü yöneticiler istediklerini gösterdiler.
Bunun tersini yorumlayarak efendim yerel seçimde başka oluyor, halk adaya oy veriyor palavraları atanlara ise fazla şey söylemeden gidin 2002 ve 2007 seçim sonuçlarına bakın diyorum.
Bu sonuçlara baktığınızda bu ilçelerde CHP’nin oy kaybettiğini, AKP’nin fazlasıyla oylarını artırdığını söyleyebiliriz.
MHP yine karışacak!
YSK MHP’nin istifa eden kaset mağduru adaylarının dilekçesini işleme sokmamış.
Böylece istifa eden 8 kişiden dördü meclise gitti.
Şimdi gözler tekrar MHP’de.
Bu kişiler partide mi kalacaklar?
Bağımsız mı kalacaklar?
Yoksa başka bir partiyi meclise taşıma çabasına mı girecekler?
Benim kişisel yorumum MHP yakın zamanda genel başkan tartışmasına girer.
Parti yönetimi değişirse bu kişiler de yeniden partide kalırlar ancak üst düzey görev almazlar.