Sevim Güney

Sevim Güney

Savaşa mı, sınava mı?

Savaşa mı, sınava mı?

Hayırlısı ile bir,  Üniversite sınavını daha atlattık. 
Çocuklar, sabah erkenden kalktılar.  Her sabah yaptıkları  en doğal şeyleri, örneğin, kahvaltı gibi, bu  sabah yapmaya korkanlar oldu. Midesi bozulur korkusu, karnı ağırır korkusu.... 
Kızlar,  sınav günü regl olmasınlar diye, erteleyici haplar bile aldılar ki, ağrısı, sancısı olmasın.
Okunmuş  pirinçlerin, bir işe yarayacağına inanmasalar da yuttular.  Dile kolay, gelecekteki hayatlarını belirleyecek bir sınav bu.
Savaşa gider gibi” Kazan mübarek olsun evladım” denilerek, evlerinden uğurlandılar. 

Hatta çoğu ana-baba, onunla beraber olay yerine gidip, test çözüyormuşçasına dışarıda terledi. Sınavım kötü geçti diye ağlayan çocuklar, onlarla beraber ağlayan veliler olacak. Kolay değil, yıllarca bütçelerinden fedekarlıkta bulunarak, her ders için kurs aldırdılar.Hatta, bir dershane ile kalmayıp, iki dershanede birden, eğitim almalarını sağladılar. Özel dersler, hem çocuk için, hem aile için büyük masraf ve emek. Hepsinde uykusuz geçen geceler. Kitaplarla, testlerle, masa da uyuklanan zamanlar...
***
Sorun burada bitmiyor. Sınavı kazanıp, yükseköğretim okumak önemli ama okul bittikten sonra, iş sıkıntısı başlıyor.  Çok sayıda üniversite mezunu neden iş bulamıyor? Neden eğitim alanlarının dışındaki işlerde çalışıyor? Eğitim sistemi, istihdam olanakları, üretime dayalı bir büyüme olmaması(Ülke ekonomisi) yüzünden.
 Ben de, eğitim ve iş ile ilgili sorunları yaşayan bir anne olarak, çocuğum ve diğer gençler için üzüldüğümü belirtmeliyim.
Üniversitelerde, Hukuk, İşletme, Mühendislik, Öğretmenlik, vs…gibi bölümlerde okuyan bir sürü genç, mezun olduktan sonra, kendi alanları ile ilgili bir işte değil de, başka alanlarda çalışmaya başlıyor.
Okullarda verilen yetersiz veya eksik eğitim yüzünden, yeteneğini ve uzmanlaşacağı alanı belirleyememiş milyonlarca genç, hangi üniversiteye girebilirlerse orada eğitim almaya başlıyor ve mezun oluyor. Ortaokuldan itibaren yapılması gerekli olan yetenek belirleme testleri, yada ilgi alanlarını belirleme gibi bir sistem olmadığından, milyonlarca genç, sadece üniversite diplomasına kavuşabilmek için okula gidiyor. Tanık olduğum  olaylar neticesinde, sistemde de tamamen yanlışlıklar olduğunu görüyorum.  
Örneğin; Öğretmenlerden örnek verecek olursam, biyoloji öğretmeni olan birinin yerine,  beden eğitimi öğretmeni olan birinin atandığını, kimya eğitimi almış birinin yerine, resim öğretmeni atandığını gördüm. Bu sadece bir örnek değil. Bunun gibi niceleri, sistemin çarpıklığını gözler önüne seriyor. Sonuç; yüzlerce öğretmen açıkta ve alakasız başka işlerde çalışmakta.Ülkemizde üretime dayalı bir büyüme olmamasından ve buna bağlı olarak istihdam olanaklarının yetersiz olmasından dolayı, gençlerin okulları bittikten sonra nerede çalışacaklarını bilememelerine şaşırmamak lazım.
 Üniversitelerin, yetersiz eğitim verdiğini, gerçek iş dünyasına hazırlama anlamında gençleri tam donanımlı olarak, mesleklerini yapabilecek seviyede mezun etmediğini düşünüyorum.
Burada, sadece sisteme yüklenmekte doğru değil mutlaka, gençlerinde hatalı oldukları çok şey var. Yeteneklerini tespit edip, başarılı olabilecekleri mesleklere yönelmemeleri, okudukları alan dışında, bunca teknolojik kolaylığa rağmen, donanımlarını arttırmamalarını bir eksiklik olarak görüyorum. 
Türkiye’de, gençler işsizlikten yakınırken, şirketler nitelikli eleman arayışında. Yan sanayilerde çalışacak eğitimli eleman yetişmiyor. Meslek liselerinin fazla olmayışı, vasıfsız eleman sayısını çoğaltıyor. 
***
Her çocuk mühendislik, doktorluk, mimarlık okuyacak diye bir şey yok. Sporcu ve sanatçı maalesef az yetişiyor.
Eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilerek, Ülke ekonomisine, üretime, ilime ve bilime, sanat alanı da dahil olmak üzere katkısı olacak, yeni projeler geliştirilmesi gerekiyor. Bu sayede, ne istediğini bilen, “Ne iş olursa yaparım” diyen milyonlarca gencin işsizlikten kurtulacağına inanıyorum. 
****
Bir de, yine çok üzüldüğüm bir konuya temas edeceğim. Bu büyük sınav öncesi, bazı yayınlarda,  sınava girecek olanlara bazı tavsiyelerde bulunulmuş.
Sınav öncesi, birçok kanalla, sınavda başarılı olmak için, edilecek dualar, yapılacak ibadetler anlatılmış. Sınava varana kadar bu işlerle akılları bulandırmaya çalışıp, alet edenlere helal olsun(!)…
Örneğin, bir yerde şunları okudum;  
“1 Bardak suya 184 kere ( Yâ Mukaddim ) İsmi Şerifini okuduktan sonra içmeye devam eden, Allahü Teala’nın izniyle imtihanda başarılı olur.”
“Sınava oturunca, Tâhâ suresinin 25-26. ayetleri okunur.”
“Sınav gecesi, İsrâ suresinin 21. ayeti kerimesi, 2970 defa okunur.”
“Kalemi eline alınca Besmele çekip şu dua okunur: (Ya Hayyü ya Kayyümü birahmetike esteğisü)”  
Kazanız mübarek olsun. Bunca yıl, dershane, özel ders alacağınıza, o kadar sayfa testi çözeceğinize, bu duaları okuyup, ezberleseydiniz, şimdi bu kadar stres yapmayacaktınız.(!)
Sevgiyle kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sevim Güney Arşivi