Tesadüfen!
Tesadüfen!
Hayat zaten tesadüflerin eseri değil midir?
Okulumuzu, işimizi, eşimizi, arkadaşımızı ve hayatta her neye sahipsek bütün varlıklarımızı tesadüfler sayesinde edinmeyiz mi?
Tesadüfen bir şehre taşınır ve bir anda o şehri benimseyerek yüzyıllarca orada yaşayanlardan daha fazla o kentli olursunuz.
Tesadüfen bir kıza rastlarsınız ve bir anda aşık olarak o kız için hayatınızı bile gözünüzü kırpmadan feda edebilirsiniz?
Tesadüfen bir okula kaydınızı yaptırarak bir anda o okuldan mezun olup hayatınıza yön veririsiniz.
Tesadüfen birisi çıkar karşınıza ve sizi hiç aklınızın ucundan geçmeyecek meslek mensubu yapabilir.
Sonra bir bakmışsınız ki siz aslında bu mesleğe en uygun kişisiniz.
Politikada da değişmez!
Bu tesadüfler hayatın her anında olduğu gibi politikada da aynıdır.
Bir bakmışsınız politize olmuş birisinin bir lafından etkilenirsiniz ve kendinizi o oluşumun içerisinde bulursunuz.
Aynı şekilde karşı tarafın bir durumuna kızarak da sırf diğer cephede yer alayım diyerek kendinizi bir anda karşı cephede en ön sıralarda bulabilirsiniz.
Bir çok örnek var!
Siyaset dünyamızdan tesadüflere o kadar örnek gösterebiliriz ki.
Mesela; Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a gönderilmesi tesadüf değil de nedir?
12 Eylül 1980 darbesi olmasaydı Turgut Özal gibi birisi Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapabilecek miydi?
Recep Tayyip Erdoğan hükümeti üç dönem üst üste tek başına iktidar olmasaydı Türkiye Cumhuriyeti’nde eski Genel Kurmay Başkanı’nı cezaevine gönderecek yasalar ne zaman çıkacaktı?
Siyasete altmışlı yaşlarda giren Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtan, bir kaset skandalının ortaya atılması tesadüf değil de nedir?
Nihayet Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığı koltuğuna oturduğu ilk günlerde ‘Ben CHP’ye tesadüfen kaydoldum ve milletvekili oldum’ demiştir.
Eş anlamlısı tevafuk!
Aynı zamanda rastlantı anlamı da taşıyan tesadüf kelimesi yerine sık sık kadere daha bağlı bir kavram anlamını taşıyan tevafuk kelimesini de kullanırız.
Şimdi söyler misiniz hayatımızda; şansa, kadere ve rastlantılara bağlı olmadan belirginleşen bir özelliğimiz var mı?
Birbirine uyma, uygun gelme, denk gelme anlamı da taşıyan tevafuk kelimesinin tesadüfen yerine kullanılması boşuna değildir.
Birey mutlu bir evliliğinde, başarılı bir işinde veya politik başarı sağladığında bütün bunları tesadüflere borçlu olduğunu her zaman itiraf eder.
Mahzuni Şerif’ten etkilendim solcu oldum!
CHP Silivri İlçe Başkanı Hüseyin Şahin’de HABERDAR’a verdiği röportajda aynen öyle yaptı ve bugün CHP’de Silivri gibi önemli bir ilçede ilçe başkanlığı yapmanın gururunu yaşadığı ifade ederek "Bizim bir alevi kökenimiz var. Yıllar önce kendi oturduğumuz köyde Alevilikten Sünniliğe döndüler. O dönem Aleviliğe olan baskı nedeni ile zaten politikanın aile olarak içerisindeydik. CHP'liliğin özü buradan geliyor. Anadolu'da Aleviler CHP'lidir. Ortaokul lise döneminde politikadan uzak sayılırdım. Üniversite dönemimde politik yapımda şekillenmeye başladı. Aslında Aşık Mahsuni'nin köyünden olmam benim kimliğimi ön plana çıkarmış ben farkında değilim." Diyerek aynı memleketin, aynı köyün çocukları büyük halk ozanı Mahzuni Şerif'ten etkilendiğini ve böylece solculuğu benimsediğini söylemeye çalışıyor Hüseyin Şahin.
Şahin’in de söylediği gibi o yıllarda Anadolu’da Alevi Sunni ayrımı çok belirgindi. Öyle ki; köyler memleketler bile kendi aralarında ayrışıyordu. Mahzuni Şerif’in ailesi de iki kola ayrılmış; bir kol, o dönemde Afşin'e bağlı olan Berçenek'e yerleşerek Alevi inancını sürdürmüş, diğer kol ise Hasanköy'de kalarak Sünni inancı benimsemiştir.
Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi'nin Berçenek Köyü'nde (şu anda ismi Tarlacık köyü) dünyaya gelen Mahzuni Şerif’in türküleri, besteleri sayesinde kimler solcu olmadı ki!
Köylüsü, hemşerisi Hüseyin Şahin’in Mahzuni Şerif’ten etkilenmesi kadar daha doğal ne olabilir ki!
Sen rahat ol Hüseyin Şahin!
Rahmetli Necmettin Erbakan’ın sağcı oluşunda Mevlana’nın etkisi olmadığını söylemek mümkün mü?
Her neyse, bu arada itiraf edelim Şahin’in röportajındaki ‘TESADÜFEN SOLCU OLDUM’ başlık bendenize aittir.
Şahin söyleşide Mahzuni Şerif’ten etkilenerek solcu olduğunu söyleyince ben de o başlığı makul gördüm. Ancak bu açıklamayı röportajın bir bölümünde yamayı uygun görmedim. Beklerdim ki röportajı okuyanlar anlasın çözsün ama nafile.
Dün birkaç telefon aldım. Güya birileri Hüseyin Şahin’i bu başlıktan dolayı kızdırmaya kalkmış.
Allah’tan Şahin dolduruşa gelmemiş.
İş yine başa düştü ve bu yazıda kısaca anlatmaya çalıştık.
Sen rahat ol Hüseyin Şahin. Farkında olmadan solcu oldum veya ‘TESADÜFEN SOLCU OLDUM’ lafında hiçbir sakınca olmamakla beraber bilakis çok kalıp bir sözdür.
Sana o telefonu açanlar inan bana içlerinden ‘Keşke bir tesadüf olsa da ben de ilçe başkanı olabilsem’ temennilerini geçiriyorlar ama çok zor.
Kalın sağlıcakla…!