Baki Çiftçi

Baki Çiftçi

SİVAS YANGINI SÖNMEDİ SÖNMEYECEK

SİVAS YANGINI SÖNMEDİ SÖNMEYECEK

“Gün tutuşur canım gece tutuşur
Yangınlarda tutsak canlar tutuşur

Gülüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur

Sivas ellerinde sazım tutuşur
Söz tutuşur canım türkü tutuşur…”

    Acılar üzerine yazı yazmak, söz söylemek zor iştir. Yüreğin sıkışır. Bir yumruk gelir nefes borunu tıkar; nefes almak zorlaşır. Yutkunmak istersin, olmaz.. Öfke ateşi damarlarını kızgın demirle dağlar gibi yakmaya başlar. Sivas’ın 19 yıldan beri yanan ateşi işte böyle bir şey…
    Dahası var, sözümüz bitmedi.
    Sivas’ın orta yerinde devletin, siyasetin, dünyanın gözü önünde yobazın lanetli ateşi yaktı kavurdu yürekleri, toprağa  canlar düştü.. Yanan sadece canlar mıydı?
    19 yıldan bu yana çok şeyler söylendi; çok yazılar yazıldı Sivas’ın yobaz ateşi adına.. Katiller, suç ortakları, destekçileri, alkışçıları, oh olsuncuları  küstahca adaletin gelmeyeceğinden emindiler.  Kaç iktidar değişti, kaç savcı, kaç vali, kaç başbakan, kaç hakim ama adalet bir türlü gelmedi. Tam koca 19 yıl! Katillerin bazıları zaman aşımına uğratıldı. Herkes için bildikti ve şaşırmadık. Çünkü hep böyle olmuştu.. Uzak ve yakın tarihimizde o kadar çok örnekleri vardır ki, saysan bitmez.
     Egemenler tarih boyunca bunu hep yaptılar. Devlet adına işlenen ve işlettirilen, göz yumulan cinayet ve kıyımların suçlarını zamana yayarak, davacıların adalet umutlarını tükettiler. Bilgi kirliliği yaratıp gerçeği bulanıklaştırdılar. Davaları mağdurların izleyemeyeceği uzaklıklara taşıdılar. Burnunun ucundaki failin adresini bir türlü bulamadılar. Zaman aşımına “Hayırlı olsun” dileklerini iletenler bizi hiç şaşırtmadı. Çünkü bu eşitsiz  ve vicdansız bir dünyanın kör karanlığı idi. Ekonomik siyasi sistemin  ideolojik  altyapısı, adeleti de  tam da bu idi.
      Biz bunu taa Spartaküs’ten beri, Kerbela’dan beri, “Ben de şu dünyaya geldim, giderim. Kalsın benim davam, divana kalsın … diyen Pir Sultan’dan beri biliriz. Dersimden, 1 Mayıs 1977’den, Gazi’den, Maraş’tan, Çorum’dan biliriz ve çok tanıdık gelir bize. Ancak herkesin bildiği bir şey daha vardır ki, bilmeyen bir yere not etsin. Hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi demek olan ADALET talebimizi kimse elimizden alamaz. Çünkü; adalet insan olmaktır. Vicdandır, eşitliktir, barıştır, sevgidir. Ekmeğin kardeş sofrasıdır.Orada zaman aşımı yoktur İnsanlığa karşı işlenen suçlarda  tarih baba ‘Zaman aşımını’ kabul etmiyor. Sivas’ın katilleri insanlığın vicdanında çoktan mahkum edilmiştir.
      Katiller belki inlerinde saklanmakla kurtulduklarını sandılar. Tarihin bütün katilleri de öyle yapmıştır. Kimi efendilerinin etekleri altında kendilerini dokunulmaz sandılar. Tarih boyu zalimin zulmü hep lanetlendi. Mazlumun acısı ağıt oldu, türkü oldu, roman oldu, dilden dile anlatıldı, söylendi. Şiir oldu, söz oldu, ses oldu.
      Kin tutmadan, düşmanlık, kışkırtıcılık, nefret tuzağına düşmeden adalet, eşitlik ve özgürlük yürüyüşümüz de durmadı, durmayacak. Çünkü vicdanla, ahlakla, sevgiyle, insan olmak, insan kalmaktır mesele.
      19. yılında Sivas yangınının  aydınlık ve özgür yüreklerini saygı ile anıyoruz. Yeryüzüne barış ve adalet gelene kadar yüreğimizdeki yangını söndürmeyeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Baki Çiftçi Arşivi